Geçmişimize bakarak fikren çöküşte olduğumuz defalarca dile getirilmiş olsa da hakikaten “fikir fakiri” haline geldiğimizi söylemek ayrı bir şeydir… Sözgelimi, bir günü adlandırarak yaşamak gibi bir şeydir bu; Anneler Günü diyebilmek ve böyle bir güne inanmak gibi bir şeydir yani…
Amerikalı Anna Jarvis’ in Annesinin günü buna bir misal… Anna Jarvis annesini kaybettikten sonra 1908 yılında başlatmış bu anma gününü, 1914 yılında Kongrenin onayıyla Amerika çapında genişlemiş… Zamanla Müslüman ülkelerin fikri zafiyete yakalanmasıyla Müslümanların da kabul etmiş olduğu bir özel gün olarak resmen kutlanmaya başlanmış ve yayılmış…
Niyeti sesinde ve söyleminde gizli bir gün Anneler Günü… Öyle ki, Yazılı, sesli ve görsel iletişim araçlarını ve yayın organlarını takip ettiğimiz de sürekli olarak bugün hakkında insanlara türlü türlü hatırlatmaların yapıldığını görmek bile bu gizli niyeti anlamaya yetiyor…
— Anneler evin her şeyi!
— Her şey anneler için!
— Annenize verdiğiniz değeri gösterme zamanı!
Bunu neden böyle yaptıklarına verilecek cevap; niyet gerçekten evlat sahiplerine saygı ve onları yüceltmek midir? Gerçekten saygı ve değer veriliyorsa neden sadece bir güne sığdırılarak manipülasyon yapılıyor o zaman? Şehit analarına (sözüm ona), ya da lösemili yavruların analarının yüzüne neden sadece bir gün için bakılıyor, sadece o gün methediliyor, yılın annesi ödülleri verilerek mükâfatlandırılıyorlar… Annelikse Gazze’de evladını kaybederek büyük acılar yaşayanlarda anne, annelikse Keşmir’dekiler de anne… Peki onlar neden anılmıyor?…
Oysa Allah’ın vaadi ve övgüsü ne geçicidir ne de bir gün içindir. İslam’ın annelik makamına verdiği değer paha biçilmezdir. İslam anneye çok büyük kıymet biçiyor ki, Allah onun ayaklarının altına cenneti seriyor.
“Rabbin ondan başkasına ibadet etmemenizi ve anne babaya iyilik etmenizi emretmiştir. İkisinden birisi yahut her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara öf bile deme; onları azarlama onlara güzel söz söyle; onlara rahmet ve şefkat dolu tevazu kanadını ger. Onlara alçak gönüllü ve şefkatli davran ve onlar hakkında dua edip şöyle de: Ey Rabbim, bunlar küçükken beni nasıl yetiştirip büyüttülerse, sen de onlara merhamet et, acı.” (İsra 23–24)
Görüldüğü gibi, Allah anne babaya iyilik etmeyi, onlara iyi muamelede bulunmayı kendine karşı yapılacak ibadet ve şükürle yan yana zikretmiş ve Anne babanın Hak Teâlâ indindeki makamını ve onlara iyilik ve itaat etmenin önemini böylece göstermiştir. Denilebilir ki, anne, babaya itaat etmek günah ve farz olan şeyler haricinde kati bir farzdır.
“Biz insana anne ve babasını tavsiye ettik anası onu zayıflık üstüne zayıflık çekerek karnında taşımıştır. Onun (memeden) ayrılması da iki yıl içinde olmuştur onun için biz insana bana ve ana babana şükret dönüş banadır diye öğüt verdik.” (Lokman 14)
Allah’a isyan olmadığı sürece anneye itaatin akıbetinde büyük ecirler ve cennet var, Kur’an böyle diyor çünkü… Anne -müşrik bile olsa- ona iyilikle muamele etmek ve onu incitmemek gerekir.
Akidesi gerçek olmayanlar annesini bir gün için hatırlarlar, doğaları gereği böyle davranırlar zahir, içgüdüsel olarak davranırlar ve daha sonraki günleri de başka başka anılası kişi ve şeylere hasrederler… İnsan merak ediyor, huzurevi denilen yapıları oluşturanlar ve yaşlı anne babalarını buralara tıkarak gündeliğin ipine tutunup savrula gidenler bu zoraki hasredilmiş tek günde anneleri için ne yapabilirler diye…
Oysa İslam’ın hükümlerini tatbik eden, Allah aşkıyla yanan ve cenneti arzulayan kişi ana- babasını evin bereketi olarak görür, Rabbinin emaneti olarak bilir ve nadide bir çiçek gibi onlara bakar, hoş tutar. Onların gülücüğünde Rabbinin rızasını görür, memnuniyetlerinde ve sevinçlerin de kendi huzuruna erişir.
Zira bir Müslüman bilir ki; Annenin hakkı saymakla bitmez ve annenin hakkı ödenmez. Dünyaya yeni gelen küçücük gözler en önce anneyi görür ve ilkin annenin kokusunu alır. Yürümeyi, konuşmayı, gülmeyi anneden öğrenir insan. Anne fedakârlığın, cömertliğin ve şefkatin timsalidir. Hep verir fakat karşılık beklemez. Merhamet sembolü annelerin tek bir nefesi bile ödenemez. İslam’dan başka hiç bir sistem anneye bu kadar değer vermemiştir ve onu bu derece yüceltmemiştir. İslam çerçevesinde anneye hak ettiği karşılık ne bir hediyeyle verilebilir ne de bunu yapmaya güç yetebilir.
Bırakalım, Anna Jarvis’in annesine gün olarak tayin edilen bilmem hangi günü kendi annelerine de gün olarak tahsis edenler sırf bu güne özel bir duygusuzlukla kutlayıversinler kendi uyduruk zamanlarını… Bizim 365 günümüzün 365 ide annemizin değil mi zaten…
ilgilenir misin diye gönderiyorum.
Selâmun aleyküm,
Çok güzel bir yazı olmuş, Rabb’im yazarına sıhhat ve âfiyetler versin.
Rabb’im bütün müslümanlara feraset versin ve özenti belasından muhafaza eylesin.
Biliyoruz ki dinimizde annelerin yeri çok yüce. Biliyoruz ki cennet annelerin ayağı altındadir.
Hergün annelerimiz kıymetli.
Peki kaç kişi bu özel gün dışında annesine hediye alıyor? Sebepsiz yerde kaç kişi sarılıyor annesine…?
Birgüne sığdırılmaya çalışılan birşey yok. Kimseye de zorla kutlatılmıyor bugün. Bırakın da onlar için adanmış birgün var madem bizde onları mutlu edelim.
bu arada hiçbir anneye fikrini sordunuz mu bugünle ilgili olarak?
Piyasaların “Anneler Günü” Sevgisi
Küresel düzen yılın her gününü bir konuya tahmil ederek kutsuyor ve o konuyla ilgili insanların harcama güdüleri coşturularak ekonomi canlandırılmaya çalışılıyor.
Anne sevgisi insanın yaratılışında bulunan ve ömrünün sonuna kadar da içinde taşıdığı bir gerçektir. Anneye olan sevgi ve saygı da hayat içerisinde birçok durumda gösterilebilmekte, anne ile evladı arasında özel bir paylaşım olarak gerçekleşmektedir.
Yüzeyselleşen çağdaş yaşam biçimi ve kapitalist tüketim anlayışı, insanın fıtratında bulunan doğal anne sevgisini pençesine almış, özel bir gün çerçevesinde anneyi hatırlayarak ona hediye almayı, sevginin göstergesi saymıştır. Doğal bir hissiyat doğal olmayan yollarla tatmin edilmeye zorlanarak, hediyesiz bir anneler günü geçirilmesi vefasızlıkmış gibi lanse edilmektedir.
Batılı yaşam tarzı içerisinde üretim-tüketim ve vefasızlık sarmalı içerisinde kıvranan insanlar açısından anne sevgisinin bu yolla ifadesi “doğal” karşılanabilirken İslami yaşam tarzı içerisinde böyle bir yaklaşım bir yere oturmamakta ve yüzeysel kalmaktadır. Allah’ın açık ayetleri ile anne-babaya iyilik etmek, korumak kollamak emredildiğinden, bir Müslüman’ın ana-babaya yaklaşımı ile çağdaş hâkim düzenin yaklaşım tarzı birbirinden farklı olmaktadır.
Batılı düzen, anneler gününü kutsayarak ana’lara saygı ve sevgi gösterilmesini sağlamaya çalışırken, diğer yandan da tüketim kanallarını canlandırarak ekonomik yeni girdiler sağlamayı da hedefliyor.
Hâlbuki bir Müslüman için annesini ya da babasını hatırlamak sıradan-günlük bir iştir. Annesine ya da babasına sevgisini pek çok çeşitli yollarla gösterir. Bu yüzden anneler gününde onları hatırlamak bir Müslüman için herhangi bir problem teşkil etmez ancak tek farkla ki Müslüman bu günü kutsamadan yapar bunu. Doğallığı ve özgünlüğü bozulmadan yapar, Batının atfettiği kutsiyetten uzak bir şekilde ve “sadece bir gün için hatırlanmak istemiyoruz” sözünü söyletmeden yapar.
Hava isimli arkadaşımıza katılıyorum. Batıdan geldi diye her şeye de karşı çıkmak anlamsız. Ayrıca anneleri hatırlamak diye bir şey de yoktur; anneler hiçbir zaman unutulmaz ki hatırlansın… Ayrıca hediye almadan da anneler günü kutlanabilir ve anneler sevindirilebilir. ben öyle yaptım mesela…Ayrıca benim annem gibi anneler, rahmetli olmuş kendi anneleri için kuran okuyup,onun için hediye gönderiyorsa böylesi bir güne bambaşka bir anlam katılmış olmaz mı? Anneyi kucaklamak, güzel sözler söylemek, bir yerlere götürüp gezdirmek ve daha birçok sevindirme yöntemi vardır, illa hediye almak gerekmez, alınsa da zararı olmaz. Tamam, anneler gününü kutsamayalım, anneleri-babaları unutmamayı tek bir günün işi yapmayalım, ama onlar için özel birer gün tahsis edilmesini de çok görmeyelim diyorum. Ne gerek var anneler gününe, zaten her gün anneler günü gibi her yıl tekrarlanan çok klasik tepkileri gereksiz buluyorum. Hem şehit anneleri ve Darülacezedeki yaşlılar ziyaret edilip teselli edildiyse bugünün hatırına, bu bile mühimdir.
Konuya Ekonomik ve Kapitalizm açısından bakılırsa evet Anneler günü harcamayı, tüketimi zorunlu kılan bir davranışa dönüştürüyor.
Dini açıdan özelliklede İslamiyet açısından kadına ve anneye verilen önemi, değeri günlük yaşanış şekliyle ele alırsak hiçte hakkaniyetli bulmuyorum. Kuru kuruya cenneti ayaklar altına seriyoruzda, günlük yaşamda mal ve eşya gibi görürken, alırken satarken, kapatırken, kadını ve anneyi bu dünyada yaşayan insan ırkının iki cinsinden birisi olduğunu çok kolay unutuyoruz. Dünya insan için kadın ve erkekten oluşan ortak bir hayat alanıdır. Erkek karşı cinse büyük haksızlıklar yapmaktadır. Benim bildiğim, gördüğüm gerçek bundan ibarettir.
Dini açıdan Cenneti ayaklar altına sermek, kadınlar gününü, anneler gününü kutlamak bence çok yavan kalıyor.