-YAŞADIĞIN DÜNYA’YI ÖĞRENMEYE HAZIRMISIN? O HALDE SONUNA KADAR OKU!…
Hoş geldin Çoban!
Buraya gelip,bizi seçtiğine göre, güce bir hayli susamışsın…
Zamanında senin çokça ezildiğinin farkındayız ama artık kaderin değişiyor. Sana öğrettiklerimizle ve yardımlarımızla, artık, seni ezen o zorba toplumuna haddini bildireceksin.
Tıpkı bir peygamber gibi… Ama tek bir farkla!
Biz Tanrıya inanmayız… Daha doğrusu biz Tanrıyız…
Sen de önce bize boyun eğeceksin! Aklının, hayalinin alamayacağı güce ancak bu şekilde erişebilirsin…
Ama bizi; yani Tanrılarını, ulu orta söylemeyeceksin! Herkes seni onlardan birisi gibi görecek…
Senin amentün, görünüşte tek bir Tanrı olabilir, ama içini asla bilemeyecekler tabi ki…
Onlar gibi olacak, onların sevdiği şeyleri fısıldayacak-haykıracak, ama asla onların arzuları doğrultusunda çalışmayacaksın…
Kime çalışacağını, ya da kime biat edeceğini, hatırlatmama gerek yok galiba? Ne dersin?
Seni ‘’özel burslu’’ eğitimlerle maskelenmiş halde, görünüşte resmi ama içeriği bir hayli gayri resmi olan bir şekilde eğiteceğiz…
Eğitiminin sonunda, dediklerimizden asla çıkmayacak, daha doğrusu çıkamayacaksın…
Ülkene döner dönmez, aynı senin gibi, kendimize bağladığımız, ‘’Medya patronlarının’’ yardımı ve desteğiyle, ününü ve şöhretini kabartacağız…
Önce seni mağdur göstereceğiz.Belki okuduğun bir şiirden, ya da yediğin bir halttan hapislere düşeceksin.
Korkma! Hepsi bir oyun sadece. Sana bir zarar gelmeyecek asla.
Kamuoyunu böylece arkana alacaksın… Herkes seni bağrına basacak… Ağlayacak, acıyacak…
Kısacası, sözde mazlumluğun, senin gücünün ilk anahtarı olacak…
Ardından, top bize geçecek… Ortamı şekillendireceğiz. Halkı yeni bir çobana muhtaç edeceğiz. Halk aval aval, gökten bir kurtarıcının, kafalarına düşmesini beklerken, bir anda seni çıkartacağız sahneye…
‘’Yeni bir umut, yeni bir güç!’’ olacaksın, onlar için…
Öyle bir allayıp, pullayacağız ki seni, artık, halk sana toz kondurmayacak.
Tabi sana karşı çıkanlarda olacak bu süreçte. Tasalanma. Onları da biz yönlendiriyor olacağız. Bu sadece oyunun bir parçası aslında. Onlar olmasa, seni kimse dinlemez. Ama bizim adamlarımız, sayesinde, hep haklıymış gibi bir imaja sahip olacaksın…
Seçildiğin partiyi de destekleyeceğiz tabi ki… Seçim olduğunda aldığın oy oranlarını şişireceğiz! Kafası başka hiçbir şeye işlemeyen, aptal sürüsünü ise, senden başka bir alternatifi olmadığına inandıracağız…
Yapay kavgalar çıkartacağız, yapay krizler, yapay gündemler…
Bunlar sadece, asıl hedefimizi gizlemek için kamuflaj vazifesi görecek…
Ve seni güce ulaştırdığımızda, senden beklediğimiz adımları, birer ikişer atmaya başlayacaksın.
Bizim elimizin altında olan, şirketlere, birer ikişer yaşam sahası açacaksın ülkende…
Maden, petrol, doğalgaz, eğitim, sağlık, ulaştırma, su, enerji, turizm, bankacılık…
Buralarda hep bizim atlarımızı koşturacaksın. Ama kimse izimizi süremeyecek. Hep merak edecekler, ama işin arkasında ki gücü asla anlayamayacaklar… Hem sana bir şey daha söyleyeyim mi?
‘’Kuklalar, doğuştan grip hastasıdır! Asla koklayamazlar!’’
Bizim kim olduğumuzu sorup durduklarında ise onları hurafelere inandıracağız…
Hatta bazı salaklar, bize isim bile takacaklar. DECCAL!
Pençelerimizi gırtlaklarına her geçirdiğimizde, binlerce yıldır inandıkları ve yine bizim cesur atalarımız tarafından, birer safsata haline getirilen dinlerine yönelip, gökten Mesih ya da Mehdi bekleyecekler…
Ama ne yazık ki, Mehdileri gelse bile, ne bizi yok edebilecek, ne de bizim paralarımızı sayabilecek!
Yöneteceğin halkı bilerek aptal bırakıyoruz ki, seni sorgulayamasınlar. Bu aslında hem senin için, hem de bizim için çok önemli. Onlar sorgulamayarak, sadece bizim ekmeğimize yağ sürmüş olacaklar. Sorgulayanlarını ise, yine biz yönlendireceğiz…
Sana sırrımızı anlatmayı çok isterdim ama sana anlattıklarımızla yetinmen gerekiyor. Buzdağının tamamını asla sana göstermeyeceğiz. Sadece şunu aklından çıkartma. Çıkarttığımız, her kaostan , kargaşadan, savaştan, en çok kar elde eden biziz. Yıkıma uğrattığımız ülkelerin tepesine, inşaat ve sağlık sektörüyle çökeriz önce… Yıllarca toprak hırsları ile birbirini yiyip duran , açlıktan ağzı kokan ülkelere, silah satarak ve birbirlerini öldürmeyi telkin ederekte amacımıza ulaşırız. Aklının alabileceği ya da alamayacağı her sektörde biz varız. Ama hepsinden önemlisi, biz her zaman senin ve halkının cebinde dururuz.
Piramidimizin en altındaki kölelerimizin, hırslarından, isteklerinden, arzularından besleniriz.
Ve yine, dikkat edersen;onların inandıkları her boktan ideoloji de bizim eserimiz… Bu sadece ufak bir ayrıştırma taktiği çoban! Kısacası çok düşünme sen bunları, sadece oyununu oyna…
Son olarak, sakın ola sana verdiğimiz güç ile böbürlenme! Senin yerini dolduracak kişi, her zaman bulunabilir. İster, aptal bir metropol’de önemsiz bir semtin, belediye başkanı olsun, ister dağda koyun güden bir çoban ya da lise mezunu bir şair…
O yüzden şunu aklından çıkartma ey Çoban, ‘’Paramızın dolandığı bir ülkede, kanunların bir önemi yoktur!’’
Son olarak sakın dediklerimi unutup, halkının arzularına göre bir idare sergileme… Yoksa ne olacağını gayet iyi biliyorsun…
Şimdiden başarılar dilerim…
İMZA
BAY X!
(BU KURGUSAL YAZI DÜŞÜNEBİLEN VE GERÇEĞİ GÖREBİLEN BEYİNLERE ARMAĞANIM OLSUN!)
ALİ RAUF YÜRÜR