Gönüller durağı, insanlık mertebesine, gönüller durağı, ruhun güzelliğine ve gönüller durağı dostluğun ülkesinde otağ kurmuştu.
Gönüller durağı, huzur, neşe, ahlak ve faziletin birlikteliğine, saygı ve sevgiyle varmıştı.
Gönüller basit eğilimlerden sürekli ihtiraslara, beynin ve belleğin bütün ahlaki değerlerine kadar yükselecekti. Yükselirken de durak bilmeden son basamağa kadar özgürce kalacaktı.
Gönül, özgürce gelişmeyi arzular ve bedenle birlikte daha yükseklere çıkmak isteyecekti. Yükselen gönül ruhun gücünü artırır ve gelecek ümidini ardında bırakacaktı.
Gönül durağı insanlık adına, son basamakta ruh gücü sayesinde taht kuracaktı. Kurulan taht, saraylar ve yönetim için değerliydi. Bu taht ruhun bedenle birleştiği yerde yeşermiş, olay çiçeklerle taçlanmıştı. Gönüller durağının bu şekilde taçlanması, aydınlık yarınlara daha güçlü yücelmesi demekti.
Taçlanmış bir beden ile ruh, bütünleştirici değeriyle gönül durağına varacaktı. Gönül durağı, beynin ve belleğin yönlendirmesiyle ruhun gerçeğini ortaya koyacaktı. Bu gerçek, ileriye dönük bilineni uygulayıcı bir ortam yaratacaktı.
Gönül durağında insanlık için bağ kuran ruhun bedenle olan ilişkisini ele alıp doğanın yaratma gücü anlaşılabilirdi. İnsanın doğada bilinmezleri çoktu. Buna rağmen, özgür düşüncesi bilinmeyip anlaşılmazları açığa kavuşturması söz konusuydu.
İç dünyamıza bakmaksızın ruh, gönül durağına akışını sürdürür. Doğal aydınlanma ve özgür düşünmeye meylettiğinde, beden de kuvvetlenecekti. Kalbin coşkulu duygulara merkezlik etmesinde istenmeyen hisleri ayıracaktı. İç dünyamızın pozitif duyguları geçerli hale gelecekti.
Gönül durağında ruh ile beden bir bütündü. Bu bütünlük insanlık alemiydi. İnsanın kişiliği bu alemin varlığının ispatıydı. Bu alemde insanlık çeşitli etkiler karşısında, tepki vererek yaşantısını devam ettirecekti.
Doğa bu tepkileri hesaba katarak, canlılar adına kurallarını sürdürecekti. Ruh ve baden birlikteliği bu konuda ölçüydü. Canlının yaşama bağlanışı, ruhun öngörüsüyle büyük değer kazanırdı. Kazanılan değerler doğaya ait değildi. Doğanın kurallarına uyumun sonucuydu. Bu sonuçla ruh ve beden sağlığı bir olgu olarak belirlenirdi.
İnsan bu haliyle daha iyiye ve yüceye ihtiraslıydı. Bu durum onu daha yükseğe çıkaracaktı. Böylece birlik ve beraberlik kurularak toplum oluşacaktı. İnsanlar iyilik düzeninde yaşama şansı bulacaktı.
Gönül durağı bu bağın düğümü olarak, gücünü koruyacaktı.
Hasan TANRIVERDİ