Yüreklere dokunan o yanık sesli bozkırın bozlak çocuğu Neşet Ertaş’ın ‘Gönül Dağı’ türküsü! Deruni bir mana… Özlü sözleriyle insana ders veren Ciritci Abdullah, küçük dünyalarında büyük hayaller yeşerten Taner, Ramazan ve Veysel. Dilek, Zahide, Asuman, Gülsüm, Elif Hemşire, Ağıtçı Hüseyin, Düğüncü Muammer, Yanık Sefer, gibi karakterlerin hayat verdiği Bozkırda bir Anadolu hikayesi…
On numara olmasa da son zamanlarda TRT1 güzel dizi filmler çekiyor. ‘Kalk Gidelim’, ‘Benim Adım Melek’, ‘Uyanış Büyük Selçuklu’, ‘Payitaht Abdülhamid’ gibi diziler göz dolduruyor. Şimdi de ‘Gönül Dağı’ adlı dizi filmle izleyiciyi ekrana kilitledi. şaşırmamak lazım, çünkü Anadolu kültürünü yansıtan bu tür dizilerde izleyicisi kendinden bir şeyler buluyor olmalı. ‘Gönül Dağı’ dizi filmi de böyle gönülden bir dizi…
Karakter oyuncularının; ‘Ahiretliğim olur musun Zahidem…’ , ‘Bu iş gönül işidir herkesin aklı almaz, gönlü de…’ gibi deyişleriyle, her bölümde ayrı bir yürek dokunuşlarıyla Gönül Dağı güzel bir dizi…
Gönül Dağı bu toprakların mayası… Bozkırda hayallerinin peşinden koşan ve tüm engellere rağmen imkansızı başarmaya çalışan üç kuzenin hikayesini anlatıyor…
Anadolu Bozkırıyla, Bozlağıyla, Yörüğüyle, Harranlısıyla, Yiğidosuyla, Seymenleriyle, Köçekiyle, Dadaşıyla, Gakkoşuyla, Karadenizlisiyle… ne muhteşem bir mozaiktir… Bu toprakların gün yüzüne çıkmamış o kadar çok yazılacak hikayeleri ve bugün dahi o kadar güzel hayatlar yaşanıyor ki yaz yaz bitmez, filmini çek çek yetmez…
Değişik ve iyi iş yaparsanız piyasada da talep görüyor…
Gönül Dağı, ailece izleyebileceğiniz bir dizi, komedisi var, dramı var… Hem güldürüp hem hüzünlendiriyor, bazılarını içten içe ağlatıyor bile…
Bizde fırsat buldukça bu dizileri izliyor ve bize gelen okuyucu soruları doğrultusunda sinemasal eleştiri ve tahliller yapıyoruz. Yanı sanatsal bakış açısıyla ama yapıcı ve yön verici yazılarımızla…
Eleştiri bir sanattır. Sanatsal eleştiri zor iştir ve işin tekniğini bilmek gerekir…
Gönül Dağı, dizisinin sinemasal açıdan teknik analizi ya da eleştirisine gelince:
Dizinin Teknik Ekibi:
Köprü Film’in yapımcılığını Ferhat Eşsiz yaparken, yazdığı tüm hikayelerde bozkırı ve bu coğrafyada yaşayan insanları samimi bir dille eserlerine yansıtan ‘Bozkırın Kalemi’ diye tanınan Mustafa Çiftçi’nin gün yüzüne çıkmamış öykülerinden esinlenilerek Ali Asaf Elmas ve Mustafa Becit senaryolaştırmış. Yönetmenliğini Yahya Samancı. Başrol oyuncuları; Berk Atan, Gülsim Ali Ecem, Nur Özkaya, Ferdi Sancar.
Bu dizinin çekilme nedeni nedir?
Bize göre yukarıda da belirttiğimiz üzere TRT’nin tarihi diziler ve ‘Kalk Gidelim’, ‘Benim Adım Melek’ dizilerinde yakaladığı izleyici potansiyelini devam ettirmek. Her zamanki gibi birçok açıdan destek gördüğü de aşikâr…
Bu dizi neyi anlatmak istiyor?
Gönül Dağı dizisi bir çok konuyu içinde barındıran iç içe geçmeli hikayeler yumağından oluşuyor. Bozkırda hayallerinin peşinden koşan ve tüm engellere rağmen imkansızı başarmaya çalışan üç kuzenin hikayesini anlatıyor… Cefakar Anadolu insanının efsaneleri, gelenekleri, şehirlerde unutulmaya yüz tutmuş değerleri gönülden yaşayan, alın teriyle kazanırken sevdasını yüreğiyle hisseden, umutları ve hayalleri uğruna yaşam mücadelesi veren insanların hikayesi… Doğal ve sımsıcak…
Birçok insanın bilmediği Anadolu düğüncüleri, ağıtçıları, gelenekleri işleniyor ve tüm bunları işlerken de Anadolu insanının samimiyetini yansıtıyor… Bozkır topraklarında özgürlük timsali yılkı atları… Tabiki bir de her dizinin içinde olmazsa olmaz olan gönül işleri, yani aşk…
Dizinin çekildiği mekanın seçimi?
Gönül Dağı dizi filminde ilk göze çarpan eleştirimiz mekânsal kavram! Dizi filmin ekonomik kaygılar yüzünden olsa gerek, olayların geçtiği gerçek coğrafyasında çekilmemiş olduğunu gözlemliyoruz!
Günümüz şartlarında ne yazık ki hayatın birçok alanında olduğu gibi sanatta da ticari kaygı ön plana çıkmış durumda. Özellikle sinemacılar gözüne kestirdiği bir bölgede plato kurup tüm bölümleri burada çekiyorlar. Ticari kaygılarla az maliyetle çok para kazanmanın peşindeler. Maalesef bizi istila eden popüler kültür böyle bir şey işte…
Ben de Yozgat doğumlu olduğum için yörenin kültürünü iyi biliyorum. Bu dizinin anladığımız kadarıyla da ana görsel teması ‘66’ yani Yozgat’ın plakası. Dizide işlenen lehçeler de Yozgat yöresel lehçesi. Gel gör ki Yozgat’ta çekilmesi gereken bu dizi film, Eskişehir’in Sivrihisar ilçesinde çekiliyor!
Peki, ilgilisine ‘Niçin Yozgat’ta çekmiyorsunuz?’ diye sorulduğunda ‘Yozgat’ta manzara mı var?’ diye cevap verildiği kulağımıza kadar geldi. Bu savunmayı yapan sayın o ilgi kişisi bu işe girişmeden önce bizzat Yozgat coğrafyasını biraz gezmiş olsaydı; Yozgat Çamlığı, tarihi binaları ve Saat Kulesi gibi muhteşem doğasını, Sarıkaya’ya tarihi harabeleri, Kazankaya Kanyonunu, Kümbet Ovası gibi o kadar geniş ve güzel mekânlar görecekti ki, bu âlâ manzaralar karşısında fikrinin değişmemesi mümkün değildir.
Bu göze batan bir hatadır ve ben hoş göremiyorum. O zaman 66 değil de ‘26’ plaka kodu seçilseydi ve oradan yürünseydi… Nasıl olsa az buçuk Orta Anadolu kültürü birbirine yakındır.
Çünkü yapılan sanatsal bir işse; zaman, mekân ve lehçe kavramı olmazsa olmazdır.
Dizinin lehçesi ve geçen diyaloglar?
Bu dizinin konuşma dili yöresel ‘Nörüyon, neydim…’ gibi deyişlerle bozkırın lehçesini işliyor.
Dizide ‘Ahiretliğim olur musun Zahidem…’ gibi kısa ve özlü cümlelerle konuşma diyalogları veriliyor. Tarihi dizilerde yapılan zaman lehçe hatasını burada göremiyoruz. Çünkü olaylar güncel ve deyişler kulağı tırmalamıyor…
Dizinin görsellik ve imgeleri?
Bu dizinin en üst seviyede dikkat çekici özelliği görsel zenginliğinin mükemmel denecek düzeyde olması. Kırsal Anadolu insanının gündelik yaşantısında kullandığı kostümler ve uygun mekânların giydirilmiş halde çekilmesi takdire şayandır. Seçilen mekanların dokusu, geçen olaylarla doğrudan uyuşuyor ve yörenin izlerini yansıtıcı imgeler var. Ancak tabi bir şerh düşerek! Yukarıda da söylediğimiz gibi ‘66’ ile ‘26’ uyuşmuyor! Artık hiçbir şey eskisi gibi gizli kalmıyor, herkesin elinde internet var ve izleyici merak ettiği çok şeye anında erişip bulabiliyor. İzleyicinin aklıyla oynamamak lazım!..
Dizide mekân Işıklandırması?
Teknolojinin de yardımıyla aydınlatmalar yerinde denilebilir. Zaten çoğu olaylar açık mekânlarda geçtiği için çok ışıksal sapmalar göze batmıyor.
Dizide kullanılan müzikler?
Bu dizinin müzikleri Yasin Keleş’e teslim edilmiş. ‘Haddimi aşmamaya, özüme bağlı kalmaya özen gösterdim’ diyen genç müzisyen, uzunca bir süredir hayalini kurduğu projeyi hayata geçirirken çok titiz çalışmış. Doğrusu gayet güzel bir iş çıkarmış ortaya. Büyük usta Neşet Ertaş’ın ‘Gönül Dağı’ isimli şarkısını kendi tarzı ile buluşturmuş. Önemli isimlerin eserlerini yeniden hayata geçirmek zor ve risklidir. Dizi genelindeki kullanılan jenerik vb. müzikler yerinde. Kulağa hoş geliyor. Ben bile telefonuma indirdim.
Dizinin oyuncu performansı?
Başrol oyuncularının üzerine roller oturmuş gibi. Diğer oyuncuların performansı da yerinde gözüküyor.
Genel itibariyle, dizi filmde her bölümde yeni bir maceralı olaylarla bir önceki bölümle ilintili ve zincirleme aşk oyunlarıyla izleyiciyi sıkmıyor. Olayların geçişlerdeki zaman makul seviyede hesaplanmış. Dizi filmin başrol oyuncularından Taner, kendine biçilen role hakkını verirken, pantneri Dilek için aynı başarıda olduğu söylenemez. Dilek’in konuşmasından vücut diline kadar birçok hareketleri vasat gözüküyor ve izleyiciye saç baş yolduruyor. Her ne kadar kendilerine biçilen rolü oynasalar da oyuncu birazda kendinden bir şeyler katmalıdır ki sanatçı kudreti ortaya çıksın ve izleyici ‘Oh be!’ desin…
Bir diğer efsane karakter Ciritçi Abdullah… Ehli kamil görüntüsüyle her konuşması, her hareketi insana adeta ders verici nitelikte kurgulanmış… Dizinin bir bölümünde; “Evlat babaya emanettir belirli bir yaşa kadar, o yaştan sonra da baba evlada emanet, emanetin bilincinde olursan ne yol zor gelir ne yük…’ sözleriyle geçmişten geleceğe dem vurarak, insanı deruni manalara sürükleyen efsanevi bir kahraman…
Diğer oyuncular da aynı şekilde; Ağıtçı Hüseyin, Düğüncü Muammer, Gülsüm Öğretmen, Ramazan’ın Asuman’a olan aşkı, Yanık Sefer’in Zahide’ye olan sabrı ve diğer yan karakterler de aynı titizlikte role hakkını veriyorlar.
Hatta şair dostumuz Ömer Faruk Arlı’da bu dizinin Hopan Emmisi olarak rol aldığı dizi film, birbirinden değerli birçok karakterlerin hayat verdiği Bozkırda bir Anadolu hikayesi…
Sonuç olarak yukarıdaki eleştirilerimize doğrultusunda istenilen seviyede olmasa da izlenmeye değer bir yerli dizi. Böyle Anadolu kültür ve yaşam tarzını yansıtan dizilerin darısı özel televizyonların başına… yazarmehmetballi@gmail.com