Gün/aydın dostlarım…
Yasamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme… Kollarını aç ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben…
“GÜZEL YÜZ AYNAYA ÂŞIKTIR”_____
________________________demiş Hz. Mevlana.
Bu sade sözcüklerin bütününde, aslında ne çok anlam saklı… Her insanın bakması gereken bir aynası var özünde. İnsanın yüzü ruhunun aynasıdır… Hatta yüz, beynin de aynasıdır… Ve dahi yüz sağlığında aynasıdır…
Aynaya baktığında, isterse kendisini görür insan.
Bazen ayna ötekidir… Bazen ayna bir duruş… Bazen bir söz… Bazen bir bakıştır…
Dil ise kalbin anahtarıdır. Eğer siz bir gülüş verirseniz dilsizlere, güzel ve samimi bir gülüş, o gülüşün karşısında dilsizin bile dili açılır. Güzel sözleri güzel insanların güzel dilleri söyler, bunu unutmayalım… Ve aynaya bakınca, içimizdeki sevgiyi gülümseyerek dışarı çıkartalım…
Korkmayın Sevgi eskiyen bir şey değildir; bir eşya gibi.
Sevgi büyüyendir, olgunlaşan; sabır gösteren, şefkati kucaklayandır.
Önce koşulsuz sevmişsen, önce sevgin eğer içtense, sonra da seversin sonuçta.
Shakespeare’in dediği gibi; ” Ölçülebilen sevgi, zavallı bir sevgidir.”
İnsan olmanın temel şartları olarak; çalışmayı, okumayı, sevmeyi ve karşılıksız vermeyi sayarım.
En önemlisi de hiç şüphesiz sevmektir. Çünkü okumayı severek, çalışmayı severek ve vermeyi de ancak severek yapabilirsiniz. Gerçek anlamda seviyorsak, kimin daha karlı çıkacağını düşünmeden veririz.
İnsan hayatını olumlu yönde etkileyen ve insana değer katan en önemli faktörlerden biri sevgidir.
İslamda sevgi Allah ve peygamberimizi sevmekle başlar. Biliriz ki, sevgi Allah’ın insana verdiği büyük bir lütuftur. O nedenle önce sevgiyi gönüllerimize yerleştireni sevmek, kendimizi ve başkalarını da sevmemizi kolaylaştırır. Sevginin büyümesi ve gelişmesi için, zirvede yoğunlaşması için karşılıklı enerji akımı gerekir. Birbirinden farklı sevgi çeşitlerinden söz edilse de, özde birdirler ve zirvede bütünleşirler. Bunun en üst düzeydeki yoğunlu da insana Allah’ı düşündürür ve ona yaklaştırır.
Sevgi; yakınlaştıran, birleştiren ve bütünleştiren, ruhsal ihtiyaçları gideren, psikolojik dünyamızı iyileştiren bir olgu olarak yaşamın her alanında etkin bir güce sahip olmaktadır.
Ancak küreselleşmenin yoğun etkisi altında kalındığı bir zamanda sevgiye duyulan ihtiyaç ve eksiklik sağlıklı ve verimli bir yaşamı daha da zorlaştırmıştır. Bu açıdan bakıldığında sevginin varlığı, bireysel ve toplumsal hayat için yaşamsal bir değer ve önem taşımaktadır.
Nitekim birbirinden farklı ne kadar çok ahlaki değer var olsa da sevgi, yaşamsal değerler arasında en önemli faktörler arasında yer almaktadır. Çünkü sevgi bedensel ve ruhsal bütünlüğü koruyan hayati bir ihtiyaçtır. Özellikle kişilik gelişiminin ilk temellerinin atıldığı ailede ve sonrasında insan kişiliği üzerine etkisi olan eğitim ve toplum çerçevesinden bakıldığı zaman, değeri ve önemi daha belirgin şekilde ortaya çıkmaktadır. Aile, okul ve toplum gibi teorik ve pratik davranışlarının kazanıldığı yer ve ortamlarda sevginin geliştirilmesi, içselleştirilmesi ile birey ve toplum hayatında oluşabilecek sorun ve sıkıntılar aşılmaktadır. Yaşamsal enerjiyi yüksek tutan, olumlu bir bakış açısı geliştiren, insanı onaran ve olgunlaştıran, birleştiren ve güçlendiren, huzur ve sükûneti sağlayan unsurlar gibi sevgiyi daha geniş bir yelpazede ele aldığımızda, birçok olumlu etkenlerinden söz etmek mümkündür.
Ne yazık ki!.. Bakıyorum da çevreme, bir sevgisizlik okyanusunda yüzüyoruz sanki…
Kimi ırkçı, kimi kendine göre aydın, kimi bölücü, kimi mezhepçi, kimi cemaat çemberinde; kimi menfaat peşinde, kimi fitne fesat oyunu tezgâhlamakta, kimi gıybet üretmekte, kimi kıskançlık çemberine yanmakta, kimi can almakta (özellikle kadınların) etrafına ateş saçmakta, kimi kendi dar dünyasında, kimi binbir dert içinde, kimi entel, kimi dantel…
Oysa eksik olduğumuz gerçekliliği çok net dostlar…
Çok çalışsak, çok okusak, birbirimizi her zaman ve her gün daha da artan bir sevgiyle sevsek; tarihten ders alsak, eşitlik ve adaletle hareket etsek hep ilerleyeceğiz…
‘Eksikliklerimiz de bizim bir parçamızdır, bizden parçadır özünde. Bir insan, bir insanı gerçek anlamda severse, o eksiklikler sevilen insan ile bütünleşir, diğerinin gözünde.
Sevgi eritir gider bütün eksiklikleri. Sanki bir yağmurla yıkanır gibi, ıslanır ve akar eksiklikler. ‘
Toprağa karışır insan olur. Topraktan gelmedik mi?.. Rabbim topraktan yaratmadı mı?.. Yaratırken içine bir cimdik sevgi katmadı mı?.. Toprağa karışınca aslımıza döneriz. Aslımıza dönmek için ölmeyi mi beklemeliyiz? Yaşarken neden aslımızı yaşamayalım. Akıl verdi rabbim ama sen aklın nisyan etmesin… İnsanın insanlaşmasına emek veren her iyi insana minnet duyarım ben…
Gönlü sevgi dolu olan ve her varlığı ayırt etmeksizin seven insan her gün biraz daha olgunlaşır, aydınlanır, bilge olma yolunda emin adımlarla ilerler. Her yıl bir yaş alır ama asla ihtiyarlamaz. Gönlü, aklı, bilinci her daim tazedir.
Yunus Emre ne demiş şöyle okuyup dizeleri anımsayalım;
“Yaratılanı severiz Yaratandan ötürü.
İnsanoğlunu sevip onlara söylemiş canla,
Yaratılanı severiz Yaratandan ötürü.
Sevdanın kıymetini bilene er deniyor er,
Hakkı olan kimseye dünyada sevgisini ver.
Allah’ın yarattığını neden sevmeyelim der,
Yaratılanı severiz Yaratandan ötürü.”
Bu konuda Mevlana hazretleri ise demiş ki; “Gel… Gel, ne olursan ol, gel! İster kâfir, ister Mecusi, ister putperest ol, gel!.. Bizim dergâhımız ümitsizlik dergâhı değildir. Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel!..”
O zaman ki vakit bu zaman işte avaz avaz derim Toroslarda çınlar yankılanır sesim:
Gel ey insanoğlu, sevgiyle gel bana… Sevgiyle, dürüstlükle gelene kalbimin kapısı kilitli değildir…
Hele ki içinde vatan ve bayrak sevgisi varsa kucakla beni, sar beni… Mutsuz olma…
Mutsuzluğun dehşeti çok uzaklara gitmiyor inan ki… Başını dik tut. Gıybetten kaçın, dedikodu ve kıskançlık yapma… Yaratılanı sev Yaradandan dolayı… Egonu iyi ve güzel yönde kullan… Yalan söyleme, çalma çırpma, kimsenin hakkını gasp etme, kimsenin malını mülkünü, emeğini yeme. Cesur ol, edepli ol… Bir ülkede namuslular da namussuzlar kadar cesur olmazsa o memleket batar!..
Ne demiş aksakalılar; “Edep bir taç imiş nur-u Huda’dan,/ Giy ol tacı, emin ol her beladan…”
Edep’i olmayan yalnız kendine kötülük etmiş olmaz. Belki bütün dünyayı ateşe vermiş olur” diyor Mevlâna Hazretleri, Mesnevi’sinde.
Bu nedenle derim ki, namert olanlara, namert olmaya niyet edenlere; otur oturduğun yerde edebinle ve cesurca, namert olmadan çünkü gidecek başka bir yerin, başka bir Vatanın yok…
Hadi şimdi kahvenizi alın, oturun bir köşeye. Ruhumuzu keşfe çıktık, sizde de katılın bu serüvene… Kim; Barış adına, Sevgi adına, İnsanlık adına yoklama alırsa, Ben; ‘Buradayım’
Atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir…
Güzel bir Salı gününüz olsun dostlarım. Sevgilerin en güzeli sizinle, mutlulukların en güzeli yanınızda, huzurun en güzelini içinizde yaşamanız dileğiyle, gününüz aydın, geleceğiniz umut, sevgi ve hoşgörüden geçsin… Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet olsun… Hoş kalın, hoşça kalın, her dem sevgiyle, hep dostça kalın, bir gün, bir yerlerde görüşmek ümidiyle…
#öskurşun#