Size “Karton kutu içinde satılan gofret satın alıp yediniz mi” diye bir soru sorulsa; elli yaş altındakiler bu soruya “evet” cevabı veremezler.
Bundan 40-50 sene önce karton kutlarda satılan bisküvileri, dövme dondurmaları, akide şekerlerini, simitleri, gazozları ve gofretleri alanlar önemli bir iş yapmış edasıyla gezerlerdi. Çünkü bunlar temel gıda maddeleri değil, keyfi yiyecek içeceklerdi.
Bunlardan başka; dışı pudra şekerli lokumlar, gram ile satılan tahin helvalar, zaman sonra leblebi tozları ve diğer meşrubatlar hayatımıza girdi sırayla.
Akide şekeri, bisküvi ve gofretler uzun süre saltanatlarını korudular.
Çocuklar, minicik ellerinde tuttuğu bozuk paraları “bakkal amcalarına” uzatırken; alacakları şeyi diğer elinin parmaklarıyla gösterirlerdi. Zaten bakkalın sahibi genelde ne isteyeceklerini bildiği için zorlanmadan verirdi. Hatta bisküvi veya gofret isteyen çocukları sevindirmek için hediye olarak birer akide şekerini de ikram olarak verilerdi.
Gofret kutusu kartondandı. Ağzı daima kapalı olurdu. Hatta tane işi bile satıldığı olurdu. Gofreti eline alan çocuklar neşe ile bakkalın kapısından fırlar bir köşede aldığı gofretleri önceleri iştahla, daha sonra bitmesin diye yavaş yavaş yerlerdi.
O ne lezzetli şeydi öyle.
Elbette her çocuk aynı şansa sahip olmayabilirdi. Onun da kolayı vardı. Bazı gönlü zengin kişiler, aldıkları gofreti arkadaşlarıyla paylaştığı, hatta elinde son kalan gofreti arkadaşına verdiği de olurdu. O ne güzel arkadaşlıklardı öyle…
Ne gariptir ki yokluğu paylaşan bu insanlar varlık sahibi olunca varlığı paylaşamadılar. Hatta yardım etmekten bile imtina ettiler. Neyse konumuz bu değil.
Zaman içinde bakkallara çok şeyler geldi. Hatta bisküviler ve gofretler çok şey gibi “renkli ve markalı kâğıtlar” ile istila edildiler. Aslında bu markalar bizim çocukluğumuzu çaldılar haberleri yok. Belki haberdarlar ama paranın o dayanılmaz hırsı hem geçmişimizi hem de yardımlaşma alışkanlıklarımızı unutturdu bize.
Günümüzde açıktan satılan gofretler yok bakkallarda. Akide şekerleri de tarihe karışmak üzere. Herkes parası kadar alış-veriş yapabiliyor. Marketçi abi elimize akide şekeri bırakmıyor daha. Kampanyalı değilse etikette yazılı olan fiyatı ödüyor, veresiye defterine yazdıramıyoruz daha.
Artık gofretin yüzlerce çeşidi, bakkalları devre dışı bırakmış “market” denilen zamane ticarethane raflarında. Çocuklar ise anne ve babalarının yanında onları ancak seyretmekle yetiniyor. Sahip olsa bile yarım asır önceki tadı vermiyor.
Ne demişler : “Kendi gitti, adı kaldı yadigar…”