George Friedman yazdığı GELECEK 100 YIL kitabından gelecekteki fay hatları konusunda alıntılar yapmaya devam ediyorum.
Görülebildiği kadarıyla, günümüz itibariyle yüzyılımızda sorun çıkması muhtemel beş bölge var: Pasifik Okyanusu, Avrasya, Avrupa’nın Gelecekteki Durumu, İslam Dünyası, Meksika ABD ilişkileri.
Bugünki konumuz bu fay hatlarından Avrasya. Yazımın bundan sonrası ilgili kitaptan…
Sovyetler Birliği’nin parçalanmasından sonra Avrasya’nın geleceği
Sovyetler Birliği 20. Yüzyılın ikinci yarısından sonra uzun bir dönem Almanya’nın ortasından Pasifik’e, Kafkaslardan Hindikuş’a kadar Avrasya’yı kontrol etti.
Sovyetler Birliği çökünce batı sınırları Batı Almanya’dan Belarus sınırına kadar yaklaşık bin mil doğuya kaydı. Hindikuş sınırı da kuzeyde Rusya Kazakistan sınırına kadar çıktı. Rusya Türkiye’nin kuzeyindeki sınırından kuzey Kafkaslara gitti ve hala orada tutunmaya çalışıyor.
Rus gücü yüzyıllardır ilk defa bu kadar doğuya çekildi. Önümüzdeki on yıllar içinde Rus gücü bu iki hat arasında bir yerlerde kalacaktır.
Bölgede 1991’den beri parçalanmalar devam ediyor. Rusya bu dönemde kendine eskisinden daha çok güveniyor ama bölgesinde etki alanı oluşturamazsa Rusya Federasyonu da parçalanabilir. Etki alanı oluşturursa bu durum ABD ve Avrupa ile sorun yaşamasına neden olabilir.
Sovyetler birliği parçalandıktan sonra dış güçler Rus ekonomisinden yararlanmak için bir karmaşa ve fakirlik dönemi yarattılar ve eski Rus imparatorluğu topraklarını kendi etki bölgelerine almak için harekete geçtiler.
Rusya’dan ayrılan Doğu Avrupa’daki ülkelerinin bir kısmı NATO’ya bir kısmı da AB’ye alındı. Ukrayna ABD’ye yanaştı ve anlaştılar. ABD ayrıca, Gürcistan başta olmak üzere Kafkasya’da etkisini arttırdı.
Rusya, ABD gayretlerinin kendisine zarar vereceğini anlayınca, etkisini eski Sovyetler Birliği topraklarına kadar yayma girişimi başlattı.
Rus gücünün gerilemesi Ukrayna’da durdu. Rusya etkisi üç yönde artmaya devam ediyor: 1. Orta Asya’da, 2. Kafkaslarda, 3. Batıda Baltık Denizi ve Doğu Avrupa’da. Rusya 2020 yılına kadar devletini yeniden yapılandırmak ve bölgede Rus gücünü yeniden kabul ettirmek isteyecektir.
Rusya Belarus’la anlaşacaktır.
Baltık ülkeleri yeniden Rusya egemenliği altına girmek istemeyecektir.
Eski Sovyet uydusu ülkeler-özellikle de Polonya, Macaristan, Romanya Sovyet ordusunun kendi sınırlarına kadar gelmesini tehdit olarak göreceklerdir.
Rusya gelecek on yılda küresel bir güç olamaz, ama büyük bir bölge gücü olmaktan başka çaresi de yoktur. Bu da Avrupa ile (dolayısıyla ABD ile) sorunlar yaşayacağı anlamına gelecek ve böylece Rusya-Avrupa sınırı da bir fay hattı olarak kalacaktır.
Kıymetli okurlarım:
Rusya, ülke ve il olarak bizim deniz üzerinden kuzey komşumuz, dünya için en büyük ikinci ülke olsa da bizim için birinci büyük ülke. Bunu böyle kabul etmemiz ve bu minvalde özel çalışmamız gerekiyor.
Rusya’dan ayrılan Türki Cumhuriyetler bizim kanımız canımız her şeyimiz, dolayısıyla bu alanda çok fazla karşı karşıya gelmemiz söz konusu olabilir, dersimizi iyi çalışmamız bu süreci hep beraber güç birliğine dönüştürmemiz lazım.
Rusya ülkemiz ve ilimiz için inanılmaz fırsatlar sunan bir Pazar. Sadece süs bitkileri üretimimizi organize edip bu pazarın ihtiyacını karşılasak muhtemelen ülke tarımsal üretimimizi-gelirimizi ikiye katlamış oluruz. BU PAZARDA ORDU YERİNİ MUTLAKA ALMALIDIR.
Efendiler, yol kaldırım yaparak memleketimizi kalkındıramayız, kalkınma başka şey, yerelde yapılmakta olanlar başka şey. Elbette bunlarda olacak ancak eş zamanlı Rusya pazarına ne üretmeliyiz sorusunun altını doldurmalıyız.
Ordu’nun; sadece Rusya’ya çalışan bir konteyner limanı neden olmasın, sadece Rusya’ya üreten ihtisas OSB’leri neden olmasın, Rus turiste yönelik turizm destinasyonları neden olmasın (mesela Rus turistlere yönelik bir termal turizm destinasyonu başta olmak üzere bir çok destinasyon çalışmalıyız)
Rusya’yı onlarca tez çalışmasına konu etmeliyiz, Rusya üzerine odaklanmış enstitüler ve üniversite kurmalıyız, Rusya için “ne üretir ve satarızı” kendimize her gün sormalıyız…
Kısaca böyle…