Ben; bundan böyle yerel seçim olmayabilir demiş, Genel seçimin ise “adet yerini bulsun” şeklinde yapılacak, ancak şimdiden kazananının belli olduğu, dayatma ile kazanılan yüzdenin de üzerinde bir oranla “adam kazandı”vari bir emrivaki ile karşı karşıya kalacağımızı geçen yıl dile getirmiştim!
Halen bu endişelerim devam ediyor. Seçimler yapılıncaya kadar da sürecek!
Yine geçen yıl, son gerçekleştirilen “gece bekçileri” oluşumu ile gecelerde dahi köşe bucak yapılacak faaliyet ve guruplaşmaların, toplantıların anında yetkililere (!) haber verilmesinin sağlanacağı, muhalefetin her hareketinin ve her zaman gözetim altında olacağı, dolayısıyla olası bir fikir jimnastiğinin bile anında bastırılmasının önünün açılacağı endişelerimi dile getirmiştim.
Şimdi “gece bekçileri” çok daha geniş yetkilerle donandı!
Şüphelendiği zaman kişiye kimlik sorabilecek, üst araması yapabilecek, ehliyet sorabilecek, gerekirse polise haber verip tutuklatabilecek. Direnen, neden ve niçini sorgulayan vatandaşa sert müdahale etme yetkisine de sahip olan bekçi, gücün yanı sıra, jop ve silah bile kullanabilecek!
Ben bir detaya daha dikkat çekmek istiyorum! 2 kişilik gruplar şeklinde gece görev yapacakları söylenen bekçilerin; büyük bir olasılıkla sayıları 3-4 kişiye çıkarılacak!
Bizim çocukluğumuz zamanında ki bekçilerin (Haseslerin) görevi bu değildi!
Yine belli bir eğitimden geçirilen, yapılan sınavı kazanan, liyakat kazanan kişiler “gece bekçisi” yapılır ve asli görevleri, gece hırsızlığı önlemek, sokak aralarında ki trafik kazalarını haber vermek, olası bir gece kavgasına müdahale etmek, polise bildirmek ve herkes uykudayken olası bir yangın durumunu itfaiyeye bildirerek erken müdahale edilmesini sağlamaktı.
Onlar da silahlıydı. Amma kimseye kimlik sormaz, münakaşalara sebebiyet verecek hareketlerden uzak duran, gözlemlemeyi iyi yapan, halkın rahat ve huzur içerisinde uyumasını sağlamak idi. Düdüğünü öttürdüğünde, ona en yakın olan bekçi de düdüğüyle ses vererek “asayiş berkemal” şeklinde bir uyum içerisinde görev yaparlardı.
Hatta çocukken korktuğumuz gecelerde, bekçinin düdük sesini büyük bir heyecanla bekler, ses geldiğinde de bir “ohhh” çeker, güvende olduğumuzun rahatlığıyla uykuya kaldığımız yerden devam ederdik! Yani bize göre bekçi; korkularımızın bekçisiydi. Bu kadar net.
İnşallah bu anlayışla görev yaparlar demek istiyorum amma, söylediğime ben de inanmıyorum! Çünkü verilen yetkilerle sanki biraz kaba kuvvet kullanılacağı imajı ağır basıyor. Yaşayıp göreceğiz bakalım huzuru mu sağlayacaklar? Yoksa huzuru mu kaçıracaklar?
Mesela “bu saate nereden geliyorsun?” “Nereye gidiyorsun?” “Sen içkili misin?” “Neden bize baktın?” “Neden sesin yükseldi?” “Burada niye oturuyorsun?” “Bu etek kısa değil mi?” “Neden arkadaşınla sarıldın?” Neden… Neden… Neden diyerek güç kullanır mı?
Sözün Özü!
Ben sadece şu an aklıma gelenleri yazdım. Umarım yanılırım, olmaz bunlar. Ve o zaman da bu yazımı çürütecek bir yazı kaleme alır; “özür dilerim sevgili okurlarım, endişelerimde yanılmışım” derim. Hiç çekinmem ve kendime gurur yapmam. Zira ben bunları çoktan aştım.
gazete2000@hotmail.com