Öğrenci değişim programı için, gittiği, Ülkedeki ailenin, günlük yaşantısını anlatıyordu. Ailenin tek oğlu, yüksek okulun ikinci sınıfındaydı. Balık avı en büyük tutkusuydu. Okuldan, balık av için kaçıyordu.
Babası emekliydi. İş yerindeki otoritesini, aile içerisinde de sürdürmek istiyordu. Ev halini bilmez, herkese kızardı. Ha gel, babanın baskısına aldırmaz ve susmayı tercih etmezdi.
Oğlunun keyfi davranışlarına kızan, baba otoritesini kullanmak adına söylenmeye başlıyordu. Babasına, “söylemini duymuyorlarsa, sesini yükseltebilirsin. Bu senin doğal hakkın. Yalnız kimseye bağırıp onu taciz edemezsin,” diyen oğlu, kahvaltı etmeden çekip gidiyordu.
Baba, sözüm ayaklar altında diyerek, anaya saldırsa da onun bu özelliğini bilen ana, çoğu zaman sessiz kalıyordu. Baba oğluna “Ha gel,” oğlu da babaya, “Çark” diyordu. İsimlerini, öyle anlıyordum.
Baba etrafını sisin sardığını fark edince; Oğluna doğal hakkını kullan. Bu durumuna karışmam, diyordu. Gür sesi ve çabuk konuşması babayı, anlaşılmaz hale getiriyordu. Ha gel ve Çark isimleri, bu durumdan kaynaklanıyordu.
Soğuklar bir anda bastırmıştı. Kar ve buz günleri babayı, strese sokmuştu. Emekli lokaline gitmekte güçlük çekiyordu. Bu durumda evde sesi daha gür çıkmaya başlamıştı.
Sular donuyor, yollar buz kesiyordu. Kar yağmış ama buz haline dönmüştü. Güneş geri çekilmiş yüzünü dahi göstermiyordu. Çarkın sesini ha gel demesiyle anlıyordum. Çark arada Suzan da diyordu.
Çarkın, ha gel ve Suzan kelimelerini anlamaya başlamıştım. Ben okula gittikten sonra, baba derneğine, oğlu da balık avına gidiyordu.
Oğlu kürkünü, başlığını ve çizmelerini giyerdi. Suzan’ın aldığı yünlü boyun atkısını iyice boğazına dolardı. Nerede ise bir gözleri görünürdü. Ha gel iş yerine yaklaştı ve kapıyı yumrukladı açan olmadı. İzin almak için uğramıştı. Sırf Çarkın dilinden düşmek için karda buzda yürümüştü. Bu kadar uğraşsa balıklı göle gidebilirdi.
Ha gelin gelmemesi Çarkın bağırmasına neden olmuştu. Bu soğukta dışarı çıkılmaz. Okullar bile kapandı. Kürke güvenme, yollar buz, kayar ve yürüyemezsin.
Çark, güneş unutulmuş ve sinirler gergin hale gelmiştir. Bronşit, zatürre ve amfizem hastalıklarının hortladığı günler başlamıştır. Çark sesiyle kükrüyordu. Soğuk ve hastalık kelimeleri peş peşe sıralanıyordu. Dışarı çıkmayın, dışarı buz, dışarı hastalık diye tekrarlıyordu.
Çark kavgayı başlatsa da hanımı ve oğlu onu muhatap almıyorlardı. Bu atmosfer Çarkı çileden çıkarıyordu. Çünkü akciğerlerim bozuk. Bende sinir rahatsızlığı yapıyor, diyordu. Kavga için ha gel seçiliyordu. Yalnız bugün morali bozuktu. İstese de sesi çıkmıyordu.
Çark, “Suzan iyi değilim, hastaneye kaldırın,” diyebilmişti. Suzan’ın dediğine göre suratı bembeyaz olmuş. Suzan’a geçmiş olsun diyebildim. Çark, ha gel gelsin kemiklerini kırarım, dedi. Hemen hastane yetkilileri geldi ve Çarkı alıp gittiler.
Ha gelin balıkta olduğu biliniyordu. Fakat ona kim haber verecekti. Gerçi ha gel balığı bırakıp da babasının yanına gidecek davranış göstermezdi.
Çark, yaşlılık korkusu da yaşıyordu. Derin soluk alamıyor ve ak ciğerleri sıkışıyordu. Çarkı, hastane yetkilileri, alırlarken yüzü kireç gibiydi. Korktum, böyle bir yüze nasıl kan gelir, dedim.
Suzan, göğüs zarı su toplamışsa, yapılacak tüp takmak. Ha gel olsaydı, babasıyla gider ve evde tüpü de takardı. Ölçümlerinin iyi olmaması Çarkın hastaneye kaldırılmasına neden oldu. Değerleri değişmişti. Çok sık soluk alışverişi yapıyordu.
Suzan ile daha sonra hastaneye gitmeye karar verdik. Çünkü Çarkın yanına kimseyi koymazlarmış. Çark için konuşan Suzan, hayat bağırmaya karşındakini incitmeye değer miydi? Soğuktan korunmaz, ilaçlarını almaz ve yaralı olmayan maddeleri doktor kesin yasaklamışken sen devam edersen, sonuna da katlanacaksın, dedi.
Ha gel balık tutmaya çalıştığı kayanın üzerinden, göle düştü. Sudan çıkamaz, çünkü çıksa donacaktı. Arkadaşları hastaneye haber verirler. Ha gel hastaneye ulaştığında, hipotermi belirtileri gösteriyordu. Doktorlar hafızasının kapalı olduğunu söylemişti.
Çark ve ha gel aynı gün ve saatte, hastanede, ölümle boğuşuyorlardı. Yoğun bakıma alındıklarında Suzan’a da haber verildi. Birlikte hastaneye vardığımızda, Suzan aldığı haber üzerine yıkıldı. Suzan’ı zorla ayakta tuttum.
Evde Çark ve ha gel sesleri kesilmişti.
Pandemi dolayısıyla, biz de geri çağrılmıştık.
Hasan TANRIVERDİ