Geleceğimizin zemini sürekli kirleniyor
İlerlemek de zorlandığımız yaşamın zeminine bakıyorum da ne çok pislikler var.
Her adımda ayağımızı kaydıran dengemizi bozan kirlilikten bahsediyorum.
Bizim ne suçumuz var desek de kıyısından köşesinden bu yaşamın içindeyiz. Onarıcı bir şey yapılamıyor sözle ve düşünceyle seyirlerden başka…
Ertelenense doğru yaşam!
Ertelediğimiz sadece bilinçaltına atılan düşünceler değil, yarım kalan halledilemeyen ne çoklar var ki yaşamı dermansız bırakıyor.
**
Yaşamın dermansız kalmasının tahribatı; elbette acıları, ruhsal hastalıkları, bunalımları yaşatacak. Sebebini bizler bilsek de gelecek nesil bilemeyecek!
Ne kendilerinin ne de yakınındakilerin anlayamayacağı öfke, kin, intikam alma ve yok etme isteği ile her şeyden ümidini kesmiş kendi dünyasına kimseyi yaklaştırmayan(lar)…!!!
**
Yaşadığımız dünyadaki bu vahşeti ve kargaşayı yaşatanlarda geçmiştekilerin eseri değil mi?
Neden hala bunun idrakine varılmıyor?
Geçmişte yaşanan savaşlardan kirlenen suyu havası ile acı, korku dolu, kötü duygu ve düşünce kirliliğinin getirdiklerini görmüyor muyuz?
Yoksullukların içinde zenginlerin sefa sürdüğü, hastalığı ve vahşiliği ile normal insanların bile yaşamakta zorlandığı bir dünyada kurşunlardan koruduğumuz yavrularımıza nasıl bir dünya kalacak?
**
Ne çok soru sorup, cevabına bir üretim yapamayınca kala kalıyorum.
Bir ihtimal diyorum o zamanda da olduğu gibi jeopolitik dengelerin korunacağını var sayarak, nüfus artışı çoğalacak yine az gelişmiş ülkelerin içinde yaşayacak yeni nesil! Bu düşüncenin devamını söze dönüştürmek istemem ama sıralamak zorundayım bir bir…
Yeni nesle bırakacağımız eğer ki değişmezse; yoksul, büyük ülkelerin güdümünde, eğitimi zayıf, kişilik ve kimlik sorunlarıyla boğuşan ve boğuşturulan, bu nedenle ne yaparsa yapsın etrafındakilere zarar verenler…
Problemi çok ülkelerde, geleceğin kavgacı, mutsuz, hastalıklı insanları yetişecek…
Ne çok sıkıntı çekecekler belki bizlerden daha fazla…
Yaraların kolay sarılıp iyileştirilmesi için refah ülke olması için çabalayanlar olacaklar!
**
Şimdiki yaşananlarda zorlanıldığı gibi evlatlarımız da kaygan, pis zeminli yaşam artıkları içinde bunları yapmak için uğraşacaklar;
Kendi dünyasında mutlu, kendini bilgiye vermiş, düzenli ve ölçülü ana-babalar, başa çıkamayacakları problemlerle doğup hayatlarını alt üst eden, atamayacakları, satamayacakları evlatlar yetiştirmek zorunda kalacaklar!
**
Ne çok olumlu düşünce içinde debelenip duruyorum sonu çok hayırlı güzel olsun diye…
Sanki birçok sihirli değnek gelecek; bu yaşanan savaşları kışkırtıp onun rantından çıkar umanlar, ileriyi gördüklerini zannederek taktikler üretenleri kendilerini akıllı sananları kendi elleriyle kendi nesillerini kurutanları durduracak da nasıl?
Yaratanıma güveniyorum inanıyorum ki her şey değişecek. Vazgeçmiyorum inanmaktan, çünkü inanmak bizim ve geleceğimizin yararına olacak bunu çok iyi biliyorum.
Ya inanmayanlar? Onların duygularına da tercüman olalım dilimizin döndüğünce. Devam edelim…
Sevgiye bağlı kalarak…
Maide hanım temennilerle, inşallah, maşallahlarla ne yazık ki bu devirde yol alınamıyor. Büyük lider ATATÜRK aslında bizi geçmişin idari, ahlaki, kültürel, siyasi, ekonomik, sanayi ve tarımda bir yol çizmiş, sürdürülebilirliğini de bize bırakmıştı! Ancak 100 yıla bile sanki zorla getirebilmişiz! Yeni Türkiye adı altında abidik – gubidik işlerle uğraşıyor, beraberinde yeni bir din anlayışı da DAYATARAK uçurumun eteğine getirildiğimizi ne yazık ki anlayamıyoruz. Uyanır mıyız? Ne zaman, nasıl bilemiyorum. Allah yeni neslin yardımcısı olsun.