BAKIŞ
Eğitimci Yazar ve Şair Mürsel ADIGÜZEL
Sevgili okurlarım, ben 1968 yılında kısa dönem askerlik görevimi yapmam, için silâhaltına alındım. Dört aylık eğitimim içinde bir gün mutfak nöbetçisi oldum. O gün bağlı bulunduğum alayın mutfağında bölüklerden gelen askerlerle patates ve soğan soyduk. Askeri hizmet içinde yetiştirilmiş olan aşçılar ve yardımcıları da yemekleri yapıyorlardı. Büyük bir titizlik içinde pişirilen yemekler, bölüklerden gelen yemek taşıyıcı askerlerin karavanaları sayısal esasa uygun şekildi doldurulup gönderiliyordu.
Bu işlemler bittikten sonra, her taraf yıkanıyor ve tertemiz edildikten sonra, tekrar akşam yemeği hazırlığı başlıyorlardı. Askerler başlarında bölük komutanlarıyla birlikte yemeklerimizi huzur içinde hep birlikte yiyorduk. Hiçbir zamanda bu seneye kadar zehirlenme vakası ne işittim, nede bir başkasından duymadım.
Kamu mallarının özelleştirilmesi gibi, kurum yemekleri de özellere havale edildi. İşte asker ve öğrenci zehirlenmeleri de böylece gündeme gelmiş oldu.
Zehirlenmelerle ilgili doyurucu bir açıklama duyamayınca, basında kimler ne yazıyor diye araştırmaya başladım. Bu araştırmada iki durum dikkatimi çekti. Birincisi bir ay önce Manisa’da askerlerin zehirlenmesiyle ilgili verilen önergede, araştırma komisyonunun kurulması isteminin AK Partili Milletvekillerinin oylarlıya reddedilmesi. İkincisi de Yılmaz Özdil’in köşesinde “ASKERİMİZİ KİM ZEHİLİYOR”? Sorusu dikkatimi çekti.
Sayın Yılmaz Özdil’in köşesinde yayınladığı yazısından ilk paragrafı aynen buraya aktarıyorum. “FIRINLARDA fareler çirit atıyor. Lahmacunda yağ külü var.Sosis horuz ibiğinden.Dönerde bağırsak var. Tavuk dönerinde deri var. Pastaneler hamamböceği dolu. Tuvalette dondurma yapıyorlar. Baklavaya antepfistiği yerine ezilmiş bezelye koyuyorlar. Kırmızıbiber de kiremit tozu var. Zeytini koyu siyah olsun diye ayakkabı boyasıyla yıkıyorlar. Bayat tavuk beyaz görünsün diye klaora batırıyorlar. Küflenmiş peyniri jel ile harmanlayıp, taze kaşar diye kakalıyorlar”.
Sevgili okurlarım, işin aslına bakarsanız, askerlerimizin ve öğrencilerimizin bir arada olmaları nedeniyle, zehirlenme durumu açığa çıkmış oldu. Açığa çıkmayan zehirlenenlerin hali nicedir. Bilinmeyen ve hastane imkânı olmayanların hali nice olmaktadır diye, durup düşünmemiz gerekir. Peki, ülkemiz de yaşayan yerli ve yabancı insanlarımızın sağlıklı yaşaması için ne gibi önlemler ve tedbirler alındığına dair önlemler alındıysa, Yılmaz Özdil bu verileri neden yazsın. Devletin görevi vatandaşlarının sağlıklı yaşam koşullarını düzene koyması değil midir? Eğer her tedbiri alıyoruz diyorlarsa, bu zehirlenme vakası niçin olmaktadır? Zehirlenen öğrencilerimize ve askerlerimize geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.
BAKIŞ
Eğitimci Yazar ve Şair
Mürsel ADIGÜZEL