Gönül hasret, güzelin güzelliğine, neşesine ve sevincine…
Gönül rüyalara, hasret baharın sevimli günlerine…
Hasret yüreğin dost bildiklerine ve hayaldeki dostlarla geçen günlere…
Hayallerini yaşadığın, sokaklarında koşturduğun ve sevinçleri kalbinin derinliklerine inen aydınlık günlere hasret. Beklediğin aydınlık günlerde neşeyle yaşadıklarını görmeye hasret.
Hayata atıldıktan beş yıl sonra, delikanlılık günlerinin geçtiği okuluna hasret.
Gönlü yaşlanmayan ve anılarda çocuklaşan çocuklaştıkça yüreği ferahlayan bir sezişe hasret.
Güz mevsiminin başlangıcında, hayallerim gerçek olmuştu. Birden binlere geçmenin verdiği duygusal boşluğu yaşıyordum. Çocukça bir gönül, hislere esir bir yürek, okullu olmanın peşindeydim.
Aynı sokaktayım, kaldırım taşlarına göz attım, taşlarla, danıştık mı? Bilemedim. Kalbim çarptı, arkadaşlarımı aradım cümle kapısında, gelmediler. Kapının dibine oturdum ve içeri girme ve girmeme arasında tereddüt ettim. Hasretim bahçesine ve duvarına, dedim.
Cevdet paşanın yanındaki banka oturdum. Gözlerim daldı, bir iki gün sonra görevimin başında olmam gerekli. Yüreğim daraldı ve kimse yok mu? Diye bağırmak istedim. Üzüm, ekmek ve peynir aldım, yemek isteyenleri bekledim. Kimse duymadı, iş günü duyamazdı.
Tanıdık bir sima, “Hoş geldiniz, başkanın arkadaşısınız,” dedi. Hayallerden kalktım ve gözlerim doldu. Beş yıl aradan sonra da olsa gelebildim. Gönül hasret kalıyor, geçen günlere ve günlerin güzelliklerine, dedim.
Arkadaşlardan bazılarıyla görüştüklerim oluyor. Herkes bir mücadelenin peşinde, yoğruluyor. Bugünü göremeyen arkadaşlara, dua ettim. Dualarım sizlerle, dedim.
Gönül sevgiye özlem, neşeli ve güzel günlere hasret…
Hasret gönül duvarına, bahçesine, sokağına, ağacına ve çiçeğine…
On yıla karşılık yüreğimde değişen çok şey var. Duygularımın peşinde sürüklenmemek için bırakıp gitmek istiyorum.
Gönlüm yaralı, kalbim kırık ve hasret dolu yüreğimle yine yollara düşeceğim.
Yine yollar, tükenmeyen yollar. Hasretim yollara ve yıllara. Hayaller gerçek olsa ve herkes mutlu yaşasa. Yüreği geniş ve gönlü zengin olsa.
Laleler kadar saf ve lalleler kadar nazik anılar kalpte yer etse.
Gönül dostlarla bir ve yüreğin gidebildiği yerde olsa.
Hasan TANRIVERDİ