GÜNAH’LI SEVAP’LI YAŞANAN EKİM AYI
“AÇILIM”; yaklaşık bir yıldır gündemde olmasına rağmen, belki de son elli yılın en moda, en tüketilir kelimesi, tam bir “in”.Kürt ile başladı, Ermeni ile devam etti, Roman’a kadar gitti. ABD’yi, AB’yi, TOKİ’yi bağladı.
“Tamam diğerlerini anladık da TOKİ nereden çıktı?” diyenlere Sulukule arazisine şöyle bir bakmaları tavsiye edilirken, “Boş ver anlayan anladı, senin anlamana gerek yok zaten, kervan yürüyor nasıl olsa. Sen aldırma, düşünme böyle şeyleri, önümüz kış, sen kömürünü düşün” denebilir ve hiç olmazsa ara ara da olsa www.gittigidiyor.com internet sitesini ziyaret etmeleri önerilebilir.
“gitti gidiyor” deyince, Habur’dan gelenler de gittiler bu arada. Habur’dan davulla gelmişlerdi, “ha ordan” da gizlice gidiverdiler. Ha ordan, ha burdan, hiç fark etmedi onlar için!
Bizim için fark etti mi peki?
Bazılarımız için etmedi, sadece “davulla” askere gönderdiğimiz 200 gencimizi, “tabut” içerisinde geri almış olduk bu dönemde, işte o kadar!
İnanılır gibi değil ama, maalesef ki bazılarımız; “keşke kalsalardı da siyaset yapsaydık” diyebildiler(!)
“Ekim” ayının tarihimizdeki önemi çok büyük gerçekten. En önemlisi de 29 tarihli olanı. Yani 29 Ekim, yani Cumhuriyet Bayramı…
Başka Ekim’ler de var; 9 Ekim gibi, 19 Ekim gibi mesela.
Ne büyük tesadüf değil mi; 9 Ekim, 19 Ekim, 29 Ekim, Milli Piyango çekilişi gibi sanki.
9 Ekim piyangosu; Öcalan’ın yakalanarak teslim edildiği tarihtir. Yani bombanın Türkiye’nin kucağına verilmesidir ve ilk adımdır. Türkiye’nin “BOP”lanmasıdır. Tabi bu; sadece öngörebilenler içindir!
19 Ekim piyangosu ise; öngörmek gerekmez, önünü görmek yeterlidir. Çünkü her şey ortadadır. Bu; malum “HABUR” olayıdır. Yürekleri burkan, acıtan, umutsuzluğa sevk eden, adeta çıldırtan tam bir kaotik milattır. Tarih sayfalarında yerini alacak olan bu tarihin altı, kalın ve kırmızı çizgilerle çizilmelidir.
Bu arada; ne kadar kolay söyleyiverdik değil mi, bir çırpıda “200” diye…
Doğru ya; üç haneli veya altı harfli bir sayıdan ibarettir çünkü…
Ancak, üç haneli bir sayı olsa da, en az 200 haneyi derinden etkilemiş, kan ağlatmış, milyonları da beraberinde üzmüş, kahretmiştir. Neredeyse her gün devam etmektedir bu kahrediş.
Ancak, yine her zaman olduğu gibi bu sefer de ateş, düştüğü yeri yakmakla kalmış, yakıcı, kavurucu bu sıcaklığı; trilyonluk gemilerden, boğazdaki şaşaalı düğünlerden, market zincirlerinden, Harward’lardan anlaşılmamıştır.
Pek değil, hiç anlaşılmamış, yola devam edilmiştir.
Sabahattin Talu
sabahattintalu@gmail.com
Sayın Sabahattin Talu
Yazınızı okudum
Saygılarımla
Çapar Kanat
Çiftçi-Çiğ Süt Üreticisi