Uyandıktan sonra konu bütünlüğünü hatırlıyor gibiydim. Fakat sonra, öncesinde ne olduğunu unuttum. Uyanmam da ilginç oldu. Gözlerimi açmıştım. Uyandığımı biliyordum fakat havaya tekme atmaya devam ediyordum. Uyurken spor yapmak oldu.
Tekmelediğim biri vardı. Daha doğrusu, bir şey. Yattığım yatağın ayakucunda bir tekli koltuk vardı. Alaca bir karanlıkta bir şey geldi oturdu, oturmaya çalıştı koltuğa. Hem de böyle rahat rahat tavırları vardı. Sonradan, Galaksinin Koruyucuları adlı filmde, albino ağaca benzeyen karaktere benzediğini çıkardıydım. Fakat daha kısası. Belki, benden biraz daha uzun. Alaca karanlıktan olsa gerek; gri-siyah arası bir renge sahipti.
Tam oturmak üzereyken tekme atmaya başlamıştım. Bir söz söylemiyordum. Sürekli tekme atıyordum. Sonra uyandımdı.
Öncekiler de uzaylıydı. Fakat daha insansılardı. En azından, konuşuyorlardı. Anladığımı hatırlıyorum silikçe.
Gün içinde, yolda yürürken bu rüyaya ne sebep olmuş olabilir?.. diye düşünüp duruyordum. Pingpong oynayan iki din adamı olabilir miydi?.. Bir imam ile bir papazdı galiba… Pingpong oynuyorlardı. Aynı, bizim diplomatik teatral oyunlar gibi. Diyordum… Yani, NASA din adamlarını topluyordu. Bir din komisyonu veya bir din çalışma komisyonu oluşturmak için.
Tüm insanlığa sinyal gönderiyor olabilirler, diye düşündüm. Başka nasıl bir yol bulabilirlerdi ki, bu gerçeği söylemek için. Basın toplantısı yapıp, “uzaylılar vardır” konulu açıklama mı yaparlardı. Sanmıyorum, dedim. Yürürken bunları düşünüyordum. Çok da uzun düşünmedim aslında.
Hava güzeldi. Bir iki gün öncesine kadarki birkaç tozlu günün ardından daha temiz bir rüzgâr neşeli neşeli dolaşıyordu zeytin ağaçlarının, dolaylarındaki çimenlerin, çiçeklerin arasında. En çok da kumruların bazen narince inişlerinde zeytin ağaçlarının narin gölgelerinde.
Tam hatırlamadığın, insansı dediğin o uzaylılarla konuşan bendim, dedi Halil. Ağaca benzeyen uzaylıyı da ben gönderdim senin yanına, dedi.
Zaten, tebelleş olmadığın bir uzaylılar kalmıştı, dedim. Öyle deme, dedi. Sonra bana geldi, beni tekmelemeye çalıştı, kırıldım, dedi uzaylı misafirin.
E, tabii, ansızın biri gelip ayakucuna uzanmaya kalkarsa kungfu bile yaparsın, dedim.
İyidir uzaylılar, dedi. Onların pek çoğu siz insanlar gibi algılamıyorlar evreni, dedi Halil. Anlatması zor, fakat işte daha genişten bakıyorlar onlar. Siz insanların, dışarıdan bakılınca, uyumsuz görüngüler sergilemesi, bin yıllar geçmesine rağmen henüz alışamamış olmanız… dedi.
Neye alışamadık?..diye sordum. Hiçbir şeye, dedi.