Bizim neslin; yani 70 li yaşları idrak edenlerin; vatanını çok seven \ Ülke çıkarlarını daima ön planda tutan/hizmeti bir ibadet sayan kesiminin ömrü, hep hayal kırıklıkları ile geçmiştir.
Çok şükür; özel hayatlarımızla ilgili bir derdimiz olmadı. Zira, Cenab-ı Hak(c.c.) bize hep çok cömert davrandı.
Layık olduğumda fazlasını lütfetti. En başta Müslüman olarak yaratarak, en büyük hediyeyi verdi. İnançlı bir ailede büyüdüm. Annem-Babam-İki Ağabeyim, beni hep el üstünde tuttular. Devletim, parasız yatılı ve burslu olarak, tüm eğitimimi sağladı.
Hep ifade ettiğim; “Niyet hayır-Akıbet hayır” inancım, hangi göreve gelsem (Maliye Hesap uzmanı- Defterdar-Üniversite hocası-Belediye Başkanı vs.) başarılı olmamı sağladı. Hep, dürüst ve başarılı ekiplerle çalışma imkânı buldum.
Eşimin, çocuklarımın, (iki damadım ve gelinimle birlikte), dünya tatlısı dünürlerim, hep sevgisini, saygısını ve desteğini gördüm. İlaveten; Rabbim(c.c.) beş torun lütfederek, beni dünyanın en zengin kişisi yaptı.
Şahsım ve ailemle ilgili olarak, ne kadar şükretsem, yetmez. Kimseye boyun eğmeden, muhtaç olmadan, veren el olmanın zevkini tadarak, bu yaşa gelmek, ne büyük lütuf tur.
Bizim derdimiz, sıkıntımız, üzüntümüz; Ülkemizle, halkımızla ilgilidir. Hak ettiğimiz yere gelememenin/yeterli düzeyde kalkınamamış olmanın/ aş ve iş problemlerinin devam etmesinin/ huzura kavuşamamış olmamızın/ iç ve dış düşmanlarımıza karşı galip gelemememizin/ terörün devam etmesinin/ bölünme ve kardeş kavgası risklerinin artması/ toplumun hızla dejenere olmasının/ aile yapımızın-milli ve manevi değerlerimizin, hızla erozyona uğramasının/ vatan aşkının yerini para ve iktidar hırsının almasının; derdindeyiz…
1)Bu ne biçim bir oluşumdur, anlayamıyorum! Türk ve İslam tarihini okuyorum. Devamlı ihanetler, taht kavgaları, cinayetler düşmanla işbirliği yapmalar. 16 imparatorluk kurduk, diye övünüyoruz; ama 16 imparatorluğu da yıkmışız. Ne ile? Kardeş kavgaları, ihanetler, vefasızlıklar, çıkar hesapları ile…
Hep bölünme, tefrika, dışlama var. Birleşmek, hoş görmek, lider olma hırsını yenmek, yok. İmparatorluklar; Endülüs medeniyeti dahil, nice medeniyetler, hep böyle kaybedilmiş. Neticede; İslam Âlemi ve Türk Dünyası, bugünkü yüz kızartıcı/ bölük-pörçük/ cahil-sapık ve uydurma inançların esiri/ sömürgeci ülkelerin uşağı/ hukuktan-demokrasiden nasipsiz, hale düşmüş. Hiçbir itibarları, güçleri, faziletleri kalmamış. Birbirlerinin düşmanı, katili haline gelmişler. Müslüman kanı, en ucuz meta haline düşmüş. Vahşet olağan hale gelmiş.
2)Tarihten hiç ibret alamıyoruz. Çıkarcılıktan vazgeçemiyoruz. Devamlı doğruları savunma cesaretini göstermiyoruz. Aksine, çıkar için dalkavukluğu tercih ediyoruz. İnsanları putlaştırıyor, şımartıyoruz, yanlış yollara sevkediyoruz.
a)Hayatımızın, ilk 7 yılı, CHP döneminde geçti. Rahmetli babam, dindar olduğu için, hep baskı gördü. Sık sık falakaya da yatırıldı. Bu arada, kendisine ilkokul hademeliği bile çok görüldü, işine son verildi. (Gerçi, aynı gün, çok daha iyi bir ücretle, çok daha rahat bir iş buldu.)
b)DP geldi, değişen bir şey olmadı. Aksine; rüşvetler, çıkar ilişkileri, Devlet sırtında zengin olmalar, karaborsalar, dindarlara baskılar, ayrımcılıklar daha da arttı. Parti teşkilatları, kral kesildiler.
c)27 Mayıs; tam bir ihanet senaryosudur. Türkiye ABD’nin ve NATO’nun uşağı haline getirilmiştir.
d) Adalet Partisi, aynı sağlıksız düzeni devam ettirmiştir. Her devirde olduğu gibi; namuslular düz yolda şaşırmış-namussuzlar atını dağdan aşırmıştır.
e)12 Eylül ayrı bir dramdır.(Ancak, sn. Evren’in ne kadar dürüst olduğunu, yakından biliyorum.)
f)Sonra, ANAP geldi. İlk dönem çok iyi ve başarılı idik. Sonra, liberal-muhafazakâr kavgası başladı. Ortalığı, papatyalar, müteahhitler, yalakalar, sardı. Silinip gittik.
g)28 Şubat dönemi; tam bir baskı-hukuksuzluk-yağma-zulüm dönemidir.
h)Peki, 2002 de; dini kullanarak, ümitlerimizi istismar ederek, AKP geldi de, ne oldu? Bizleri, en fazla hayal kırıklığına uğratan, baskıcı/demokrasiye-hukuk düzenine saygı duymayan/kendi yandaşları dışındakilere hayat hakkı tanımayan/ saçı bitmemiş yetim hakkını hiçe sayan, bir düzen geldi. Her şey tepetaklak oldu. Tüm değerlerimiz zedelendi.
Ve, tüm hayal kırıklıklarımıza rağmen; güzel günlerin geleceğine olan inancımızı, bu konudaki çalışma azmimizi kaybetmedik. Niyet hayır ise, akıbet de elbette hayırlı olacaktır.