İnancımız gereği, söylememize de gerek yok! Elbette ki makamınız, mekanınız Cennet.
Bizim refah ve huzurumuz için, özgürce yaşamımız için, vatanımızın ve milletimizin varlığını ilelebet sürdürmesi, ayakta kalması için, değmemesi için mabedimin göğsüne namahrem bir el, bu ezanların ilelebet semalarımızda yankılanması için her Türk vatandaşının yerine getirdiği, sizin de bu ulvi görevi yaparken; şehadetiniz karşısında saygıyla eğiliyor, başka söyleyecek söz bulamıyorum.
Sözün bittiği yer.
Sadece hakkınızı bizlere helal ediniz, diyebiliyorum.
Ortada bir savaş, seferberlik ilan edilmemişken, açık ve alenen bir beka da söz konusu değilken, ne kadarımız 20’li yaşlarda bu Cenneti ve şehadeti ister bilemiyorum!
Allah’ın yaratıp, sınavına tabi tuttuğu, amma henüz Dünya nimetlerini tatmadan, belki de ailemize, kadınımıza, çocuğumuza, konu komşumuza, beldemize, hatta devletimize, yuvamıza tattırmadan gitmeyi ister miyiz? Onu da bilemiyorum!
Arkamızdan feryadı figan edecek aile fertlerimizi, kendi kıyametleri kopuncaya kadar üzmek, ağlatmak, Dünya nimetlerinden el çektirmek ister miyiz? Sanmıyorum!
Bence HAYIR diyenlerin sayısı % 90-100’leri bulur!
Çünkü bizi yaradan Allah’ın, bizi bir dizi sınava tabi tuttuğunu bildiğimiz bu dünyevi hayatımızda, acısıyla – tatlısıyla, iyisiyle – kötüsüyle, güzeliyle – çirkiniyle, zengini ve fakiriyle, Allah’ın istediği şekliyle mi, yoksa kendi arzu ve hevesimizin, nefsimizin istediği bir şekilde mi yerine getiriyoruz? Bunun hesabını sadece Allah’a vereceğiz.
Dünya’nın bunca meşakkatine rağmen yaşamaya değer olduğunu, “ölmeyecekmiş gibi dünya için, ölecekmiş gibi de Ahret için yaşanası olduğunu” hadislerden de biliyoruz!
İşte bu sınavdan geçmeden gitmeyi kimse istemez!
Cennet Allah’ın takdiri. Fakat bizlerin de bir nefsi var ve sınava tabiyiz!
Bu sınavı verirken yaşamak, yaşatmak, dünya tadını almak, nimetlerini tatmayı da hepimiz isteriz!
Bizi erken bırakıp gittiniz güzel insanlar! İnşallah bizleri affedersiniz. Allah ailelerinize sabır versin. Huzurunuzda saygı ile eğiliyorum. Unutursak siz şehitlerimizi, kanımız kurusun. Ne diyebilirim başka!?
Hepinizin anısına İstiklal Marşımızı sizin için yayınlamak istiyorum.
12 Mart 1921 tarihinde Türk milletinin bağımsızlığı için kanlı çarpışmaları sürerken yapılan bir yarışma sonucunda kabul edilen İstiklal Marşı, o günden bu yana bağımsızlığın ve egemenliğin en önemli sembollerinden bir tanesidir. Mehmet Akif ERSOY‘un yazdığı İstiklal Marşımızın 10 kıtası.
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal…
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklal!
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
‘Medeniyet!’ dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın…
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri ‘toprak!’ diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na’şım;
O zaman yükselerek arsa değer belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklal!
Sözün Özü!
Ezelden ebede tüm şehitlerimizin ruhu şad olsun.
gazete2000@hotmail.com