Hac güzel ahlakımızı sergileyeceğimiz bir ibadettir… Bütün ibadetlerde bu özellik var… Her kişinin hacı aynı kıymete ulaşmıyor. Güzel ahlakımızı sergileyelim haca gidersek. Mesela cömert olalım. Hz Osman kadar olmasak da. Bu güzellikleri de bir ömür korumalıyız, hacı olmak bu.
Hz Ömer gibi adil, Hz Ali gibi “Haksızlık karşısında susmayan” biri olmalıyız ömür boyu. Hacı olmak bu. Ver parayı ol hacı, öyle mi? Parayla mı alınıyor hacılık…
Desinler diye her ibadet yapılıyor. Hacı desinler diye haca gidilmemeli. Arınmak için git. Her ibadet arınmak için yapılmalı. Allah’a sığınış olsun hacın ve her ibadetin, ey mü’min
Bir zamanlar haca gidip gelenler… Teraziyi tutmazdı, yani kul hakkından kaçardı teraziden kaçmak yetmez ama bu da bir kaçış. Bu denli hassastılar…
Hacılık bir mertebe değil ama örnek insan olmalı hacca gitmiş kişi, namaz kılan kişi… Hatta mü’minim diyen kişi örnek kişi olmalı, bilhassa zamanımızda sakal bırakan kişi, örtünen kadın örnek olmalı… Her dinden her kültürden insanın yaşadığı büyük şehirlerde bu çok önemli. Müslümana bakarak İslamı öğrenenler var. Kim kaynak kitapları okuyor ki…
“Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları af edenlerdir. Allah iyilik edenleri sever. Yine onlar, çirkin bir iş yaptıkları, yahut nefislerine zulmettikleri zaman Allah’ı hatırlayıp hemen günahlarının bağışlanmasını isteyenler-ki Allah’tan başka günahları kim bağışlar-ve bile bile, işledikleri (günah) üzerinde ısrar etmeyenlerdir.” (Al-i İmran/134-135) Yüce Allah mü’minin özelliklerini öğretmiş bize… Hacı ve namaz ehli olanlar örnek bir mü’min olmalılar.
Hac Notlarım
O kutsal yolculuk
Mutluluk her anı
Evimde iki rekat namaz kıldım
Yolculuğuma iki ışık
Başlarken “Kutsal yolculuk”
Mekke bir gül gibi çizildi hayalime
Mekke şehirlerin en gül olanı
Gönlümün rüzgarlardan sorduğu Mekke
Valizim elimde
Bir kelebeğim…
Şimdi zaman, bahar rüzgârı…
İçim sevinç dolu
Dışım ışık ışık
Bir yıldıza uçar gibi uçağımız
Başın göğe erdi gönlüm
Başın ta göğe erdi
Eli yüzü kirli çocuk
O gül toprağa değince ayakların
Bahçen çiçek açsın
Mekke desin gönlüm
Nurlar ülkesinde
Uyu gönlüm büyü gönlüm
Nurdan yataklarda
En nurlu yataklarda
Beytullah yedi kat semaya varan nur…
Nur Hira
Nur mescitler
Rüzgarlar yakasını yırtar
Öpüp taşını toprağını bu şehrin
Şükür nasip oldu görmek seni
Işık ışıksın kutsal şehir
Aşkın çölünde bir nurlu nehir…
Gelsin o güzel gün
Bir papatya gibi
Açayım toprağında Arafat
Dua dua açacağım içimi Arafat
Ve diyeceğim
Ağart içimi Arafat
Arafat rüzgarında yak beni
Yanmaya pişmeye geldim
Arafatta’yım düşüncem süt beyaz şimdi…
Alnım öperken toprağını
Müzdelife bir serçe kuşu alnım
Daldan dala uçan öyle hür öyle sevinçli
İçim içime sığmıyor Müzdelife
Bakışlarımda tat…
Müzdelifedeyim
Müzdelife ay gibi…
Topla taşları gönlüm
Topla yıldızları
Mina’da at oyuncakları
Gümüş sevgisini
Dinar sevgisini…
Bir akşam ki,
Ayrılık güneş tepemde
Sular yandı içimde…
Ayrılık ah ayrılık
Ayrılık ateşten dağların var…
Ayrıldım Mekke den
Gül Medine’ye başlar yolculuk
Unutulur mu Medine
Gece ki ışık ışık
Yolunda iki cihan serveri Medine’nin…
O ışıklı yolculuğu anlatsın gökte ay
Medine gönüller için bir Nilsin bu çölde
Nerede devesinin ayak izleri…
Hangi buluttu ona şemsiye olan…
Taifi de gördüm
İçimi kanat Taif
…
Ah Taif
Taş vardı elinde Kabilin
Ve senin elinde taş
Ey gölgesine çağıran ağaç neredesin
Gölgen üzüm tadında
Uhud’a vardım
Ah Uhud
Karanfil bahçesi Uhud…
Uhud
Hamzayı arıyor gözüm
Taşa toprağa Hamzayı
Soruyor özüm
….
Toprağı gamlı Uhud
Nerede kırmızı karanfilim
Ey Uhud hangi taştı dişini kıran
Bir gün vardım Bedir’e
Rüzgarı ağıt okuyan Bedir’e
Bedir
Nerede aslanların…
Bedir kuyu kuyu
Anlatıyordu nurlu uykuyu…