Fransa meclislerince alınan kararla birlikte güzel bir tablo oluştu. Talat paşa komitesinden, sol derneklere İslamcı gruplara, milliyetçilere kadar Avrupa'nın farklı ülkelerinde olan Türkler, Paris'te protesto eylemlerinde bulundular. Türkiye'de de iktidar,
muhalefet, devlet yöneticileri, medya, sivil toplum örgütleri, meslek kuruluşları ortak ses oldular. Bu Türkiye'nin ortak sesi olarak Dünya'ya yansıyan muhteşem bir görüntü oldu.
Dönüşen dünya konjoktörünü doğru okumak devleti yönetenler için olmazsa olmaz gerekliliktir. Tarih boyunca hayalci olanlar yanında gerçekçi olan lider ve kadroları, ya ülkelerini yıkıma, parçalanmaya götürmüş, ya da güçlü etkin hale getirmişlerdir.
Türkiye ne yazık ki; Irak işgaline diren kadroların yerine kurulan ve iktidara getirilen ılımlı İslamcı, ne Osmanlıcı, cemaatçi ama Amerikancı, İngilizci kadrolarla bu hayali anafora sokuldu.
Dış İşler bakanı Davutoğlu ne diyor?
"1911 ile 1923 yılları arasında nereleri kaybetmişsek, hangi topraklardan çekilmişsek 2011-2023 yılları arasında o topraklarda tekrar kardeşlerimizle buluşacağız.
İster siyasi, ister ekonomik olsun tam bir bunalım yaşanıyor. Bu uluslararası düzen bu şekilde bu şekilde devam edemez. Birleşmiş Milletler'de bir takım ülkelerin ayrıcalıklı olduğu, diğer bazı ülkelerin de hiçbir ilgisinin olmadığı bir uluslararası yapının sürme şansı yoktur. Büyük bir kriz yaşanıyor. Böyle kriz dönemleri aslında bu tarihi doğru okuyan devletler için bir yükselişin dönemidir.
2002 tarihi itibariyle öyle bir insan gibi görünen Türkiye'nin çok büyük pazuları, boş bir midesi, üretemeyen ekonomik kriz, küçük bir beyni (stratejik bir plan geliştiremeyen), en önemlisi titrek bir kalbi var. Her an ürken, ya bölündük diyen ve sürekli korkularla yaşayan bir kalbi var. O zamanlarda Türkiye böyle bir insan gibi görünüyordu. Eğer mideniz boşsa ve o pazular mideden beslenemiyorsa dışarıdan serum verilir. Bu serumu veren o pazuyu yani o ülkeyi kullanmaya kalkar," diyor.
Oysa; Türkiye; iç ve dış borçla sarmalanmışken kendini avutuyor. Yalan yanlış bilgilerle ekonominin iyi durumda olduğunu halka söylüyorlar. Din, iman, biat algısı ile sersemleştirilen uyuşturulan kitleler ise olan biteni anlayamıyor. Sürü psikolojisi telkinler ile gerçek dışı durum, medya bombardımanı altında kitlelere aşılanmıştır.
Türkiye'ye dışarıdan talimatlar verilmeye devam ediyor. Bugün talimat alan bir ülke. Dün dediklerini kısa sürede değiştiren tam zıt politika uygulayan bir yönetici hayalperest kadro yönetiminde ülke olduğu kanaati yaygınlaşmaktadır.
Ülke adına alınan kararlar, basit kararlardır.
Ülkeyi yönetenlerin omuzlarda çok büyük bir tarihi sorumluluk var. Tunus'ta ilk Yasemin Devri başladığında bizi iliklerimize kadar hisseden bir sınavla karşılaştığımızı hissettik. 1911 yılı Türk askerinin Libya'dan çıktığı yıldır, 2011 yılında da ise Libya'da ya var olacaksınız yada Libya'da kaybolacaksınız derken kayboldular. Libya da çatışma devam ediyor.
1912 yılı çok acı dönüşlerle Balkan Savaşı sonrası 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı ile başta Balkanlarda 5 milyona yakın Türk, 1326 yılından beri 600 yıldır bulunduğu topraklarda can verdi. Milyonlarca insan göç etti.
Buna müteakip büyük bir muhacir kervanlarıyla Balkanlar'dan çıktığımız yıl.
1918 yılında ise Filistin'den Irak'tan, Suudi Arabistan'dan çekildiğimiz yıldır. Yüzbinlerce insan kaybettik. Yüzbinlerce yaralı.
Peki neden çekilmek zorunda kalmıştık? İngiliz ve Fransa işgal güçlerine karşı savaşı kaybettik. Neden çünkü Araplar onlarla işbirliği yaptılar. Her Türk'ü öldürene altın verdiler.
Nereleri kaybetmişsek, hangi topraklardan çekilmişsek o topraklarda tekrar buluşmak stratejik hedeflerden biridir.
Ancak ABD ve AB'nın denetiminde bu hedeflerin kısa vadede gerçekleştirmesi mümkün değildir.
Çünkü Batı emperyalizmi; dost ve kardeş olmamız gereken Arap halklarını tekrar düşman etmek için fitne tohumu ekmekte, yeni oyunları sahneye koymaktadır.
Dünya'da, Ortadoğu'da Balkanlarda, Kafkasya'da, büyük bir heyecan olduğu, bir beklenti dalgasının oluştuğu dönem yaklaşıyor.
Birlik ve beraberliğini sağlamış, stratejik hedefleri olan Türkiye, bölgesinde ve dünya'da sözüne güvenilir, bugün ve yarının teminatı olmalıdır, olacaktır da.
Şer ittifakının parçalanması, hayalci kadroların gerçeğe dönmesi gerekir. Peki ama nasıl?
Günün Sözü: Birikimi olmayanlar, büyük hedefleri gerçekleştiremezler