Yağmur ve kar bağların yakasını bırakmamış ve bizlere gülümsemeyi unutturmuştu. Unutmuştuk gülümsemeyi birey ve toplum olarak.
Yosunlar yeni uç vermeye başlamış, ağaçların toprağa yakın yerlerini sarmıştı. Kuşlar ötmeyi bile unutmuştu. Bağlardan tepelere doğru, yeniden bir canlılık oluşmuş gibiydi. Yine de içimizdeki hüzün dağılmıyordu. Toprak üstünde çimlenmeyen tohumu gördükçe, sıkıntı serpiliyordu içimize.
Güneş ısıtmak için doğmuyor, güzelliğini yansıtmak için ışınlarını yeryüzüne salıyordu. Böyle ortam da sahil gezintisi yüreğimizi ferahlatır, az da olsa, güler sıkıntılarımızı atardık.
Akşamın karartısı soğuk demekti. Güneş ışınlarını erken geri çeker tepenin arkasına saklanırdı. Güneş saklanmadan dere kenarına iner ve balıkları izlerdik. Bu sene balıklar da mutsuzdular, diye dertleniyorduk. Çünkü baharın güzelliğinin verdiği normal gezileri yapamıyorduk. Yaşamıyorduk dalgaların esintisini, duyamıyorduk sahada top sesini ve göremiyorduk yeşil sahanın güzelliğini.
Ağaç kökleri altlarındaki balık yuvalarının farkında olamıyorduk. Gölün kenarına yaklaştığımızda, yağmur, yine neşemiz kaçtı ve sevincimizi kaybettik.
Arkadaş geçen yıl, gezi sırasında göle düşen öğretmeni hatırlattı ve güldü. Tesadüf gülmeyi biz de düşündük ama beceremedik. Beceremezdik dayatılan bu düzende ancak gülme manyağı olursun. Manyak olur çıkarsın. Adamın parasına vergilerimizle katkı sağlıyorsun. Sonra gel de gül diyorsun. Gül ve birilerini güldür…
Bahar geldi gülmedim. Gülmedim kasapta, markette ve AVM de. Çünkü oralara gidemedim. Gidemedim çalıştım fakat soluk alamadım. Arkadaşlarla paylaştım ve değmez, hayat böyle bir şey, dediler. Aldatmak ve dert üzerine kurulmuş, yalan dünya, dediler.
Dün yirmi bugün elli liraya çıkmasının nedenini sordum. Esnaf baktı ve dün dündür, bugün bugündür, dedi. Bugün de gülmeyi unuttuk. Dün geçti, dün alacaktın, dedi. Ne kadar haklısın, dedim. Dün alacaktım, yazık ki kaybettim günlerin dününü, kaybettim yaşama sevincini ve olgunluğunu.
Bir takvim gerekliydi bana dünü gösteren, bir takvim ki, yaşamı sevdiren, yüzleri güldüren ve iyilikten yana haberler veren.
Bahara erdi sağlıklıydı. Gündüz sağlıklı akşam öksürük, ateş ve grip yeniden mi hastalık, yeni bir aşı. Gülemeye niyetleniyordu vazgeçti. Uyuşuktu uyuşuk kalktı. Bir garipleşti pencereye yaklaşmadı.
Ruhum sıkıldı, sel geldi galiba, dedi. Sel toplum için her an vardı. Sel vurmuştu bağları ve sele karışmıştı toprak. Heyelan gelmişti, göz göre göre. Bahçe kaymıştı dereye ağlayarak. Gülmedik gelemedik sıkıldık ve sıkıntı çektik, kimin umurunda.
Gülsek de nedenini bilmeden gülüyoruz.
Hasan TANRIVERDİ