Suriye üzerinde söz sahibi olmaya çalışan Rusya, Amerika, İran, Türkiye, Fransa, İngiltere, Irak, PKK, PYD, YPG, IŞID hani neredeler?
Dünyanın parası aktarıldı ülkelerin savunma adı altında silahlanmaya, taşeron terör örgütlerine!
Mülteciler vardı!
Göçmenler vardı!
Yunanistan sınırına dayanan ve Avrupa’ya geçmeye çalışan, çoğunluğu savaştan kaçan Suriyelilerin oluşturduğu göçmenler, çoluk çocuk neredeler?
Evet bir minnacık virüs, ortalığı darma duman etti de arttı bile!
Evli evine, köylü köyüne döndü!
Silahlar sustu, petrol, su, toprak, sınır unutuldu.
Çünkü herkes kendi derdine düştü! Can derdine düştü!
Ölüm bu defa silahsız olarak kapılarını çaldı çünkü!
Eeee can tatlı.
Biri yapılan maske sevkiyatını basarak, fazla para verip maskeleri zorla alıyor!
Diğeri sevkiyatı yapılan dezenfekte ürünlerini gasbedip kendi ülkesine kaçırıyor!
Bir başkası kan ölçüm kitlerine el koyuyor…
Yani herkes kendi halkının sağlığı için çabalayıp duruyor!
Zira “sağ gözün sol göze faydasının olmadığı” bir dönemden geçiyoruz!
Babanın evladına, evladın babasına hayrı dokunmayan bir süreci yaşıyoruz!
Törenlerle kaldırılan cenazelerin, maalesef üç-beş kişi ile kaldırıldığı bir acizlik içerisindeyiz!
Tabii ki en önemlisi de ülkeler arası sürtüşmelerin, laf giydirmelerin, birbirlerine gözdağı vermelerin, hindi gibi kabarmaların, bu dönemde görülmediği!
Ülkemiz açısından da özellikle 60 yaş üstü liderlerin kendi dertlerine düşerek, birbirlerine laf yetiştirmemelerini bu dönem çok önemsiyorum!
Çok önemsiyorum çünkü çoluk çocuk, genç, yaşlı herkes evlerinde mecburen onları izliyor! Atılacak her adım, söylenecek her söz, muhatabını bağlıyor!
Çünkü aile içerisinde yorumlar yapılıyor, kimin ne söylediğine ve neler yaptıklarına bakılıyor, yoğun bir şekilde de siyaset yapılıyor.
Sosyal medyadan izliyoruz; zaman zaman bu durumları dile getirenler, geçmişten günümüze ve geleceğe dikkat çekenler, ölüm-kalım mücadelesi verilen bu günde bile ne yazık ki siyasilerin “her şeye rağmen” SİYASET yaptıklarına dikkat çekerek artı ve eksilerini tartışır duruma sokmakta, ilerisi için yönlendirmektedirler.
Sıcak savaş yok, silah sesleri yok amma bu defa da Koronavirüs gibi bir savaş stratejisinin artık yaşantımıza girdiğini düşünüyorum!
Sanırım bundan böyle bilim adamları top, tüfek olmadan da bir başka ülkeyi dize getirebilecek bu tür salgın hastalıklar üzerinde de çalışacaklar! Buna ülke olarak hazır olmalıyız! Her an her yönden bir virüs salgını alabilir, gerek toprak, tarım üzerinde, gerek sanayi ürünlerinde, gerekse doğrudan insanı hedef alan virüsler üretimine geçebilirler.
Sözün Özü!
Siz savaşı sevenler; Unutmayın ki herkesin canı tatlı. En az sizin canınız kadar. Onun için diyorum ki savaşlar sona ersin. Dostluk ve barış öne çıksın. Bu dünya kimseye kalmayacak. Topunuzun, tüfeğinizin bir minik virüs karşısında aciz kaldığı gerçeği gün gibi ortada. Silaha, virüse ayıracak paranızı, pulunuzu lütfen insan sağlığına ayırınız. İnanın çok daha haz alacaksınız. Mutlu olacaksınız.
gazete2000@hotmail.com