‘Kendi başını deremeyen
Gelin başı derermiş’ sözünü duymuşsunuzdur.
Kendi başımı da dermişliğim vardır, çok gelin başıda derdim.
Eskiden sık sık kuaföre gidilemezdi.
Hem her şehirde de ya bir ya iki bayan kuaförü olurdu. Abisinin ya da babasının kuaföre göndermediği gelinlerin saçlarını bu işten anlayanlar yapardı, buna da ‘gelin süslemek’ denirdi.
Nasıl oldu nasıl başladım bilinmez ama ben de nişan ya da düğün öncesi bir çok gelini süsledim.
Önceki gelinlerim akraba kızlarıydı. Bunlardan ilkinin fermuarı bozuk gelinliğini bile tamir etmiştim de duruma çok üzülüp ağlayan gelini sakinleştirmiştim. Fermuarı arkası boydan boya bozuk gelinlği kapıp gelmişler gelin almaya iyi mi? Gözün kör olsun yokluk, yoksunluk.
Yanımda götürdüğüm suda kaynatmalı bigüdilerle gelinin saçlarını sarar, arkadan saçı toplar, mithiş topuzlar yapardım o güzel saçlarla. Kaküller keser, limon suyuyla da yanlardan cinalar yapardım kıvır kıvır.
Bir de makyajını yaptım mı gelin bile kendini tanıyamazdı aynaya baktığında.
Bir keresinde saçını yapıp makyajını yaptırdığım geline arkadaşları şaşkınlık ve hayret nidalarıyla bakıp ‘kız Sultannn tükanların önündeki dondurulmuş bebekler gibi olmuşsun’ demişti de çok gülmüştük.
Böylelikle binbir hevesle evlenmeye karar veren bir çok gelinin saçlarına ellerim değmiş, makyajlarını yaptırmış, ışıl ışıl gözlerindeki pırıltıdan minnettarlık ve teşekkürlerinü görmüştüm. Aileler de özellikle anneler çok dua ederdi bu müşkülleri hâlodu diye.
Keşke bu yeteneğimi geliştirip belgeleseydim. Ama o zamanki idealler yüksek öğrenim yapmak ve meslek sahibi olmaktı. Pişman mıyım değilim öğretmen olduğuma.
Fakat günümüzde yüksek eğitim zor ve oldukça da pahalı, atanma garantisi de yok. En iyisi el becerilerini geliştirmek ve meslek öğrenmek.
Tabi bunlar kırk elli yıl öncesinin havadisleri. İyi ki o mütebessüm yüzlerde ve dudaklarda bir gülümseme olmuşum.
Gelelim günümüze, her sokakta adım başı bir kadın kuaförü var şimdi. Gencecik kızlar, kadınlar doluşu veriyor buralara saçlarını boyatmak, fön çektirmek, röfle, perma, çıt çıt, afra, tafra daha bilmem ne yaptırmak için.
Arada bizim de yolumuz düşüyor tabi. Fakat kesim, boya ve saç bakım fiyatlarının en orta halli kuaförlerde bile oldukça yüksek olması bana insanların yine eskiye döneceğini düşündürdü.
Hele de kuaföre giden bir ‘gelin başı’ kaç liraya çıkabilir ki dükkândan bilemedim.
Altın tarak kadın kuaförünün taraklarının dişi kırılacak bu gidişle.
Şükran Uçkaç Yargı Sazsızozan 17 Ocak Ankara