Kendimi bildim bileli, devlet hizmetinde çalışmayı kendime yedirememişimdir. Çünkü, her ne olursa olsun, sonunda yaptığın hizmetin karşılıksız kalacağı düşüncesi hep beni böyle bir çalışma ortamına girmekten engellemiştir.
Doğrudur ya da yanlıştır. Bu benim şahsi düşüncem, başkaları farklı yaklaşım tarzları sergileyebilir. Onlara nasıl saygı gösteriyorsam, başkalarının da benim bu düşünceme saygı göstermesini beklemek de hakkım sanırım.
Devlet kademesinde hizmet veren görevliler içerisinde ne kadar üstün hizmet anlayışına göre vatandaşa yaklaşım tarzı sergileyenleri görüp de, “İşte devlet babanın adamı da böyle olmalıdır!..” diye düşündüğüm varsa, ya hepsi bulundukları görevlerinden bir şekilde uzaklaştırıldı, ya da daha pasif görevlere alındı.
Buna karşılık, hiçbir liyakati olmayan, hiçbir özelliği olmayan, vatandaşa köle muamelesi yapan, fakat buna karşı iktidar partisine yakınlığı ile bilinen nice yalakalar da, hiç ummadıkları hiç mi hiç hak etmedikleri görevlere getirilerek taltif edildiler.
Bunları bizzat gördüm, yaşadım ve bu nedenlerle de devlet görevine oldum olası sıcak bakamadım.
Belki “bu tür ödüllendirmeler ya da cezalandırmalar sadece devlet kurumunda mıdır?” diye akıllara gelebilir… Tabii ki değildir. Ama özel sektörde bu kadar yoğun değildir en azından.
Size burada bir devlet memurunun, bir bürokratın profilini çizmeye çalışacağım. Yazımı okuduktan sonra, eminim ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız…
Adı Necdet Asan…
Görevi ise Balıkesir SSK İl Müdürü(ydü)!..
Birkaç gün önce, devletin son derece önemli bir kurumunun başında yetkili bir il müdürü olan Necdet Asan, bugün bağlı bulunduğu bakanlığın sıradan bir müşaviri konumuna getirildi!..
15 yıl olağanüstü bir çabayla hizmet verdiği kurumda, adeta kızağa çekildi ve sanki emekli olması için görünmez bir el tarafından boğazına sarılındı!..
Aman sakın, burada ajitasyon falan yaptığım da sanılmasın.
Evet, gerçek bir devlet memurunun, gerçek bir vatandaş hizmetkârının, yine yıllar yılı hizmet verdiği devletin eliyle buruşturulup, bir kenara atılmasının öyküsü sanki…
Yazacaklarımı sakın ola birilerinden duyup da, kulaktan dolma bilgilerle yazdığımı da sanmayın. Büyük bir çoğunluğuna bizzat şahit olduğum için yazıyorum.
Bugüne kadar devletin bürokratları ile ilgili olarak bu köşeden yazdığım çok azdır. Ve gerçek anlamda da bu hak edenleri köşeme konuk almaya büyük özen göstermişimdir. Emin olun, Necdet Asan da, işte böylesine hak edenler arasında yer alan, benim için ayrı bir önemi, ayrı bir değeri olan bürokrattır.
15 yıl önce kurum bile demeye bin şahit istenilen bir SSK müdürlüğünü teslim alan ve o berbat görüntüsünden, bugünkü çağdaş görüntüsüne dönüştüren Necdet Asan, asla “salla başını al maaşını” kendisine felsefe edinen bürokratlardan olmamanın da acısını çekiyor belki de…
Dile kolay, 15 yıl… Bu 15 yıl içerisinde kaç iktidar gelip geçti de, o hep aynı görevinde kaldı.
Bu bile onun “evet efendim… sepet efendim…”ci bir bürokrat olmadığının kanıtı. Tabii anlayabilene…
Hani bir söz vardır bizim siyaset literatürümüze de giren; “iktidarla gelen, iktidarla gider!..” diye. Ancak şu var ki, onu bu göreve getiren iktidar, belki de en isabetli icraatlerinden birini yaparken, görevdn alıp da, böylesine faal bir müdürü kızağa çeken bugünkü iktidar ise hayatının belki de en hatalı kararlarından birini verdi.
Biliyorsunuz, ülkemizdeki Emekli Sanıdığı, SSK ve Bağ-Kur gibi üç ayrı sosyal güvenlik kuruluşları, tek çatı altında toplandı.
Balıkesir’de de, bu göreve en yakın olarak bilinen kişi de 15 yıldan beri SSK İl Müdürlüğü görevinde olan Necdet Asan’dı. Ama ne yazık ki, beklenen olmadı. Bir gece, gizli bir el bulunduğu yerden alıp, yerine bir müfettiş atadı ve Asan’ı da kızağa çekti.
Bunda hepimizin kabahati var bence… Başta O’na sahip çıkmayan Balıkesir milletvekillerinin… Sonra da tüm Balıkesirlilerin…
Mezbelelikten çağdaş bir kurum yaratan, memurlarına her öğün 4 kap tatlısıyla, tuzlusuyla sıcacık yemek yeme imkanı yaratan, az bir personel ile olağanüstü hizmetler gerçekleştiren bir müdürün dramı bu öykü aslında…
Yıllar yılı, SSK’nın sürekli değişen uygulamalarını birebir vatandaşına aktarabilmek için, hiç üşenmeden tüm ilçelere giden, oradaki gerek işverenlerle, gerek işçi temsilcileri ile tek tek görüşen Necdet Asan’ı, Marmara Televizyonu olarak kaç kere konuk ettik, hatırlamıyorum bile…
Her yeni uygulamanın yürürlüğe girdiğinde bilirdik ki, SSK Balıkesir İl Müdürü Necdet Asan, en yakın zamanda konuğumuz olur ve bu yeni uygulamayı televizyon ekranlarından vatandaşlara aktarmak için bizden talepte bulunurdu.
Bunu kendine görev edinmişti. Üstelik de herhangi bir zorunluluğunun olduğunu da sanmıyorum.
Hiç kimseyi kırmadan, hiç kimseyi incitmeden, kurumunun çıkarlarını ön planda tutarken, vatandaşın da canını yakmamaya olağanüstü bir önem verirdi.
Oysa ki, elinde birçok güç vardı. İcra denen, haciz denen kuralları istediği an çalıştırırdı. Ancak, karşısındakinin iyi niyeti onun için kıstas oluşturuyordu. Bunu hissettiği zaman, yetkilerini kullanıp, bir yandan SSK’nın alacağını alacağını tahsil ederken, diğer yandan da yaklaşımıyla, borçluyu da ödeme yapmaya ikna ederdi.
Herhangi bir konuda kendisine bir şey sormam gerektiğinde, sekreteri telefonu bağladığında karşımdaki ses mutlaka “Cihan beyciğim nasılsınız? Size nasıl yardımcı olabilirim” derdi.
Balıkesir’e gittiğimde, bir çayını içmek için zaman zaman uğradığımda, işlerinin yoğunluğundan, iki kelime dahi edemeden, çayımı içip ayrıldığımı biliyorum.
Hiç kimseyi kırmayan, “canım” demeden hitap etmeyen, kendisine gelen vatandaş taleplerini dahi mutlaka halledebilmek için olağanüstü bir çaba harcayan bir bürokrat, bugünlerde yine yıllar yılı hizmet ettiği devletin bir kolu vasıtasıyla kızağa çekildi.
Oysa ki, diğer illerdeki yeni oluşturulan sosyal güvenlik kurumlarının başına getirilen il müdürlerinden çok daha fazla liyakat sahibi olduğuna inandığım, vatandaşına bu kadar yakın, bu kadar sevecen ve bağlı bulunduğu kurumu yüceltmek için olağanüstü çaba harcayan bir müdürün bu kadar kolay harcanmasının mantığını hiç mi hiç anlayamıyorum.
Sanırım O’na sahip çıkamayan başta Balıkesir milletvekilleri olmak üzere, tüm Balıkesirliler olarak bizler de anlayamayacağız.
Her zamanki duyarsızlığımızla, önce vah vah, ardından da tüh tüh çekeceğiz, sonra da unutup gideceğiz. Çünkü, biz böylesine vefakâr bir toplumuz işte…
Fakat, itiraf etmeliyim ki, burada en çok Balıkesir milletvekillerine kabahat buluyorum.
Düşünüyorum da, geride kalan 5 yıllık iktidarları döneminde Balıkesir ve ilçelerine ne gibi yararları oldu ki, bundan sonra olsun!..
Hiç biri kusura bakmasın!.. Attım mı her biri maşallah mangalda kül bırakmıyor. Ama hizmete geldi mi, her biri kaçacak delik arıyor!..
Bakmayın siz onların “şunu da biz yaptık, bunu da biz yaptık” diye hikayeler okumalarına… Balıkesir ve ilçelerinde biten bir yol mu biliyorsunuz, biten bir devlet yapısı mı? Hangisi var? Ama laf tonla…
Hadi Balıkesir’e karşı bu kadar ilgisiz ve duyarsızsınız, bari devlete karşı duyarlı olun…
Necdet Asan’ın bulunduğu makamdan alınması, emin olun sadece Balıkesir’in kaybı değil ki… Bence daha çok devletin kaybı…
Böylesine vatandaşını incitmeden, kırmadan devletinin hizmetlerini sunan, sunmasının ötesinde de devletini kalkındırmak için çaba harcayan ender bürokratlardan biri, böylesine kolay harcanmamalıydı. Böylesine kolay bir şekilde gözden çıkarılmamalıydı…
Necdet Asan olayı, dediğim gibi başta milletvekillerinin, ardından Balıkesirlilerin ve en sonunda da devleti yönetmeye talip olan iktidarın ayıbıdır…