Geçen hafta AKP’nin ne olduğundan bahsettik… AKP’nin kadrolarının slogancı İslamcı gelenekten geldiğini, vazifelerinin ülkemizi idare eden ve subaşlarını tutanları tasfiye etmek olduğunu; Lakin kültürel ve ekonomik dönüşümleri yapabilecek ne fikir ve projeleri ne de (olsa bile) bunu uygulayacak kadrolara sahip olduklarını yazdık.
Ve ilave ettik… Böyle bir vazifeleri ve kaygıları da yok zaten dedik. Kaygıları eski düzenin sahiplerini bir daha geri döndürmemek için gerekli tedbirleri almaktır.
Hukuken gerekli tedbirler alınsa bile; Eğer kadrolar ve en önemlisi ülke ekonomisini kontrol eden kesimler yeni sistemin adamları olmadığı sürece her zaman tehlike vardır demektir.
İşte burada ülke insanlarının, dolayısıyla toplumu oluşturan sınıfların belli değerler üzerinde anlaşmaları yani ortak kültür bilinci oluşturulması gerekir.
Bunu biraz açalım,
Anadolu insanı ister alevi, ister Sünni, ister Türk, ister Kürt vs. olsun bu topraklarda yaşayanların yüzyıllardır beraber yaşamaktan kaynaklanan ortak değerleri vardır. Bu değerler zamana göre değişimlere uğrar, gelişir. Ancak bu yine hep beraber olur.
İşte bu kültürün ve değişimin öncüleri kültür ocaklarıdır, cemaatlerdir. Partiler ancak buna hukuki katkılar sağlayabilirler. Yani insanı bire bir eğitemezler.
Dolayısıyla Gülen Cemaati ile AKP arasındaki birinci fark buradadır.
İkincisi ise; Cemaatlerde irşada göre mevkii vardır. Amaçları insan-ı kâmil olmaktır/etmektir. Ama partilerde dolayısıyla iktidar olan AKP’de makam vardır ve partilileri (aksini söyleseler bile) makama, mevkii-ye olan talepleri mücadeleye sevk eder.
Cemaatler çalışmalarını uygun ortamlarda ve engellenmeden yapabilmek için bir partiye destek verebilirler. Fakat partiler iktidar olup yönetmek, menfaat kapılarını tutmak için çalışırlar. Bu da üçüncüsüdür.
Buraya kadar bir parti ile cemaat arasındaki farkı izah etmeye çalıştım. Gülen cemaati ile AKP arasındaki özeldeki fark ise, bunlarla beraber;
Yeni sistemin insan kaynaklarını yetiştirmek için “çağdaş bir cemaat” kimliğinde olan Gülen cemaatinin dine, topluma, kültüre kısaca yaşama dair yeni yorumlarla yetiştirmeye çalıştığı gelecek Türkiye’sinin kadroları, AKP’nin slogancı, fırsattan nemalanan ve taşımış oldukları kimlikleri amaçlarına araç olarak kullananlarla aynı kefede olamazlardı.