Bu ismi veya bu ilacı kimler biliyor bilmem.
Bugün yarım asrı doldurmuş olanlar gençliğinde bu isimle karşılaştığı muhakkak. Başımız ağrısa mahalle bakkalından gider alırdık.
Kare biçiminde bir kutusu vardı. Her kutunun içinde bir tane tablet bulunurdu. Tablet dedim ise öyle bildiğimiz haplara benzemezdi. Küçük bir enfiye kutusu gibi bir şeydi.
İlacın etken maddesi bir tozdu.
Gripin ilacının dış kabı bugünkü gofrete benzer bir şeydi. İçinde bizim nasıl yapıldığını bilmediğimiz bir toz vardı. Özellikle soğuk algınlığından sonra kullanılır, bir tanesi bile insanı buram buram terlemeye yeterdi.
Biz yorgan altında terlerken, dışarıdakiler; “Terle, terlersen hastalık çıkar” diye bize kâh tavsiyede bulunur, kâh moral verilerdi.
Kutusu bir tablete göre büyük olan bu sihirli ilaç devrin her derde deva ilacıydı sanki. Özellikle dışında açık kahverengi saçlı, rujlu bir kadın yüzünü ekşitmiş haldeydi. Sözde acı çeken birini canlandırıyordu. O kadar acı çekerken o kadar makyajı ne ara yaptığını soran olmazdı. Çünkü o kutuyu da dert sahibi biri almış oluyordu.
Zaman içinde sadece üşütmeden mütevellit ağrılar için kullanılmaya başlandı. Çünkü artık her derde deva olan aspirin arzı endam etmişti.
Aspirin, normal baş ve vücut ağrıları içindi. Ancak grip rahatsızlığı olanlar Gripin kullanırlardı.
Üzerinden en az elli sene geçti o yılların. Ülkemizde veya dünyamızda hala var mı o ilaç bilmiyorum. Bildiğim o ki ne zaman vücudumuzda bir kırgınlık hissetsek Gripin arar gözümüz.
Gerçi şimdi ateşlenmek, vücutta ağrı hissetmek hiç de normal karşılanmıyor. Hapşırsan millet virüs kapmış sanıyor. Tabii virüsün de çaresi Gripin değil. Çünkü ilaç firmaları “çok özel” ilaçlar sunuyor piyasaya.
Biz de baş ağrıtmadan bu yazıya son verelim burada.
Hepinize sağlıklı günler dilerim. Aspirin ve Gripin dâhil hiçbir ilaca muhtaç olmamanın temennisi ile.
Eczanelerde hala var, eskiler kullanıyor.