– Halil’e, ne iş yaptığını sordum… Ne iş olsa yaparım ben, dedi. Ne iş? dedim. Bildiğin gibi değil, dedi.
Bilmediğimi zaten bilmiyorum. Söylersen bilebilirim belki, dedim. Sırıttı…
En çok, huylandırıcılık yaptım, dedi.
Haa! dedim. Gerçekten de bildiğim gibi değilmiş…çünkü anlamadım.
Huylanmak… şüphelenmek veya biraz daha hafif seyrek şüphelenmek…
Fakat nasıl para kazanıyorsun? dedim. Sırıtışına ara verdi. Huylandırıyorum işte, dedi.
Yani, dedi, huylandırdığım kişinin benimle ilgisi olmuyor normalde, dedi.
Kişi, yani bana parayla iş yaptırmak isteyen geliyor, şu kişiyi huylandırıp delirtmeni istiyorum diyor.
Bana ayrıntılı bilgilerini veriyor. Ben plan yapıyorum ve uygulamaya başlıyorum…
—
Halil’in bu düşüncem üzerine gelmesini yadırgamadım. Artık saklamıyorum, dedim. Öğretmenliği bırakacağım.
Aşamaları var. Pat, diye bırakılmaz. 21 yıllık bir iş ki bütün hayatının merkezini oluşturmuş. Bir “ara geçiş” olmalı.
Dedi, Halil.
Bu ara geçiş, hiçbir şey düşünmediğin bir ara geçiş olmalı. Ne, ne yapacağın; ne, kadar para kaybedeceğin; ne kimin ne diyeceği…
bu şekil bir ara geçiş olmalı.
En çok, yürümelisin. Eskiden yaptığın gibi. İki şehir arasında yürümek. Bir şehirden bir şehire yürümek. Tek başına yürümek.
Bir dağdan bir dağa yürümek. Terör olayları sebebiyle yolunu keserler diye korkma.
İnsanlar genelde tek başlarına yürümekten korkarlar… Bak, ben tek başıma Halil’im, Halilülasyonum. Benim gibi, başkalarının Halilülasyonu olmalısın.
Ki, şu 8 yazıdır anlıyorum ki sen de bir benzerimsin, tüm insanlar gibi; fakat Ham Halilülasyonu aşan çok azdır.
İnsanlar neden tek başına yürümekten korkarlar, biliyor musun? diye sordu Halil. Yanıtı basit ve bir o kadar da kaçınılası.
Dünyanın, onların dışında bir yer olduğunu sanmalarından, diye yanıt verdi, yarım soluktan evvel. Sarıldıkları her insan, her anı aslında
karanlıkta çaldıkları ıslığa benzer bir şey.
Bak, bu yaşadığın yer, bu yerler Kaygusuz Abdal’ın yaşadığı yerler. Kaygusuzca gez..
…Böyle konuştuktan sonra, her zamanki gibi, arkasını dönüp yürüdü bir iki adım ve kayboldu.
Bir iki adımında bu sefer dikkatli baktım yürüyüşüne… Kaygusuz yürüyordu.