Hafriyat kamyonları için, “Yolların kasabı” deyimi kullanılıyordu. Şehrin dışındaki inşaat alanlarına giden yollarda görülürlerdi. Özel arabayla o yola gitmeyin, deniyordu. Çünkü hafriyat kamyonu demir yığınıydı. Genelde de saatli çalıştıkları için zamanında yetişmeleri gerekiyor ve hız yapıyorlardı.
Demir yığınının direksiyonuna geçen kaptanlar da yolların kurallarını da kendimiz koyarız, diyorlar ve kafalarına estiği gibi hareket ederlerdi. Bunların biri ikisi değil hepsi aynı kafa yapısındaydı.
Görev gereği gitmem gereken yol da kamyonlar toprak taşırlardı. En az iki hafta semtin merkezine gidecektim. İlk gidişimde, hızlı kamyonlara rastlamadım. İkinci gün ise aralarında kaldım. Beyaz balina gibi ağızlarını açabilseler beni yutacaklardı.
Kamyon peşime öyle bir geliyordu ki, çekil önümden, katlanamam hırıltına, yol ver ve takıl peşime, demek istiyordu. Serçe gibi uçup kaybolmalısın. Dokunursam, kaştan gidersin. Demir yığının hareket tarzı buydu.
Demir yığınının yoluna özel bir taksinin, kazara girmesiyle, hemen çıkması bir olmalıdır. Gideceğin yer fark etmez. Yolumda kalırsan böcek gibi ezilirsin. Asfalttan zor alırlar seni diye zorluyorlardı. Özellikle boş iken kesinlikle önünde olmayacaktın.
Kamyonun gücünü kabul ediyorsun. Yol hakkı, geçiş üstünlüğü ve trafik ışığını kabullenmeme hakkı da kasabındı. Sen de yanlışlıkla yola düşmüş böceksin, çıkman gerekir yolun dışına. Direksiyon başındaki, kaptan, göz eder, sinyal verir. Tonlarca yük sırtımda, girme yoluma direksiyon başındaki uyuz, engelleme ağır vasıtayı, hafif değsem, atlar çiğnemiş sanırlar. Düzelmemecesine ağzın burnun yamulur. Kendini bil ve çekil.
Kamyoncular inşaatın ceremesini ve yolların da cefasını yaşıyorum, diyorlardı.
Şoför demir yığınının direksiyonunda hırs küpü, olarak bulunuyordu. Hırsın, trafik canavarı olarak yollara düşmesi, önündeki arabaları görmezden gelmesine neden olurdu. Canavarın cahilliğinin sınırı ve ölçüsü belirlenemiyordu.
Demir yığını da olsa direksiyonuna aklı başında birini oturtsalar, yollarda kendinden olmayanı korusa, güvenilir olsa, fena mı olur. Sabırlı olup bir iki dakika yavaş gitse, hiçbir problem yaşanmayacaktı.
Kamyonun sürücüsü, olgun bir insan olsa, yollarda güller açar. O güller ki yol kenarlarını çiçek bahçesine dönüştürür. Hoşgörülü olmak; direksiyonda, arabanın peşinde, ışıkta ve yol ayrımlarında gerekirdi.
Bu yollar kimseye kalmaz, karşındakine saygılı olman gerekir. Yardımseverlik duyguları kalbinin boşluklarını doldursun. Akla uygun davranmalısın, dünya sana mı kalacak.
Hafriyat kamyonu önümde seyrediyor. Fakat öyle gidiyor ki, yolu daraltı her tarafı karıştırdı. Ardından yol sağa saptı, ben de araya girdim ve meydana vardım. Her yerim ağrıdı. Kollarım yoruldu ve toz içinde kaldım.
On beş gün aynı yollardaydım fakat kamyondan bir tek fren sesi duymadım.
Hasan TANRIVERDİ