Şeker pancarı tarlaları çok fazlaydı bizim oralarda. Küçük göletlerden, çaylardan kanallarla getirilen sularla sulanırdı tarlalar. Toprağın rengi kahverengi ile kırmızı arası bir renkti. O çamurların içinde oynamayı severdim. Mahalleden arkadaşlarla bazen o sulama kanallarına da girerdik.
Mahallemize yakın küçük göletten de yakın tarlalara su motoru ile su çekilirdi. Açık seçik şekilde gördüğüm ilk motor orada gördüğüm motordu. Meraklıydım fakat motorların nasıl çalıştığını hiç merak etmediğimi şimdi hatırlıyorum. Bir ipi vardı çalıştırmak için çekilen. Motor suyu çekmeye başlayınca tarla sahipleri ellerinde küreklerle, bellerle toprak kanalları açar, düzeltirlerdi.
Tarlaların kenarlarında uzun kavak ağaçları, akşamın solgun altın-bakır rengi ve arada bir parıldayan yaprakları ve kanallarda akan suların sesine eşlik eden yumuşak alkışlara benzeyen hışırtıları, pancarların capcanlı yeşil yaprakları… Uzakta kaldı hepsi. Arada bir su motorunun çıkardığı o gayretkeş sesleri bir çocukluk arkadaşı gibi hatırlarım. Uzak ve hep yakın.
***
Motor kelimesinin çalışkanlık ifade ettiğini biliyoruz. İnsanın çalışkanlığı. Sessiz çalışkanlıklar da vardır. Motor kelimesi bir niteleme olarak, çalışkanlığı yüzünden, elinden kolundan hareketlerinden okunan kişiler için kullanılır. O zamanlarda böyle anılan kişiler vardı. Motor Ali’den bahsetmiştim daha önceki yazılarımın birinde.
Motor kelimesinin cinsellik açısından çalışkan kadınları ifade ettiğini ne zaman öğrendiğimi hatırlamıyorum. Sanırım… İstanbul’da okumak için bulunduğum zamanlarda öğrenmiş… olabilirim.
Büyük olasılıkla bu argo anlamında Motor kelimesi şuradan çıktı: pis işler yapan mafyatik örgütler telefonda veya yüz yüze pazarlık konuşmalarında şifreli bir dil kullanıyorlardı. “Abi, 10 tane motor lazım bu akşama. Üst düzey bürokratlar ve iş adamları geliyor. Mümkünse az kilometre olsun..” ekseninde konuşmalardan türedi. Sonra sonra bu sembolik-argo motor kelimesi normal halk arasında da yayıldı. Bu işi kendi başına parayla veya sadece zevkine yapan kadınlar için de kullanılmaya başladı motor kelimesi. “-Şu kıza hastayım abey, fırsatını bulsam konuşacağım! – Deli misin olum, motor lan o! -Ne motoru? Ben kızdan bahsediyorum… -! -Ben de motordan bahsediyorum… ”
Farklı zamanlarda, farklı yerlerde motor denilen kızları bir şekilde tanıma fırsatım oldu. Şimdi çoğu çoluk çocuğa karışıp elektrik motoru gibi sessizliğe büründükleri için isimlerini direk yazmam doğru olmaz. Takma isimlerle devam edeyim.
Turhal’ın en ünlü motorlarından biri Mücella adında bir kızdı. Mücella motorları. Erkekler arasındaki muhabbetlerde bazen bazı kızların isimleri abartılarak söylenir. Bir motorun gerçek olup olmadığını en iyi, başka -size yakın-bir kızdan öğrenirsiniz. Ta o zamanlarda Turhal gibi bir yerde motorluğu da aşıp lezbiyen ilişkilere kadar vardığını detaylı bir şekilde öğrenmiştim.
Motorlar, bilindiği üzere hareketlidir. Mücella’nın sonra İstanbul’a taşındığını duydum. Orada mafyadan biriyle evlenmiş.
Sonradan tanıdığım motorların çoğu Mücella’nın aksine daha saf oğlanlarla evlendiler, çoluk çocuğa karıştılar.
Akhisarlı bir motorla yakından tanışma fırsatı bulmuştum. Nereden bilirdim aynı anda birden çok kişiyle konuştuğunu, yatıp kalktığını! Gülsün, Mücella’nın tersine masum görünen bir kızdı. Mücella daha yırtıktı yani. Gülsün, aynı anda, diğer ilişkilerinde sinsi davranırdı. Yani neler çevirdiğini anlamak için çok dikkatli incelemek gerekiyordu.
Diğer pek çok motorda da benzer ve farklı özellikler vardı. Ortak bir şey olmalıydı! Bir şey buldum. Hepsinde ortak olan bir nokta: Baba ilgisizliği. Veya, bir kızın babasından beklediği farklı şeylere babanın bilemeyerek ilgisiz durması. Yani, sonuçta, kişinin dengeli bir kişilik için anne-baba dengeli modelini kendi kişilik modeli olarak alması gerekir. Kişinin sonraki dönemlerinde örnek veya idol edindiği kişiler daha üst katman-modellerdir; ve temel anne-baba modeline uymalıdır; en azından, alt üst modeller arasında iyi-kötü bir bağlantı kurulabilmelidir.
Model içinde baba figürü eksik olunca, kız aslında babadan intikam alır. İntikamını doymazca bir karşı cinse-erkek cinsine istek eyleminde görür. Eğer ki baba-anne modeli içinde, babanın anneye “olumlu” davranışları da zayıfsa; kız, annesinin intikamını da farkında olmadan alır. Buna açık açık intikam diyecek kadar kanlı bıçaklı eylemler ortaya çıkmasa da, en kökte bu mekanizmalar işler; ve olan şeyi tam ifade eden ifade aslında “tamamlama isteği”dir.
***
Su motorlarından nerelere geldik… Yolda yürürken yakınımdan geçen motorlara baktığımda bazen gülüyorum. Fakat ne zaman bir su motoru görsem hüzünlenirim. Hoşlaştığım tanıdık bir hüzündür bu.
***
Bugün de, böyle oldu.