Biraz uzun bir ayrılık oldu.
Önce görevli, ardından da izinli olunca ayrılık uzadı..İnsan her gittiği yere kendini götürürmüş. Okumayı, yazmayı, düşünceleri,edebiyatı, tarihi, ekonomiyi, bilimi, sanatı aldık heybemize ve düştük yollara..
Denizli, Aydın, Kuşadası,Muğla, Marmaris, Datça taraflarına doğru mavi denizle yeşil doğanın Akdeniz güneşiyle sonsuzluk dansını izlemek..yaşamak..
İl merkezleri ve ilçelerde öğretmenlere yönelik “verimlilik kültürü” konferansları verdim 10 gün süreyle. Bu konuşmalarda; “ilk ve orta öğretimde öğrencilere verimlilik kültürü nasıl benimsetilebilir, bu alandaki zorluklar ve olanaklar nelerdir?” gibi konular üzerinde yoğunlaştık, tartıştık…
Yaklaşık 3000 kişilik bir öğretmen katılımıyla gerçekleşen sunuşlar oldukça hareketli ve öğreticiydi..
Türkiye eğitim sisteminin geleceği ve üretkenliği üzerine ilginç tartışmalar yaşandı. Elbette zamanla bu izlenimlerimi de genişce ele alıp sizlerle paylaşacağım.
81 il içinde eğitim endeksi sıralamasıında Muğla 6. sırada. Aydın ve Denizli illeri de ilk 20-25 arasında. Denizli bir sanayi şehri. Aydın ve Muğla en gelişmiş turizm merkezlerimizden. Özellikle Kuşadası, Marmaris, Datça,Turunç, Gökova koyları ve kıyıları yabancıların yoğun bulundukları yerler..
Yerli turizm pek canlı sayılmaz. Bu sene turizm açısından şanssız yıllardan. Küresel mali kriz, düşen iç ve dış satın alma gücü, gelir düşüklüğü bunun başlıca etkenleri.
Muğla’da Akyaka Beldesinde Nail Çakırhan-Halet Çambel Kültür ve Sanatevini mutlaka görün, derim.
1910’da doğup,2008’de kaybettiğimiz asırlık Nail Çakırhanı’ın 1983’te yaptığı ve Ağa Han Mimarlık Ödülünü kazandığı ev büyüleyiciydi..
Betonlaşma ve “bencil piyasacılık” bu güzelim doğa ve beldelerde de doğayı bozmuş, kirletmiş..
Aslında piyasa ekonomisi,verimlilik, büyüme ve refah yaratma açısından yararlı bir araçtır. Ama bütün toplumu yönetmesi abartılı oluyor. Ve bu küresel kriz biraz da piyasa ekonomisinin ve piyasa anlayışının uç noktaya gelmesinden kaynaklanıyor.
Cebimde her daim taşıdığım kelimelerim vardır:
Sessizlik, sakinlik,kozmik bakış, cesaret,genişlik, rahatlık, sonsuzluk,aşk, şiir,yerleşik sevinç, üretkenlik gibi..
Datça’da denizden batan bir akşam güneşinde veya Turunç Koyu’na sonsuz ışık dansıyla doğan bir sabah güneşinde işte bu sözcüklerin valsiyle kucaklarsınız sevdiğinizi ve yaşamı..
Yaşamın güzelliği tüm genişliğiyle,derinliği ve sevinciyle avuçlarınızın içindedir artık..
Plajda, birkaç dakikalığına yanınızdan ayrılan sevdiğinizin tişörtünün kokusunda bulursunuz sevginin engin sıcaklığını..
Öyküler, türküler ve edebiyatçılar diyarıdır bu tılsımlı topraklar..
Aydın’ın Nazilli ve Kuyucak bölgelerinden geçerken Sabahattin Ali’yi anımsadım özlemle..
Kuyucaklı Yusuf romanının kokusu, dokusu vardı içimde.
Gökova’ya yaklaşırken Kerimoğlu ve Çökertme türkülerinin destansı ezgileri sardı içimi.
Bodrum’da Halikarnas Balıkçısı’nı,Datça’da Can Yücel sokağını nasıl es geçebilirsiniz?…
Yaşamın doğayla, toprakla, denizle bütünleşen sessiz güzelliğinden bir koca “merhaba” demek istedim sizlere sevgili okuyanlarım. Cevat Şakir’in deyimiyle; “merhaba Akdeniz, merhaba mavi yolculuk”…