Yeni bir haftaya daha güler yüzle başlıyor ve sizleri selamlıyorum…
Yazılarımı takip edenler az çok beni tanımıştır ve “Lazlara Kızgınım(!)” başlıklı yazımı da okumuşlardır.Yazımda Lazların, bazı Kürtlerden çok farklı olduğunu ve devleti seven hatta devleti için iyi şeyler düşünen kişiler olduğunu belirtmiştim.
“Lazlara Kızgınım(!)” başlıklı yazım birçok kişiyi onurlandırıp vatan aşkı ile doldururken birçok kişiyi de üzmüş hatta söylediklerimin tamamen yanlış olduğunu bile iddia etmelerine yol açmıştı. Kim haklı kim haksız bu tartışılır aslında. Nasrettin Hoca’nın da dediği gibi “Sen de haklısın… Sen de haklısın…”
Yazım yayınladıktan birkaç saat sonra ülkemin her tarafından birçok kişi bana e-posta gönderdi. E-posta sistemimi açtığımda adeta şaşkına dönmüş ve bir taraftan da kendimi çok özel hisseder olmuştum. Yaklaşık 200 tane e-posta gelmişti ilk etapta ve sonrasında aynı yazıyla ilgili gelen e-posta sayım 500 civarında…
E-postaların çoğunu büyük bir zevkle okudum, çünkü ülkemin güzel insanları doğrularımı, yanlışlarımı edeplerine uygun bir şekilde benle paylaşmışlardı ve kimisi bu konu hakkında tartışmak istiyordu. Bu durum beni onurlandırmıştı çünkü her insan yanlış yapabilir, bende yanlış yapmış olabilirdim. E-posta gönderen herkese teşekkür ediyorum.
Bunun yanı sıra gelen e-postaların bir kısmı da beni üzmüştü. Ülkemin güzel insanlarından bir kaçı edeplerine yakışmayan küfürler yazmıştı. Kimi başlığa, kimi yazının içeriğine, kimi ülkemin ismine, kimi vatanıma, kimi bayrağıma, kimi Türklüğüme hakaret edecek şekilde e-postalar göndermişti.
Ama dediğim gibi herkes kendince haklı ne diyebilirim ki?
Kimse üzerinden pirim yapmam!
Ses getiren bu yazımda, benim Lazların üzerinden pirim yapacağımı ve aslında Laz kardeşlerimi sevmediğimi iddia edenler bile oldu. Böyle düşünenlere diyorum ki prim yapacak olsam Lazlar üzerinden değil, nüfusu fazla olan Kürtler üzerinden yapardım. Hem benim prim yapmaya ihtiyacım yok, seven okur yahut sevmeyen sevmiyorum der ve okumaz.
E-posta gönderenler arasında Ankaralı bir ağabeyimiz “Lazların sadece kendilerini sever ve ülkede ırkçılığın alasını yaparlar “ iddiasını öne süren bir yazı yazmıştı bana. Bu e-postaya cevap dönerken adeta şaşkınlık içerisindeydim.
Ya ben Lazları tanımıyordum ya da Ankaralı ağabeyimiz koca bir yanılgıdaydı.
Atatürk’ü Tanrı sananlardansın dediler!
Mustafa Kemal Atatürk’ü sevdiğim ve onun fikirlerine saygı duyduğum için “O’na tapıyorsun” dediler. Mustafa Kemal Atatürk’ü seviyorum ve bize böyle güzel bir ülke bıraktığı için ona minnettarım. Ama hiç bir şeye tapmıyorum ve Allah’a inanıyorum.
Atatürk için Türk karşıtı dediler!
Mustafa Kemal Atatürk’ün İstiklal Marşını ve ay yıldızlı bayrağımızı değiştirmek istediğini söyleyenler bile vardı.
Onlara cevabım şöyle:
Atatürk İstiklal marşını kaldırmaya çalışmamıştır.
İstiklal marşını yazılmasını isteyen bir kişi neden kaldırmak istesin bence bunu düşünün.
Bayrağımızı değiştirmek istese neden anayasamızın 4.maddesini koymuştur.
Anayasamızın ilk dört maddesini kabul eden bir önder böyle bir şey düşünmez ve bayrağımızı değiştirmeye çalışmaz.
Türkleri sevmiyor diyenlere sadece iki hususu belirterek cevap vermek istiyorum.
-Ülkemizin ismi “TÜRKİYE”
-Mustafa Kemal’in soyadı “ATATÜRK”
Atatürk ki bu soy ismini almaya gocunmamış ve onurla kabullenmiş, siz nasıl kalkarda Türkleri sevmez dersiniz!
Varın siz karar verin.
Dağdaki PKK’dan farkın yok dediler!
Lazların yaptığı doğruları ve Lazların vatanseverliğini anlattığım yazıyı yazdığım için faşist diyen de oldu, terörist diyen de…
Doğruları söylediğim için dağdaki teröristlerden bir farkım olmadığını söylediler. Şaşkınım hala!
Ülkeyi benim gibilerin bölmeye çalıştığını söylediler.
İstiklal Marşı’nın nasıl yazıldığını unutma, vatanına sahip çık, ülkenin kurallarına saygılı ol demekle ülke mi bölünürmüş!
Yazık!
Irkçılık yaptın dediler!
Irkçılığın alasını yaptığım söylendi. Yalan! Neden ırkçılık yapayım ki?
Sadece anayasamızda yazan maddelerden bir kaçını söyledim ben. Demek ki anayasamız da ırkçı(!)
Vatanseverlik!
Bana yazdığım yazıdan dolayı isteyen istediğini söylesin, eleştirsin ama kimse bayrağıma, milli marşıma, askerime, polisime, vatanseverime, Türkiye’me ve ülkemin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e tek bir kötü laf söylemesin!
Yine söylüyorum herkese inat!
Ülkemi bölmeye çalışıp isyanlar çıkaran bir tane Laz tanımadım bu yaşıma kadar ama başkalarında çok gördüm ülkemi bölmeye çalışan ve hala görmekteyim maalesef.
Ben kimse üzerinden prim yapmaya çalışmıyorum ve ülkemiz için mücadele eden herkese köken, renk, din, dil ayrımı yapmadan “ADAM GİBİ ADAM” diyorum.
Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.
Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.
Yayın Kurulu
Kent Akademisi Dergisi
Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management
Ayın Kitabı
Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,
Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.