O gün ben adeta dejavu yaşamıştım. Olayın olduğu esnada bunu fark ettiğimde zaten bana “Kal” gelmişti.
Çok ilginçti aslında.
Bundan tam 10 yıl önceydi…
Alt komşum Zekiye hanımla kumsalda uzanmış güneşleniyorduk. Gözlerimi yumup bıraktım güneşin kucağına kendimi. Sıcağın etkisiyle öyle tatlı şekerlemeydi ki benimkisi… Adeta yazın keyfini çıkartıyordu D vitamini depo eden bedenim. Birden duyduğum bir kadın çığlığı ile gözlerimi açıp doğruldum. Kadın çığlığı öyle garipti ki …
“Annemmmm… Kalk annnemmm, kalkkk… Aç gözlerini açç annemmmm…!”
Sanki bir kadın ağıt yakıyordu.
Çığlığı duyan insanlar yoğun bir katılımla yoldan, kumsalda ve hatta denizden düşe kalka koşuşturmaktaydılar.
Arkadaşım Zekiye bana kaygıyla baktı. Kalk, der gibi kaş göz etti;
“Sen hemşire değil misin? Haydi koş belki yardımın olur.”
Nasıl da unutmuştum yıllar önce bırakmış olduğum mesleğimi.
Fırladım yerimden. Olay yerine doğru kumlara bata çıka koşturmuştuk.
Çığlıkların yükseldiği kumsala nefes nefese ulaşmıştık.
Havaya yükselen yoğun insan seslerinden ne yaşandığına dair bir bulgu yoktu. Her kafadan bir ses çıkıyordu. Her insan tam doktor kesilmişti.
“Denizde bir kadın boğulmuş!”
“60 yaşındaymış!”
Kalabalığı yarıp daire içine ancak başımızı uzatabilmiştik.
Yerde bir anne boylu boyunca hareketsizdi. Hemen yanında diz çökmüş bir elini kadının başına yastık yapmış, diğer eli de annesinin ağzından sızan kusmukları temizliyordu.
“Annemmmm….Canım annemmm hadi aç gözlerini…”
Kızı denizde boğulan, hiç soluk almayan annesini yana yatırmıştı. Aynı esnada annesinin diline iki parmağını bastırıp kusturmaya çalışıyordu.
İşin en kötü ve şaşırtıcı yönü ise tam biri yardım etmek adına yanına yaklaştığında;
“Sakın ha, sakın anneme kimse dokunmasın, sakınnn! Defolun nn!” Diyor ardından;
“Ambulansı aradım..
Annem, annemmm hadi aç gözlerini…” Diyor iki gözü iki çeşme ağlıyordu.
Annesinin ağzı kusmuk ve köpükler içindeydi. Bu durum kadının akciğerlerinin oksijene gereksinimi olduğunu ve ciğerlerin tıka basa deniz suyu ile dolu olduğunun işaretiydi. Hemen müdahale edilmezse kadın ölebilirdi.
Sesimi yükselterek konuştum:
“Hanımefendi anneye öyle müdahale yapmayın. Solunumu durmuş! Kusmuğu ciğerlerine doluyor. Kesinlikle kalp masajı ve ağız solunumu derhal yapılmalı!”
Değil yaklaşmak adım dahi atamamıştım. Kızı agresifti. Panikle hem ağlıyor, hem de bağırıyordu!
“Hayırr…Hayırr…Yaklaşmasın kimse…Ambulansı aradım. Yolda…”
Arkadaşım Zekiye de :
“Lütfen çekilin, arkadaş sağlıkçıdır.”
Sesimizi ne kızı duymuştu, ne de meraklı kalabalık, bana öncelik tanıyıp, alan açmıştı.
Hatta birileri omzuma dokunup” İstemiyor, ambulans gelir şimdi, boşuna kriz yaratılmasın!” Diyerek daire içine girmeme engel olmuştu.
Zaten tam o esnada ambulansın siren sesini duymuştuk.
Ne deseydim ki o anda?
“Geç olur. Ambulans yol açıksa en erken vaka yerine geliş saati tam 6 dakikadırı mı, deseydim? ”
Yoksa onlara;
“Teknik olarak boğulan birine kalp masajıyla suni solunum uygulanmazsa; kalp 3 dakika, beyin 5 dakika sonra ölüm gerçekleşir mi, deseydim?”
Acep duyarlar mıydı beni?
Kalabalık ellerinde sedye ile koşturamakta olan 112 acil tıp teknisyenlerine yol açarlarken biz de uzaklaştık oradan.
Üzülerek olay yerinden buruk bir yürekle ayrılırken duyduğumuz cümle ile sarsılmıştık!
“Kadın çoktan ölmüş!”
“Geç kalınmış!”
.
Evvelsi gün de köpeğin ısırmış olduğu kadının yanında da kızı ağlıyordu:
“Anneciğim ağlama. Bak hemşire geldi. Ağlama annemmm!”
Olay yerine vardığımızda, yaraya yanıcı kolonya, vb, maddeler döküyorlardı. Ve ne hazindir ki ben yine o gün yanlış müdahale edenlere sesimi duyuramamıştım.
“Annem ağlama. Ne olur üzülme! Bak ambulans geliyor.”
Geç kalınmışlığa hangi ambulans, hangi tıp insanın faydası olabilirdi ki?
Neyse ki köpek kuduz değildi.
Öğrendim ki anneye tıbbi tedavi uygulanmış aşısı da yapılmıştı. Durumu iyiydi.
Olacakla, olmuşa, ölümün önüne kimse geçemiyor…
.
O gün 10 sene öncesinin bir tekrarı gibiydi.
Anne Ve Kızı…
Aynı insan kalabalığı…
Yanımda aynı arkadaşım Zekiye vardı.
Rollerimiz aynıydı.
Yüreklerimizde “Geç kalınmışlık”
Ve hüzün saklıydı…
Dejavu değil de neydi bu yaşadığımız?
Emine Pişiren/ Akçay