O, davranış ve eylem bakımından hanginizin daha güzel amel edeceğini sınamak için ölümü ve (ve her iki âlemde) hayatı yarattı. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır. (Mülk, 67/2)
Elest bezminde imtihan talebine karşılık “bela:eyvallah” sözüyle cevap veren her insanın yazılımına imtihanın gereği olarak “kin=gıll” yerleştirilmiştir.
“Kin=gıll” herkese ve her şeye karşı insanı büluğ çağından son nefese kadar sürekli zorlayan acımasız/tavizsiz, en ciddisinden bir imtihan aracıdır.
Her gün insan olmak ya da her gün insan kalmak için en çok dikkat edeceğimiz husus bu “kin=gıll”i doğru yönetebilmek, onun önce kendimize sonra da çevremizde kimseye zarar vermemesi için imanla takviye ettiğimiz akıl ve kalbimizi etkin kullanarak her tür tedbiri alabilmektir.
İnsan bir düdüklü tencere; “kin=gıll” de içinde fokur fokur kaynayan yemek gibidir.
Kulun imtihanın cenderesinden geçip hamdım-yandım-piştim aşamalarını tamamlayabilmesi demek aslında; tencerenin düdüğü gibi son nefese kadar sabır, itina, teenni ve dikkat ile buharı yöneterek Rabbinin huzuruna çıkacak temizliğe, saflığa, olgunluğa ulaşması için ağır ağır kısık ateşte pişmektir.
Bir ömür sadece boyuna değil enine de yaşamak ve kısık ateşte ağır ağır pişmektir.
“Kin=gıll” alemlerin rabbi tarafından kendisine yüklenen bu işlevini tamam edince, imtihan değil de mükâfat yeri olan cennette insanın yazılımından silinecektir:
“Biz onların (cennet halkının) göğüslerindeki kin ve nefret (gıll) duygularını söküp çıkardık. (Şimdi birbirini seven ve hep iyilik düşünen) Kardeşler olarak, cennet koltukları üzerinde karşılıklı (sohbet ve saadet ortamındadırlar).” Hicr, 15/47.
O halde dünyada cenneti, ahirette de cenneti istiyorsak, yazılımımızdaki “kin=gill” duygularını düdüklü tencere gibi hapsedip, dışarıya yumuşak huy ve tatlı sözümüz, güzel davranışlarla süslediğimiz olgun buharları göndermeliyiz.
Allah bir ayette gıll’i yönetmenin formülünü şöyle verir:
“Onlar bollukta ve darlıkta sarfederler, öfkelerini yenerler, insanların kusurlarını affederler. Allah iyilik yapanları sever.” (Al-i İmran, 3/134)
İşin özü: Gıll’i tanıyan ve ona hâkim olan kurtulur.