Hayatım gezintilerle geçsin arardım. Gezintilerin yalnızlığa terk edilip derin bir koyda dalgalar eşliğinde sürmesini isterdim.
Koyda dalgalar gürlesin, serpsin suyu, kuru yerim kalmacasına ıslanayım. Suyun içinde olsam, balıklar gibi serpintide kalıp dalgaların gürlemesine ürker miydim? Acaba.
Gezintide ısrar ederdim, dökülmüş yaprakların arasından ortaya çıkmış elmayla. Elmanın kabuklarını atsam martılara, dalgalarla süzülmelerini taklit edebilsem. Süzülsem sıcak kumun üstüne, uzatsam ayaklarımı, çakıl taşlarına.
Sevgi ve neşe dolu kalbimle suya varsam, yıkandıktan sonra, geçsem ağaçlar arasına.
Ağaçlar yara almamış, kırılmamış ve kesilmemiş olsa. Yabani hayvan yavruları, yiyecek arasa elime baksa. “Bekleyin geliyorum desem. ”Artık et, peynir ve ne bulursam getirip doyursam onları. Acaba annesizler mi? Bugün doydular yarın! Yarın kim doyuracak, yoksa her gün mü gelsem ormana. Anayı orman gülünün altında beklesem.
Ana olmadan, anaya doymadan dünya boş, ele muhtaç olursun. Yavrulara rastlayana kadar, sorumluluk almayacaktım. Merakım ana, ana gezintimi bile sekteye uğrattı. Bekledim de gelmedi. Yavrular inledi gelmedi. Sudan geçemediğini düşündüm. Yavruları yediriyorum suyunu verip dönüyorum.
Rastladığına soruyorum, ana bu çevrede mi? diye. Yavruları için yalvaran gözlerle size bakıyor mu? Tilki olabilir veya çakal fark etmez.
Sahilde gezintimi sürdürüyorum. Hayalimi bozuyor arabaların gürültüsü. Acı bir fren veya düdük sesi, acil durum hiçbir canlıya acımıyorlar.
Esinti ve hoş koku tepelere çıktım. Vadiden yukarı tırmandım. Yağmur bulutları tepeye küsmüş ve ovaya geçmiş. Düzlükleri sevmiş ve çakmış gürlemiş.
Gezindim bozuldu geri döndüm dünyama. Dalgın ve yarı baygın yorgun argın. İki gün evden çıkmadım. Görmedim çimeni, çimenin kır çiçeklerini ve sebzeleri. Sebzelerden patates ve soğan büyümeye engel yok. Satılmasına engel çok.
Kurumaya yüz tuttu, çayırlar ve sebzeler. Yığıldılar direğin çevresine. Samanlığa sıkıştı, akşama ineğin önüne atılmaya. Kuru çayır ve sebze ineğin sevdiği. İnek ana besin kaynağı. Süt, yağ ve peynir.
Gezinti günlerimi tekrar yaşamak istiyorum. Dünyanın dur duracağı yok. Dönüyor keyfini çatıyor. Kimsesiz olmayı ve yalnızlığı sevmiyorum. Yabanilerin yavruları düştü aklıma, onlara varmalı, onları gözetmeliyim. Unutmamalılar kendimi unutturmamalıyım.
Yavruların gelişmesine göre ana yanlarında, fakat korkularına dikkat edilirse yırtıcının saldırısından zor kurtuldular. Onlara süt ve ekmek veriyor temizliyorum.
Gezinti sayesinde yavruları tanıdım. Yalnızlığımı unuttum. Dışımdaki hayatı keşfettim. Hayal kurdum araya yavrular girdi. Yürüyüşe çıktım, yanıma yavrular geldi. Elimde yiyecekler önümü kesen yavrulara vereceğim.
Ana bir kere daha ana. Ana yavruyu dünyaya getirmek değildir.
Ana dünya nimetlerini de kazandırmak değildir.
Hasan TANRIVERDİ