Hâl ve hâlimizden bahsetmek, insanların birbirini sevdiği, bir toplum olarak yaşadığı ortamda, isen gereklidir.
İnsanların birbirini sevdiği toplumda, hâlinden bahsetmenin önemi vardır. Aynı amaca hizmet eden, çıkarları için çalışanların hâlinden bahsetmek gereklidir.
Devlet denilen sosyal yapıda, toplum ve yöneticinin bir olduğu hiçbir ayrımın olmadığı, ortamda bulunmak isterdim. Yarın yönetici olacak kişi kardeşin de olabilir. Kardeşin olmuşsa, senin ekonomik ve sosyal durumum değişmemelidir. Değişiyorsa öyle bir devlette yaşamak istemem.
Özgürlüğü istiyorsam, herkesin aynı duygularda olmasının gereğine inanırım. Okuyan, okumamış olan, ticaret yapan, yönetici ve mülki amiri de kanun önünde eşit olmalıdır. Kanun karşısında, eşit hakka sahip olan ve hukukun güvencesinde olmayı isterim.
Hâl ve hâlimizin buna göre değerlendirilmesini isterim. Kanunlar tüm yaşayanlara aynı uygulanıyorsa, sosyal içeriği geçerlidir. Bu durumda tüm yaşayanların hâli sorulacak demektir. Hiç kimsenin yaşantısı kanunun üzerinde olmamalıdır.
Yönetici içindeki kin ve hırsı topluma yansıtıyorsa, böyle bir ortamda yaşamak istemem.
Devleti yöneten kanun ve yönetmelikleri kendi görüş ve düşüncesine uygun olarak yorumlayıp uygularsa, zaman içerisinde diktatörleşir. Kendine inananları elde tutmaya çalışır. Bunun için de işe alma, kayırma ve rüşvetle ayakta kalmayı düşünür. Halk ezilir, taraftarı ise daha fazla istekte bulunduğu için bir süre sonra taraftarıyla da arası açılır. Böyle bir yönetim çok gitmez, yıkılır. Önlenmeyecek görülse de yıkım ile kısa sürede karşılaşırız.
Hâl ve hâlimizi düzeltmeye çalışmak, adaleti sağlamakla gerçekleşir. Aksi halde hâlimiz iyiye gitmeyecektir. İyiye gitmek adına ortak aklı seçmeliyiz. Ortak aklın dışına çıkmadan üretim ekonomisine insanları ve aileleri katmalıyız.
Hiç kimsenin keyfine kanun yapılamaz. Kanunun yapılmasına tüm hukuk sistemi içerisinde olanlar katılmalıdır. Uygulamaya herkesin uyması gerekir. Kanunlara uymak alışkanlık hâline gelmelidir. Yoksa kanun akla geldiği gibi değişmez, değiştirilemez. Ayrıca kanunu tanımıyorum, benim doğrularım başka diyerek, devlet kademelerinde bulunan kişilerin büyük hainlik içerisinde oldukları bilinmelidir.
Kötü yönetime kurban giden halkın olmasını asla istemem. Onun için kanunlar çok dikkatli uygulanmalıdır. Doğaya ve kurallarına değer vermeyen, yöneticilerin derhal çekilmeleri gerekir. Yönetici açık ve şeffaf düşünmeli, ayrılıkçı olup gizlilik içerisine girmemelidir.
Ülkenin kalkınması ve refahı için önceliklerin ele alınması gerekir. Eğitime önem verilmelidir. Öğrencinin problemi çözülmelidir. Çünkü onlar yarının yöneticisi olacak gençlerdir.
Kanunlar uygulanmalı, adalet sağlanmalı ve mutlu yarınına güvenen bir Ülke konumunda olmalıyız ki öyle bir ortamda yaşama sevincine ulaşalım.
Dürüst ve doğru yöneticilerin hukuk ve adaletin üstünlüğünde, teşkilatların hesap verebilirliği ve şeffaf olduğunu, aksi halde hesap vereceğini bilmesi gerekir.
Yüreğinde “Ben” duygusu olan hiçbir şekilde yönetime soyunmasın. Çünkü gün geçtikçe hata yapacaktır.
Yönetici kalbinin derinliklerine inmeli, vicdanının sesini dinlemeli ve hissi hareket etmemelidir.
Hasan TANRIVERDİ