Gün/aydın dostlarım…
Yasamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme…
Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben…
Gün başladı işte bize, hayat ne kadar güzel___________ tüm kötülüklere ve kötülere, çelik çomak oynayıp canı cam diye kırdıktan sonra, gelip yüzünüze gülenlere rağmen, ne kadar güzel hayatı yaşamak!!!…
Birkaç gün önce dedi ki var olan sesin hükmüyle yazan kalemimiz, yazımızın başlığına; bu gün Masalımızın Kahramanı ____ HAYAT___ Bu günde dedi ki var olan ses, bir mektup yaz şu haylaz hayata… Bu mektubu okuyan herkesin kendinden bir şeyler bulacağına inanıyorum… ‘Yani!..’
HAYATA MEKTUP!..
Merhaba Hayat!..
Seni yaşamak zorundayız, sen de bize biraz iyi davransan? Biraz daha makul olsan ne olur? Hayat seni mahvetmek istiyorum bazen, sana olabildiğince zarar vermek istiyorum. Ama bir bakıyorum ki; aslında zararı kendime veriyorum. Bu kadar kahpesin bazen…
Karşımda bir siluetin bile yok, küfürler edecek, yumruklar vuracak, zarar verip bir parça hıncımın alınmasına katkıda bulunacak bir siluetin bile yok…
Hayat sen ne menem bir şeysin, istediklerini yapıyorum, koyduğun tüm kurallara riayet ediyorum ve bu sefer iyi davranacak diyorum ama yine kalleşlik yapıyorsun, yine beğenmiyorsun yaptıklarımı. Yaptıklarımın daha fazlasını istiyorsun her daim…
Seni yaşamak istemiyorum ama o zaman da gücüm yetmiyor seni bırakmaya… Öteki hayat beni sahiplensin, gidince beni iyi karşılasın, bana senin vermediğin değeri versin diye seni her şeye rağmen bırakamıyorum. Bırakmak çok kolay aslında, ama göze almaktır bırakmak… Seni bırakmayı değil öteki hayatı da senin gibi yaşamayı göze alamıyorum…
Hayata güzel görüneyim diye çabalıyorum, çalışıyorum ama yine çirkinlik yapıyorsun hayat. Güzel şeyleri sunmuyorsun bana beklediğim zaman güzellikleri. Ben senin olmadık zamanda, işe yaramayacak anda yaptığın sürprizleri istemiyorum hayat… İstemiyorum zamanında vermediğin, çok gördüğün mutlulukları, güzellikleri istemiyorum hayat.
İsyan ediyorsun deyip üste çıkmaya çalışma, isyan etmiyorum ben, etseydim terk ederdim zaten hemen seni, öteki hayata yelken açmıştım şimdi. Zaten gideceğiz hepimiz, sessiz gemiler beklemekte limanda. Ama benimkisi isyan sayılmaz, biraz daha tahammül ediyorum sana, ederken de serzenişte bulunuyorum… Cevap vermeyeceğini bilerek, cevap veremeyeceğini, cesaretinin olmadığını bilerek serzenişte bulunuyorum.
Anlatmak istediğin şeyi anlıyorum sanki diyorsun ki; “Ben hem cennetinizim hem cehenneminiz, ikisini de tattırıyorum… İkisinden de tadın ki, hazırlıklı olun.” diyorsun. Diyorsun ama bizi sınamak için karşılaştırdığın engelleri, zorlukları aştıkça daha fazlasını çıkartıyorsun karşımıza… Senin için sınav demişlerdi daha önce bana… Haklılarmış… Sınavsın ama sınavında kolayı olur… Hep zor sorular çıkartıyorsun karşıma hayat… Hem ne olur benim alanımla ilgili sorular sorsan… Çözemiyorum bu soruları, yapamıyorum… Bildiğim yerlerden çıkart sorularını hayat…
Hayat sana türküler söylemişler, ağıtlar yakmışlar, feryatlar etmişler… Hiç vicdanın yokmuş senin hayat… Birine de merhamet et söyleyenlerin, birinin de telafi et derdini. Yalansın, sahtesin diyorlar sana…
Hayır, gerçeksin ama o kadar da korkaksın, korkaksın ama o kadar da kahpesin… Sen gerçek bir korkak kahpesin hayat…
Senle barışık olmak, sana boyun eğmekse eğer, eğmiyorum boynumu… Ne yapacaksan yap. Sana uyum sağlamak, itiraz etmemekse, itiraz ediyorum…
Başkaldırmamaksa, başkaldırıyorum. Yap yapacağını hayat!..
Madem bana zarar verdin bir defa, madem beni seçtin bunca insanlır içinden… Andım olsun hayat, yeminler olsun ki; sana zarar veremesem de, seni yerden yere vuramasam da, seni bırakıp gidemesem de, dik duracağım karşında hayat. Devrilmeyeceğim…
İstediğin kadar vur, istediğin kadar zarar ver!..
Dik duracağım karşında… Ağlatsan da gözlerimi, dağlasan da yüreğimi, alsan da sevdiklerimi, oynasan da en kahpe, en kalleş oyunlarını dik duracağım. Seni güldürmeyeceğim!..
Evet belki başaracaksın yine ama bu başarıların sana haz vermesin, vermeyecekte zaten hayat!..
Kaybedecek bir şeyimi bırakmadın zaten, daha ne kahpelikler, ne kalleşlikler yapacaksın bilemem ama sen şunu bil ki; dik duracağım karşında, seni yenemesem de zorlayacağım hayat! Yensen de zafer kazanmayacaksın!.. Yensen de mutlu olamayacaksın bu defa!.. Anladın mı?.. Neyle sınarsan sına sen beni, ben hep ayaktayım, düşsem de kalkınca diz kapaklarımda ki kanı siler yürürüm…
Biliyorum ey zalim hayat; bazen aşkla, sevdayla sınarsın, test eder, denersin insanları. Kimileri dokunmaya, yanaşmaya dahi korkar senin önlerine çıkardığın, kalplerine sunduğun sevdaya.
Ama hayat sen acımasızsın; beklemezsin. İlkelsin sen hayat. Kuralsızsın. Zamansızsın. Nedensizsin, hesapsızsın. Kendince kuralların vardır ve o kuralları kendince koyarsın insanların gönlüne hep.
Biliyorum ki aşk da öyledir; aşk da… Nefes alıp vermek kadar doğal bir şeydir aşk, tıpkı senin gibi doğal zalim hayat… Bir bardak suyu içmek gibidir aşk; susuzluktan kuruduğunuz bir gece vakti uykunuzun ortasında uyanıp da…
Bu zalim hayat bazen aşkla dener sizi. Sınavınızın adı sevdadır. Bilesiniz ki herkese de nasip olmaz sevdayla sınanmalar…
O nedenle ki: Sevin sevilin, hayat sevince güzel ve diyelim her bir cümleye; bu ülkenin sahipleri yalnızca bu ülkeyi karşılıksız seve bilenlerdir…
Mutlu ve umutlu, acısız, gözyaşsız günler dilerim. Gününüz aydın ve bereketli, sağlıklı geçsin.
Yüzünüzden gülümseme kalbinizden umut eksik olmasın, Cumartesi gününüz aydın mutluluğunuz daim, neşeniz bol, sağlığınız yerinde olsun.
Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet olsun… Hoş kalın, hoşça kalın, sevgiyle hep dostça kalın, bir gün, bir yerlerde, görüşmek ümidiyle…
#öskurşun#