Gerçekler hayatın temel taşlarını oluşturmasında, belirlenen davranışlar, toplumun sağlık ve mutluluğa yönelmesine kapı aralayacaktır. Aralıktan yansıyan gerçeklerin, insanlar arasında değer bulmaması durumunda toplumsal huzursuzluk görülecektir.
Bu durumda, gerçeğe uygun ve uygun olmayan sonuçların irdelenmesi kaçınılmazdır. İnsan ve toplumlar, kendilerine has olan sosyal davranışların anlamında, tepki gösterirler.
Hayatın gerçeklerini, sosyal tepkilerle örtmeye çalışarak geri planda tutmak, topluma bir şey kazandırmaz. Aksine çok şey kaybettirir. Güneş nasıl balçıkla sıvanmazsa, gerçeklerin üzeri de örtülemez.
Toplumsal hayatın gerçeklerini göz ardı edenler, çeşitli algı metotlarıyla yaşam yollarının önünü kapatarak, doğrulara ulaşmayı engeller. Bu tür engeller, toplumda karşılık bulmaz fakat yalan haberler ve çeşitli kısıtlamalarla, takviye edilse de gerçekçi olmayacaktır. Üzeri örtüldüğü sanılır, halbuki gözden düşse de bir süre sonra yerini doğrulara bırakır.
Olaylar karşısında kişi ve toplumlar, olumsuz da olsa, söyleyecekleri sözleriyle, birçok değerlerinden kaybetmeyi göze almaları gerekir.
Eğitimsiz toplumlar, ahlak ve adaletle ilgili gerçeklerin fevkine eremeyecekleri için değersizleşmeyi övünme konusu yapacaklardır. Bu durumda sosyal, psikolojik gerçeklerle ilgilenilmeyecek ve ekonomik çöküntü başlayacaktır.
Ekonomi sonuçta, kişilerin ceplerindeki parasal genişlik, mutfaktaki tencerenin kaynaması ve dilimlenmiş ekmeğidir. Onun için toplumu tüm değerleriyle ele almak gerekmektedir.
Toplumsal gerçekler, gereğinden fazla değere ulaşmalıdır. Toplum katmanları, bu değerlerden, yaşantıları ölçüsünde yararlanmalıdır. Yararlanma eylemi, davranışın yönünü doğru seçmekle iyi noktalara gelinecektir.
Gerçekleri, insanlar arasında ayrımcılık adına, kullanmak doğru değildir. Kullanıldığı takdirde toplumda bahçedeki ayrık otu gibi toplumu sarsacak ve yıkıntılara neden olacaktır. Bu tür yıkımlar kalıcı hasarlar bırakacaktır.
Hayatın her döneminde, gerçeklerle yüzleşmek, ideal toplumun oluşması ve güçlü temellere oturması sağlanmış olacaktır.
Gerçekler bazen toplumda karşılık bulmayabilir. Örneğin dağdan gelen dere, içme suyu olarak karşılık bulmaması gibi. Bu tür gerçekler sosyal yönden konuyu daha ilerilere götürmez. Paslanan teneke gibi kolaylıkla çürürler.
Toplumda sosyal değişim, teknolojiyle birleştiğinde yeni gerçekler ortaya çıkar. Bu gerçekler toplumun yeniliklere açık olarak gelişmesidir. Bu gelişmeden geri dönmeye çalışmak beyinleri dumura uğramışların işidir.
Toplumda geleneksel yapı durağan değildir. Değişim kaçınılmazdır. Fakat değişimin yönünün belirlenmesine çok farkı etkenler vardır. Bu etkenleri kontrol altında tutmak, önemlidir. Çünkü bazen gelişen olaylar toplumun kontrolünü de aşar. Bunlardan korkmamak gerekir. Toplumların eğitimli olması değişimin, teknik gelişme yönünde olması sağlanır.
Yeniliklere duyulan ilgi toplumda kısa sürede karşılık bulmaz. Çünkü alışkanlıklar, kolaylıkla terk edilemezler. Gerçekler sosyal yapıyı daha güzele dönüştürürse kabul görür. Onun için gerçeğe bağlı değişimler iyilikten yana devreleri kapsar.
Toplum ancak gerçeklerin ışığında ahlak ve adaletle mutlu bir yaşantıya ulaşır.
Hasan TANRIVERDİ