Sovyetler Birliği dağıldığında hayret etmiştim, kocaman imparatorluk böyle kendiliğinden nasıl çöker diye. Politbüro yöneticileri “olmuyor arkadaş, buraya kadar,evli evine” deyip peyk devletleri salıverdiğinde “bu nasıl olur” diye hayretler içinde kalmıştım. Fakat ikinci bir hayret dalgasını 1995’den sonra yaşadım, çünkü eski komünist yöneticiler birden bire demokrasi aşığı birer kapitalist kesilmişlerdi.
Üçüncü “hayret” dalgasını AKP iktidara geldikten sonra yaşadım.
Şimdi AKP ile Sovyetler Birliğinin ne alakası var diye aklınızdan geçireceksiniz, şöyle ki,
Sovyetler Birliği dağılmadan önce Politbüro üyeleri bir gün oturdular “yahu bu böyle gitmiyor, çağın gerisinde kalıyoruz,hem kendimize hem de bunca halka eziyet ediyoruz, böyle giderse bir gün batacağız deyip karar verdiklerini zannediyordum,…. ki büyük bir çoğunluğunda böyle düşündüğünden eminim. Lakin kazın ayağının öyle olmadığından artık eminim.Neden mi?
Düşünün bir kere; AKP kıyısından köşesinden, çekinerek,utanarak demokratikleşme konusunda yalan-yanlış bir takım adımlar atarken kızılca kıyamet kopuyor. Halbuki Ruslar koskoca imparatorluğu dağıttılar da bu kadar ses çıkmadı.
Şöyle diyebilirsiniz, orada kamu oyu kontrol altında idi ve devlet “yüksek sesle düşünmeye” izin vermiyordu.Yani yukarılarda karar verip aşağıya dikte ediyordu. Ben de öyle düşünüyordum,lakin bunun böyle olmadığını sağ olsun AKP bize öğretti. Bugün yazdıklarım muamma ile dolu, ne demek AKP bize öğretti, şu demek.
Biz zannediyoruz ki mevcut düzeni savunanlar bu memleketi ve onun vatandaşı için en iyi yönetimi savunuyorlar. Halbuki onlar için bu ülkenin bu düzende gitmesi demek hakimiyetin kendilerinde olması, rant kapılarının kontrolü ve yönetimi kendilerinin elinde olması demekti. Hal böyle olunca ülke gelirinin büyük paydasının onların elinde olacağını söylemek kahinlik olmasa gerek.Kısaca kavga rant kavgası,gerisi ayrıntı.Su yollarının tutulmasının meşrulaştırılması kavgası.
Düşünsenize, rahmetli Turgut Özal’dan itibaren palazlanan Anadolu kaplanlarının İstanbul dukalığına(basın, sanayi,vs yollarla) kafa tutması ile AKP iktidarının cılız da olsa (Ergenekon yoluyla) düzeni sorgulayan,birtakım özgürlüklerin önünü açan düzenlemelerin yapılmasının bağlantısı yok mu?
Yani Türkiye’nin elitleri yer değiştirirken,Beyaz Türkler yerlerini yavaş- yavaş “yeşilimsi Türklere” bırakırken bunca gürültü çıkarken, acaba Sovyetler Birliğindeki bu türlü değişme neden gürültü çıkarmadı,… yada biz mi duymadık.
Bir başka ihtimal, Ruslar bu tür organizasyonlarda bizden daha mı ustalar………..