İzmir, 24 Haziran’da 28 milletvekili seçecek. Öteden beri, muhafazakarlığa mesafeli ancak sol algıya yakın bir kenttir burası. Doğrudur, zaman zaman merkez solun önemli ve istikrarlı duraklarından biri olmuştur ancak geçmişi onu bu algının dışına taşır. Bakın, son 35- 40 yıl ne anlatıyor?
Solun kalesi tanımı ilk kez belirgin olarak CHP’nin 1973 ve 1977 seçimlerinde yüzde 44 ve yüzde 53’e yakın oylar almasıyla karşımıza çıktı.
Ardından İzmir seçmeni, 1983’te Halkçı Parti’ye yüzde 37.5 oy vererek ANAP’ın önüne geçirince kent, merkez sola geçişini teyit etti.
Ancak 1987’de, CHP ve DSP’nin oy toplamı yüzde 45’e yaklaşsa da ANAP ile DYP’nin oy toplamını geçemedi.
Merkez sağa yönelimi 1991 ve 1995’te de yaşandı ancak 1999’da durum yeniden değişti, sert esen Ecevit rüzgarıyla DSP oylarını yüzde 40’ın üstüne çıkarmıştı. CHP ise aynı seçimde yüzde 10 barajının altında kaldı.
KRİZ ETKİSİ
2001’de durumu farklılaştıran ağır ekonomik krizdi. En büyük darbeyi yiyen kentlerden biriydi İzmir.
İflaslar, işsizlikler seçmeni derinden yaraladı ve 2002 seçimlerinde, 1999’da yüzde 40 oy alan DSP’ye sadece iki yıl sonra yüzde 2’nin altında oy çıktı.
1999 seçimleri ekonomik şartların ve konjonktürün siyasi algıları nasıl etkilediğini gösteren eşsiz seçimlerden biridir. Aynı yıl, CHP ise yüzde 29 oy alırken bu kez merkez sağ da İzmir’de çöküyordu ve DYP ile ANAP, baraj altında kaldı. Umut gelsin de nasıl gelirse gelsin dedirten, Uzanlar’ın Genç Parti’si İzmir’de yüzde 17.5 oy alarak ilgi çekti. 2002 genel seçiminde İzmir’den yüzde 17 oy alan AKP, 2007’de oylarını yüzde 30’un üzerine çıkarabildi. Ama 2009 yerel seçimlerinde 1 puan geriledi. CHP ise 2009’da patlama yaparak, 1977’deki gibi, yüzde 55’in üstünde oy aldı.
2011’de ise CHP yüzde 43.8 alırken, AK Parti yüzde 36.8’le aradaki farkı en aza indirdiği sonucu aldı. İzmir, merkez sol tavrını ortaya koyarken, merkez sağa da kayabileceğinin en ciddi işaretlerinden birini verdi. 2015’e geldiğimizde yüzde 46.8 alan CHP, bu kez yüzde 31 oy alan AK Parti’ye karşı yeniden arayı açıyordu.
İzmir tarihte, ticaretin erken geliştiği, tarımın pazara en erken açıldığı ancak işçileşmenin, emek mücadelesinin de erken başladığı bir kent olmanın izlerini tercihlerinde yaşıyor. İzmir’i özel yapan belki bu! Liberal ama sosyal hukuk devleti özlemine prim veren, yaşam tarzı ve değerlerine düşkün, laikliği, bağımsızlığı öncülleyen dünya bakışı bu kenti farklı kılıyor.