18.yy’dan itibaren Fransız İhtilali, 1 ve 2. Dünya savaşları, atom bombası, Berlin duvarı, SSCB’nin yıkılışı, 11 Eylül gibi küresel etki yaratan dünyayı hem ekonomik hem de psikolojik olarak başka bir yöne çeviren ve farklı bir bakış açısı katan olaylar yaşandı. Hepsi bir şeyler kattı ve bir şeyler götürdü insanlıktan.
Son 2 aya damgasını vuran Covid-19 virüsü de küresel etki yaratan olaylar arasına girmeye aday. Bu istikrarla giderse tarih kitaplarında bahsedilen ve 1340’lı yıllara damgasını vuran “kara veba” etkisini bile yaratabilir. Veba 6-7 yıl gibi bir süre de 100 milyon insanın canını almıştı. Şu an ki covid-19 istatistikleri veba’nın yanında karşılaştırılmaya bile değer gözükmüyor. Hatta sıtma, HIV gibi virüsler ile karşılaştırıldığında da ölüm ve yayılma oranı diğer salgınlara göre henüz ciddileşmemiş gözüküyor. Bunlara rağmen covid-19 dünyayı durdurmayı ve resesyona sokmayı başardı. Biraz medeniyet biraz kapitalizm biraz da teknoloji ve medyanın arka çıkmasıyla başarmış olabilir. Kara Veba 14.yy’da Avrupa’nın 4/3’ünün yok etti. Ama bugüne kıyasla o dönem de gelişmiş AVM’ler, ünlü yemek ve kahve restoranı zincirleri veya bir silah ticareti yoktu. Şunu söyleyebiliriz 13 ve 14. yy’da ölen 100 milyon insan ile şu an Avrupa da ölen beş bin insanın verdiği ekonomik ve psikolojik zarar nerdeyse eşit olabilir.
Diğer yüzyıllara göre insan hayatının daha değerli olduğu bir dönemdeyiz. Çünkü bu yüzyılda hepimiz insan olduğumuz kadar aynı zamanda bu büyük restoran zincirlerinin de tüketicisiyiz. Bunlara ek olarak bu yüzyılda “kadercilik” oynamak biraz daha zor. Veba ve sıtma hastalığının en yoğun olduğu dönem de Avrupa kiliseler tarafından yönetilmekteydi. Yönetenlerin kapısını her gün çalan bir basın medya kuruluşu yoktu. Açıklama için beklenti içine giren bir halk yoktu. Yönetenler için her şey daha kolaydı. “Tanrı sizi korusun” “Tanrının sınavı” cümleleri sakinleştirmek için yeterli oluyordu. Hastalığa yakalananlar bunun hesabını kendisini yönetenlere sormuyordu, soramazdı. Ama ölüm insan için daima bir sorgulama getirmeye başlar. Bu sorgulamada ölenlerin milyonlara ulaşması ve çok güvenilen kiliselerin buna bir çare bulamaması ile Reform ve Rönesans dönemlerinin ışıkları yanmaya başladı. Avrupa’yı o dönem yönetenler belki hemen olmasa da kara veba ile oturdukları koltuklardan indirileceklerdi.
Sorgulama ve muhakeme aslında doğuştan getirdiğimiz şeylerdir. Bu dönem ile o dönemin farkı ise o yüzyıllarda yaşayan insanların bunu sorgulaması, direnç geliştirmesi ve isyan etmesi nerdeyse 150-200 yıl sürdü. Otoriteleri yıkmak ve insanları kilise etkisinden çıkarmak neredeyse bir yüzyıl sürmüştü. Günümüzde ise alınan yanlış bir kararın fark edilip, sorgulanıp tepki verilmesi bir günden kısa sürüyor. Tabi geçmiş yüzyıllarda bütün Avrupa’ya bunu sorgulatmak kolay değildi. Haberleşme araçları yoktu, kilisenin aldığı kararları anında yayınlayan BBC kanalları da yoktu. Şu an ise hepsi fazlasıyla var. Bununla ilgilenmek istemeseniz bile kafanızı çevirdiğiniz her yerde görmek zorunda olduğunuz kadar fazla ve ilerici bir haberleşme mevcut. O dönem alınan haksızlıklar bile yıllarca sorgulanmazken şu an yönetenlerin nötr durması bile tepki çekebiliyor.
Nitekim bütün ülkeler covid-19 salgının getirebileceği zararlara karşı her gün çıkıp halkların çıkarına olacak ekonomi paketleri açıklayarak ve sağlık avantajlarını arttırarak tepkiyi minimuma indirmeye çalışıyor. Belki virüsü engelleyemiyorlar ama eski zamanlarda ki gibi “kadercilik” oyununu da oynayamıyorlar. Bir şeyler yapmak zorundalar. Çünkü önceden bir tepkinin gelmesi ve kurulmuş bir sistemin çökmesi uzun yıllar sürerken şimdi ise ilk seçimde veya 1 hafta içinde tahtlarından, koltuklarından indirilebilirler. Bunu biliyorlar. Dünya tarihinde yaşanan her büyük olay bir sistemi çökertmiş ve başka bir sistemi başlatmıştır. Reform ve Rönesans ile demokrasi sisteminin ayak sesleri duyulmuş, dünya savaşlarından sonra farklı ekonomik ve yönetiliş sistemleri ortaya çıkmıştır. İnsanlığı küresel anlamda etkileyen her şey bir şeyin bitmesi ve başka bir şeyin başlamasına sebep olmuştur. Belki covid-19 ile kara veba karşılaştırılması yanlış olabilir. Ama yanlış olduğunu düşünmemizin sebebi ikisi arasındaki istatistikler olacaktır. Ama istatistiklere odaklanmak yerine yapılan uygulamalara ve bu virüse karşı ayakta durmak için sermayesini ortaya koyan ülkelere bakalım. Sistemin çöküşünü görüyorlar ve engellemek için çaba sarf ediyorlar. Hiçbir başlangıç ve bitiş gerçek sebebini göstermez. Aynı 1. Dünya savaşının başlamasının görünen sebebinin bir veliahtın öldürülmesi olarak tarihe geçtiği gibi. Ama şu an tarih ve insanlık bunun sadece bir görünen sebep olduğunu söyleyebiliyor.
Belki de yıllar sonra covid-19’da yeni dünya düzenin başlamasının görünen sebebi olarak tarihe geçecektir. Son olarak kara veba salgını da İtalya’da, içinde virüslü insanların olduğu bir geminin Messina limanına yanaşmasıyla Avrupa’ya bulaşmıştı. Covid-19’da yine tarihi tekerrür ettirerek İtalya’dan geçiş yaparak Avrupa’yı sardı. Belki kapitalizm belki de yüksek teknolojilerin kurduğu sistemler yataklarında son nefesini veriyor.
Yeni, genç yazarımıza aramıza hoşgeldiniz diyorum. Genç kalemleri sayfamızda görmek bizleri ziyadesiyle mutlu kılıyor.
Hoşbulduk, aranızda olmaktan mutluluk duyuyorum
kalemine ve yorumuna sağlık..
Teşekkürler :))@Sibel Gelbul