Bağımsızlık! Özgürlük! Tahrir ! için; aç, susuz, uykusuz ve yorgun bir bedenle her şeye rağmen isyanı göze aldı Mısır halkı… Tek vücut ve yekvücut oldu. Ülkesine yeni bir beden olmak arzusuyla dopdolu ve korkusuzdu. Nihayetinde zaferini kuşanan muzaffer oldu.
Lakin eski bedenden bir gecede sıyrılıp, sabaha taptaze bir bedene kavuşmak mümkün müydü?
Çıkarılan beden ne kadar silkelenirse silkelensin, ağırlığından kurtulmak kolay değil… Demokrasi ile yeniden vücut bulmak isteyen Ortadoğu ülkeleri, bu bedeni istedikleri forma demokrasinin sadece ismi ile kavuşturamayacaklarının farkındalar.
Biliyorsunuz; Mısır isyanı ‘Gençlik Devrimi’ olarak nitelendi. 25 Ocak’ta internet üzerinden ilk eylemi örgütlemelerinden dolayı böyle anıldı. Öğreniyoruz ki; Mısır’da isyana öncülük eden gençlik örgütleri ‘Devrimin Gençliği’ koalisyonunda güçlerini birleştirmişler. Koalisyonda; 6 Nisan Gençlik Hareketi, Adalet ve Özgürlük, Müslüman Kardeşler Gençliği, El Baradey Kampanyası, Değişim için Genel Demokratik Hareket (HASHD), Demokratik Cephe ve Halid Said’in Facebook sayfası yöneticileri dahil 14 gençlik örgütünden bahsediliyor.
Ekonomik dinamiklerin, baskıcı rejimlerin doğurduğu işsiz gençler, kendi bedenlerinden evladu tahriri ( özgürlük çocuklarını) çıkardılar. Ama mücadele bitmedi. Mısır’da tahrir meydanında demokrasi çığlıkları atan, ilk kıvılcımı çakan bu gençler, her görüşten bir araya gelebilmişlerdi. Acaba yine hep birlikte devam edebilecekler mi? Bundan sonra da büyük bir mücadelenin içinde uyanık kalmak zorundalar.
Hatırlarsanız Orta Asya Cumhuriyetlerinin Rusya’dan koparak yeniden vücut bulmaları, çok sancılı gerçekleşti. Bu bölgedeki halkların, istikrar ve güvenliklerini tehdit eden köktendinci akımlar, uyuşturucu, silah kaçakçılığı ve terörist faaliyetler konusunda hala mücadele ettiklerini biliyoruz.
Mısır’da istikrar ve güvenlik olmaz ise bu sefer kendi içlerinde çatışmalar başlayacak. İstedikleri rejimi elde etmelerinden rahatsız olan güçler, bölgede her tür çatışmanın zeminini hazırlayacak ve bu puslu havanın ciğerlerine işlemesini, aç kurtlar gibi bekleyeceklerdir.
Globalleşen dünya düzeninde insan hakları, demokrasi ve serbest piyasa ekonomisinin kurallarına göre bir yer edinmek için hızla hareket etmeleri gereken, istikrar ve güvenilirlik sağlamak zorundaki Mısır; beklenildiği kadar güçlü olabilecek mi? Hatta umut edildiği gibi kıvılcımlarını saçtıkları diğer Ortadoğu ve Ortaasya halkları aynı iradenin filizlenmesini ve büyümesini sağlayabilecek mi?
Şimdiden sonra bu politikaların içselleştirilmesi için şuana kadar gösterdiklerinden belki de daha büyük bir çaba sarfetmeleri gerekecek. Bütün bunları kendi kendilerine gerçekleştirmelerine izin verileceğini beklemek, kanaatimce bir hayal…Hem dostlar hem de kurtlar seferber olacaktır.
Türkiye; global dünya coğrafyasında, bu önemli göreve bölgedeki halklar tarafından beklenen ve çağrılan bir ülkedir. Kendi içimizde hala demokrasi konusunda mücadelelerimiz bitmemiş de olsa, bu halklar için birleştirici ve bütünleştirici olan, anahtar ülke konumunda görülüyoruz.
Türkiye; Ortadoğu ve Orta Asya ülkeleri ile ilişkilerin ve işbirliğinin geliştirilmesi konusuna önem vermektedir. Bu ülkelerin; devlet yapılanmalarının güçlendirilmesinde destek olabilir. Bölgenin siyasi ve ekonomik istikrarının sağlanıp, korunmasına ve bölgesel işbirliğinin her yönden teşvikine de, ayrıca ekonomik ve siyasi reformların desteklenmesine de katkılarda bulunabilir.
Fakat bunlar için kendi içinde verdiği demokrasi ve insan hakları mücadelelerini de acilen çözümlemelidir.!
Global havadaki pus er geç dağılacaktır.
Sevgili Ayşe,
“Mısır Tahrir Meydanı’naki bütün bu ayaklanma, isyan ve demokrasi mücadeleleri bile oyunun bir parçası” cümlesi ne kadar kirli bir cümle değil mi?
Bu kirli cümlenin hayal ürünü olmasını ne çok isterdim.((
Ahmet Bey,
Tıpkı insanlar gibi toplumlar da kaderlerinde etkendir, diye düşünüyorum. Şu an Mısır’a ithaf edilen “kader” yazıları , mutezile ile cebriye uçlarında geziniyor. Tamamen oyun diyenler ve de bunu asla kabul etmeyenler…
Haklısınız ki, kirli cümleler de var. Umarım dediğiniz gibi hayal olarak kalırlar.