Gün/aydın dostlarım…
Günaydın Türkiye’m, Günaydın Vatanım…
Özlemeyi biliyorsan tebessüm et. Beklemeyi biliyorsan sabret… Sevmeyi biliyorsan…
Kollarını aç____________Ben geldim____________ Benim adım ‘SABAH…’ Sevgiye başlangıcım ben…
MERHABA… Deyip karşı dağların üstünde görülen, çam ağaçlarının arasından Dünyaya göz kırpıştıran tan yeri kızıllığının gözünde; Martin Luther KİNG’in şu dikkat çeken sözüyle başlıyorum yeni güne, güzel bir Pazar sabahına, İzmir semalarından avaz avaz haykırarak…
“Ya birlikte kardeş gibi yaşamayı öğreneceğiz ya da aptallar gibi hep beraber yok olacağız…”
Hayat yolunda gitmez bazen…
Bazen başkaları sorar nasıl olduğunu iyiyim…
Dersin sadece, iyiyim!..
Değilsindir aslında; kendini bilirsin…
Yalnızlık falan da değildir sorun…
En zoru da ne biliyor musunuz?..
İnsanlar daha çok sormasınlar.
Daha fazla üstelemesinler diye..
Az konuşmak ve gülümsemek kısa cümleler kurmak ve sadece gülümsemek…
Zor olsa da bunu yapabilmek____________ Günaydın diye gülümseyerek… Güne başlamak…
Yumun gözlerinizi ve düşleyin, düşünün önce bir an;___________ Günün nasıl gelmesini istiyorsanız gün size öyle gelir…
Günaydını gülümseterek başlatın… bakın gün nasıl gelecek.
Ben başlatıyorum günü kendime… sizde başlatın kendinize bir gülümseme asarak dudağınızın kenarına…
Çınar ağaçlarını, çam ağaçlarını, köknarları sıraladılar dağlara, dağlar ormana döndü, orman kalbinden bir serinlik saldı, damla damla, damlalar nehirlere döndü, bir alageyik, bir saka kuşu, çalı bülbülü ve üveyik su içti dereden… Üveyik neşe ile eşlik etti doğanın sesine, kıskanç çalı bülbülü aldı sazı eline oturdu çınarın dalına hüzünlü ama hoş nağmelerle söyledi sabah türküsünü, dinledi doğa bu güzel nağmeleri ve ulaştırdı kulaklarımıza. Diyelim diye… Güneşin güne sancılı doğumunda gün/aydın olsun…
Ve__________,,,,,, yalansız, riyasız dostluklar geri gelsin..
“DOSTLUK”,
yalansız, hilesiz ve menfaatten uzak olmalı. “ARKADAŞLIK” ve dostluk bağları kurulurken, rüzgârın hangi yönden eseceği iyice hesap edilmeli. Dostluk/Arkadaşlık ilişkileri sağlam temeller üzerine inşa edilmeli. Dostluk sözde değil özde olmalı.
Arkadaş, arkadaşına gerçekten arka olmalı, dertlerine, hüzünlerine çare aramalı. Arkadaş arkadaşının zevkinde, sefasını da var olurken, ecrini ve cefasını da paylaşmalı. Arkadaş arkadasın yarı yâreni olmalı.
İnsanlar en büyük zararı, yalancı dostluklardan görmüştür. Bu nedenle seçeceğimiz bir yanlış dost, bize herkesten fazla zarar verir. Bu zararın temelinde dostluk değil, dost sanmak vardır. Her yüze güleni dost sanmamalıyız. İnsanların sözlerine ve iyi görünen yanlarına aldanmamalıyız. Onları büyük ve küçük çıkarlar karşısında denemeli; kararımızı, onlarla komşuluk, yolculuk ve alışveriş yaptıktan sonra vermeliyiz. Yanlış ve sahte dostluklar, düşmanlıktan daha zararlıdır; malımızı da canımızı da tehlikeye atar.
Dost kendisine istediği, dilediği, iyilik ve güzellikleri dostuna da istemeli, dilemeli. Kendisine yararı olmayan kötü ve çirkinlikleri arkadaşına tavsiye etmemeli. Özde post kispetine bürünüp, yüzde, gözde, söylemde dost görünmemeli.
Tüm insanları, yaradandan ötürü sevmemiz gerekir. Bu nedenle binlerce dostumuz olsa bile bunu az kabul etmeliyiz. Daha fazla insanı sevmeye çalışmalıyız. Binlerce dost bize yetmemeli; hele düşmanımız hiç olmamalı. Bir düşmanı bile az görmemeliyiz. Bir düşman mutluluğumuzu engeller; aklımıza geldikçe ya da onunla karşılaştıkça huzurumuz kaçar. Aldığımız tüm önlemlere karşın bize zarar vermesi olasıdır. Dostluğun ve dostların sayısının sının yoktur. Ancak kimseyi düşman olarak görmemeliyiz.
Kula kul olanlar, maddiyata esir olanlar, Doğruyu eğri edenler, bilerek ve kasten yaşam kurallarını değiştirenlerden dost olur mu?
Dost henüz yere düşmemiş kar misali olmalı, deva olmalı, hüzünleri paylaşmalı, zevk ve sefayı uzaktan seyretmeli. Dostluk zordur. İşte o nedenle yeryüzünün şekli aniden değişti.
Hâlbuki Yüce Yaradan noksansız güzel bir dünya tesis etmişti. Bazılarının doğayı erozyona uğrattıkları gibi kalplerini de erozyona uğratıp yüze dost postu giyip dostum dediğinin arkasından oyun oynar.
Mevki ve makam, şöhret olacağım, ben olacağım, ben gündemde olacağım, benden iyisi yok deyip çirkin emellerine dost görünüp dostu feda ederler. İnsanları harcarlar. Egolarına yenilirler. Ama bilmezler ki bir gün o egonun içinde erir giderler. Biz olanlar ayaktadır hep… Yapmayın böyle, dost kalmadı be dost… Biz olmalı, küçücük bir lafla posta değil dosta sarılmalı…
Dostlar arasında yaşamın tüm kural ve kaidelerinde, ilişkilerinde sevgi, saygı ve sadakat olmalı. Dostluk ve arkadaşlık kadim olmalı. Candan ve ebedi dost kalınmalı. Dostlukta ve arkadaşlıkta fiil ve faaliyetin gayesi doğruya, iyiye, güzele varmak olmalı.
Arkadaşlar arasında beşeri hatalar en aza indirilmeli. Arkadaşlar arasına fikir ayrılığı olsa dahi arkadaşlık duygularına yansımamalı.
Verilen kararlar müzakereye açık olmalı. Dostluk yolu hüzünlerden, elem ve kederden ayrılmış, yokuşsuz ve engelsiz bir yol olmalı.
“Ey;
Deryada henüz damla olmayanlar,
Söze gelince;
Denizde en büyük dalga olduğunu sananlar,
Özünde post, sözünde dost görünenler,
Ben de dâhil olayım,
Dostlukta/Arkadaşlıkta, yıkansın bütün kirliler,
Tertemiz olsun, şifa dağıtsın yürekler… “
“BİR CAN, BİR CANI SEVERSE, ON GÜNLÜK YOLDA NE VAR.”
Haydi mutlu ve şiirler tadında bir Pazar gününüz olsun…
Umut ve sevgi gönül sofranızın baş tacı olsun…
Sevin hayat sevince güzel ve diyelim her bir cümleye; bu ülkenin sahipleri yalnızca bu ülkeyi karşılıksız seve bilenlerdir… Karanlıktan aydınlığa sancıyla doğan sabahınıza selam olsun… Gönül soframdan gönül sofranıza sevgi ve muhabbet gönderiyorum… İçeriden sürgülü kalp kapılarınız varsa açın bir demet sevgiyle ısınmaya geldim sevginizle…
#öskurşun#