Her ebeveyn/Veli, çocuğunu güvenliği sağlanmış, aklına yatan bir okula vermek ve sonrasında da gelecek ile ilgili kaygı duymamak ister.
İki tane pırlanta gibi çocuk büyüttük şükür, ama bıçak sırtında giden bir eğitim sisteminde, hep kaygılarla!
Fakat bir türlü eğitim sistemimizi istenilen standartlara ulaştırıp velilerin, makale girişindeki tek cümlede özetledikleri beklentilerini karşılayamıyoruz.
Haklı olduğu düşünülen gerekçelerimiz de yok değil; bugün on sekiz milyona ulaşan genç bir eğitim ordumuz var, Yunanistan’ın ülke nüfusundan daha fazla! Tabi ki bunun zorlukları da olacak…
Biz güçlü ve dinamik bir ülkeyiz, istersek her sorunun üstesinden gelebiliriz, ama samimiyetle!..
Hem titiz bir baba, hem de ülkesine duyarlı bir yazar olarak, hayat tecrübemden ve araştırmalarımdan edindiğim kazanımlarımı sizlerle paylaşmak istiyorum buradan.
Eğitim bizim baş meselemiz!
Alışık olduğumuz, sık sık Milli Eğitim Bakanını değiştirip, sonra “pilot bölgesi” seçip denemesi yapılmadan müfredat değiştirmek, doğru çözüm yerine sorun ürettiğini yaşayarak görüyoruz hepimiz!..
…
Gitti TEOG! Peki yerine ne geldi?
MEB Bakanının yeni sistem ile ilgili ilk açıklamalarına göre; “Performans belirleme” sınavı 5. sınıf ve 12. sınıf arasında yapılacak. Bu sınava göre en başarılı olan yüzde 5’lik kısım için merkezi sınav yapılmaya devam edilecek. Kalan yüzde 95 ise düz lise, meslek teknik liseleri ve imam hatip liseleri arasından yapacağı tercihe göre eğitim alacak. Ayrıca öğrencilerin akademik, sportif, sosyal ve sanatsal yetenekleri de yakından takip edilecek. Diğer yandan Türkiye genelinde tüm okulların standartlarında eşitlik sağlamak için çalışmalar yürütülecek.
Yani ne anladığımızı özetleyelim; Kabataş ve İstanbul liseleri gibi Proje okullarına yönelik yeni bir sınav getirilecek… Geriye kalanlarsa adrese dayalı en yakın okula yerleştirilecek…
Adrese dayalı sistem; servis çilesinden bir nebze olsun kurtulacak çocuklarımız, lakin bu defa da “sahte eğitim göç!” telaşası başlayacak!
Kaygı ve stresten uzak her iyi adımı önemsiyoruz…
Konu ile ilgili siz de en az bizim kadar bu konuda yorum çıkartabilirsiniz, ya da internetten detaylı bilgi edinebilirsiniz.
…
Ben eğitim sistemimizde olması gerekeni aktarayım size özetle:
Yaptığımız araştırmalara göre dünyada 4 eğitim sistemi bulunmaktadır:
1-Sınavlı Sistem: Çocukları ezberciliğe yönelten sürekli bir sınavlar sistemi, şuana kadar bizde ki uygulanan sistem!
2-Adrese Dayalı Sistem: iyi gibi gözüküyor lakin coğrafi alanlar arasındaki fark eğitimde eşitsizliği sağlamakta!
3-Notlara Göre Sistem: Öğrencilerin notları şişirilebilmekte!
4-Kişisel Değerlendirme Sistemi: analiz-sentez ve beceri ağırlıklı sistem. Bunun nedenini makalemin sonunda bir kelime ile vereceğim!
…
OKS, SBS, LYS… gibi sınav ismi ve sistemini değiştirmek ya da şimdilerde düşünülen sınavları tamamen kaldırmak çözüm değildir!
Sınav eski adı ile ‘imtihan’ dünyanın her yerinde var ve doğrusu da budur. Sınav, kaotik ve karışık değil çözüm bulunabilir bir sistemdir aslında. Sınav, objektif bir değerlendirme, eğitimde fırsat eşitliği, hakkaniyetli seçme ve yerleştirme işidir.
Güvenli ve sağlıklı bir sınavla, çocuklarımızı seviyesine göre sınıflandırarak, birbirine yakın düzeyde okul ve sınıfların oluşturulması en ideal çözümdür. Diğer çözümleri de temelden tavana kadar şu şekilde maddeler halinde özetleyelim:
Çocuklar/ımız;
– 4 yaşında okula başlamalı. Çünkü pedagoji uzmanlarının önerisi bu şekilde…
– 10 yaşında rehber hocaları yeteneğine yönlendirilmeli. Yani ilköğretimde çocukların eli, dili, gözü… neye yatkın bu keşfedilmeli.
– 18 Yaşına kadar temel eğitim verilmeli. Milli ve manevi duygular başta olmak üzere, sıkı, disiplinli bir temel eğitim.
– Üniversiteye her öğrenci girebilmeli. Üniversite sınavı bir defa ve kolay ama mezuniyet zor olmalı.
– Sınavlar ezbere dayalı değil, beceri ölçer, yetenek, analiz-sentez (Pisa sıralı) olmalı.
– Zeki öğrencilere üniversite %15 kontenjan açmalı ve sınavsız girmeliler.
– Üniversiteden mezun olacak çocuklar tam donanımlı olmalı. Dünyanın neresine giderse gitsin iş bulacak nitelikte ve kalifiye eleman olmalı.
– İş hayatına başlayan stajyer öğrenci olmalı ve iş yerinde yükselmesi liyakat sistemi takip edilmeli.
– Eğitim sistemi her bakana göre değiştirilmemeli. Eğitimde müfredat değişikliği yapılmadan önce ‘dar bölge seçilerek’ denenmeli.
– Eğitim konusunda bu ülke için kafa yormuş tüm uzmanlar toplanarak, çalıştaylar düzenlenip; 5-10-20 yıllık planlar hazırlanmalı ama tüm ideolojiler bir kenara bırakılarak!
– Milli Eğitim sistemi; şuan ki ezberciliğe dayalı öğretimden kurtarıp, eleştirel eğitim ve beceriler içeren eğiterek yapılmalı.
– Öğretmenler öğretmen okullarından yetişmeli ve ideaslist, vatansever olmalı.
– Öğretmenlik mesleği doktorlar kadar zor ama kaliteli, maddi ve manevi bakımdan en üst düzeyde olmalı.
– Özel okullar sayısı kısıtlanmalı ve ihtiyaca göre olmalı. Yani devlet okullarının kalite ve cazibesi özel okullardan daha iyi olmalı, eğitimciler tüccar olmamalı.
…
Dolayısıyla, bunları bünyesinde toplayan aziz ecdadımızın kadim sistemine dönmek en kolay yöntemdir: MERİTOKRASİ!..
Yazar Mehmet Emin Ballı