Hayatın sınırları, dağın doruğunda, deniz kıyısında, nehir kenarında ve ovada mı sonuçlanır.
Zorunlu kalmadan, kayıtsızlığa varan bir atılganlıkla sınırları kabullenir. Sınırlar labirente de girse, zaten hayatın tehlikeli zorlukları, sınırları gözler önüne serer.
Kişi yolunu şaşırarak, yalnız kaldığını ve mağarada son bulan tehlikeyle, hayatı sonuçlanır fakat kimse bilmez.
Yolunu şaşıran ve dehlizlerde kaybolan bir daha geri dönemezse, onu hiç kimse kurtaramaz. Hayatın sınırları renkli boya kalemiyle çizilmiyor. Merak ve tutkularına yenik düşüp her bir sınırı aşmaya kalkışmak, hayatın doğallığına karşı, güç kullanmak manasına geliyor.
Doğal kurallara karşı durmak, acının katlanmasına neden olur. Bu durumda kişinin yaşama şansı da gündeme gelir.
Hayatın sınırlarını gözlemek, kolay ve rahat bir seyirdir. Fakat o sınırların önünde durmak ise kıyamete yolculuktur.
Hayat sınırlarını tanımak ve de kabullenmek ruh alemini de güzelliklerle donatmaktır. Kendine saygıyı ve saygınlığını kurtarmandır. Aksi hâlde kişi yozlaşır. Hatta tüm yönleriyle dibe vurur. Şahsiyeti zedelenirken, geleceği kararır. Bu karartı gözüne gelmez, kulağına ulaşmaz belki ama şahsiyet gerektiren bir ortama yaklaşma, “Orada dur” ile karşılaştığında sınırlarını nasıl ihlal ettiğini rahatlıkla anlayacaktır.
Şahsiyetsiz bir insanın nasıl küçüldüğünü, görecektir. Bu durumda yapacağın en iyisi kaçmaktır. Çünkü şahsiyet gerektiren temiz bir ortamda senin gibilere yer olmayacaktır. Bu pozisyonda insanlara para dağıtsan da hiçbir faydasını göremezsin.
Kötü huylara devam edersen, daha da küçülür ve kertenkele mertebesine inersin.
Kişiliğini hedef alan ve cici görünen, etkenlere karşı, zaaf gösterilir. Bu zaaf bedelini ruh ve bedenen ağır ödeyeceğin bir alerji yaratır. Bu alerjinin karşılığını bulamazsın. Bir anda çevrende kimsenin kalmadığını fark edersin.
Kimsesiz bir hayat gaddarca yaşantını bile kişiye sorgulatmadan, tepetaklak gitmene neden olacaktır. Tepetaklak gidene kadar, sahte yaşantında huzur bulamayacaksın. Hayal kırıklığının azabını da çekeceksin.
Şahsiyetini silik hâle getiren bir insan, göz görmez, kulak işitmez ve duyuları da dumura uğramış, hayat sınırlarını tanımaz duruma gelmiştir.
Hayatın sınırlarının en geniş olduğu toplum ailedir. Sınırlarının en geniş olduğu yerde ailenle birlikte yaşadığın en rahat yerdir.
Aile ile yaşadığın genişlik, zorlanmayacak sahadır.
Hasan TANRIVERDİ