Sevgisizlik yanlış adımlar attırır. Doğruya rengini veren sevgidir. Günümüz insanın en büyük sorunu, sevgi dilini kullanamama…
Kültüründen beslenen milletin gençliği, projelere odaklanan, çalışkan ve yarınlara sağlam adımlar atan bir kitledir. Yetişen sanatçı, eğitmen ve medya yani topluma yön veren yüzler öz dokuyu muhafaza edebiliyorlarsa gençlik minimum bir hata ile insanlık dokusunu korur. Çağın vebası olarak nitelendirdiğimiz, maddi manevi tükenişin alt yapısını, ticari ve siyasi rant kavgaları oluşturuyorsa gençliğin çöküşü kaçınılmaz. Burjuvanın kirli dili, şehir hayatının özenti ağı, gelenekten kopuş manevi boşluğu hızlandırmakla kalmayıp, yeni bir düzen anlayışının doğmasına neden oluyor. Genç kuşağı kazanmak için, alan çalışması yapanlar, kendi yörüngelerini korumayı daha çok düşündüğünden ortaya başarı tablosu çıkmıyor. Aile ve toplum, gençlerin önüne etrafı aşınmış doğrular koyduğunun bilincinde mi acaba. Söz ve hal arasındaki uçuruma sıkışmış çağın yeni yüzü; mutsuz, huzursuz ve yargılayıcı. Evet, kimlik dağınıklığı ile toparlama rolü, gençler için basit kaldığı, hatta yadırgandığı akla gelmiyor. Hızlı bir kentleşme ile öldürülen gelenekler, dijital çağ ile ortadan kalkan mahremiyet, köklerinde yara olan bu milleti geçmişten kopardı diyebilir miyiz? Anne baba, çağı ile kavgalıysa çocuk ne halde olur? Gençliğin sorunları değil, onları bu noktaya getiren nedenler masaya yatırılmalı.
Okuma oranının yükselmesi için, kampanyalar yapılıyor, kitap fuarları oluşturuluyor. Kurum ve derneklerde haftalık konferanslar düzenleniyor. Bazı belediyeler yazarı, şair, öğrenci ile buluşturuyor, üniversiteler de dahil olmak üzere konuşmalar yapılıyor. Sonuca baktığımızda artan kültür yoğunluğunun karşılığı gençlerde yok. Neden sorusunun cevabı açacak, belki de gençliğin tıkanmış ruh halini! Doyurucu, somut gerçekler tezat yığını olmadığında karşımızda ürüten, düşünen bir gençlik olur.
Tüm negatif hallerin temelinde tüketim ve şiddet yatmakta. Bir el değerler haritasını işaretlerken, diğer el ticari çarkı döndürmek için tüketime teşvik ediyor. Bir yüz manevi duyguları vurucu kelimeler ile işlerken, diğer yüz sistemin korumacılığı ile kendi çıkarını düşünüyor. Gençler değerlerden kopmuyor, kopartılıyor. Ailesinde annesine ve kendine şiddet ile büyüyen çocuklara hangi değerleri anlatabiliriz? Kültüre sahip çıkmak, manevi yapıdaki bütünlük ile olur. Evlerimizin önüne kalın setler çekerek, dışarıdan evlatlarımızı korumaya çalışıyoruz ya onların iç dünya hasarını ne yapacağız? Oraya, kalbe temas edebiliyor muyuz? Belki de kendi kalbinden kaçanlar çoğaldıkça, incelikler de yok olmakta.
Sevgisizlik gençleri bilgisayar oyunlarına (sanal dünyaya) hapsetti. Hissetmek ile aralarında uçurum olanlar, pratik hayatta donuk, tutuk ve gerilimli. Temel sorun; kişinin iç güvenliği, kendine ve etrafına adaleti. Popüler kültür ile demlenen nesil, kendi sorunlarını çözemediği gibi her şeyi de yadırgayacaktır. Başarının temelinde sevgi, saygı anlayış vardır. Bugünün penceresine, Erich Fromm un’ sevgi olmadan insanlık bir gün bile var olamaz’ sözünü bırakıyorum. Kalbimize tutunalım.
Selamlar…