Saç ve sakalı ağarmış, sırtı kamburlaşmış ve çökmeye yüz tutmuş bedeniyle, yük altında ezilmeyi, zevk edinmişçesine, sallana sallana merdivenin birinci basamağına kadar geldi.
Basamağın önünde durdu ve çevresine baktı. Kendine göre, ellerini havaya kaldırıp salladı. Kamburunu düzeltebilse onu da yapacaktı. Acıları, hafif gülücüğe dönüşmüşe benziyordu.
Yaşlı adamın ağzı kulağındaydı. Belki de ilk defa kamburundaki yükün farkında değildi.
Oldukça yavaş salıntıyla merdivene adım attı. Sağa ve sola baktı, görün beni, der gibiydi. İkinci ve üçüncü basamakla düze ulaştı. Tören yerini gördü ve tıkırtıyı artırdı ve yana salıntı. Taşıdığı malın çok değerli ellere teslim edileceğini bildiği için gülüyordu.
Görevli yaklaştı, “burada ne işin var, mutfağa,” diye azarlayınca ezilmişliğini hatırladı. Ama yine de salona girmek güzeldi, dedi. Güzeldi halıda yürümek, sıcakta oturmak ve sırtı pek olmak.
Zılgıtı yiyince, içilecek ve yenilecek olan besinlerin yeri mutfak olduğunu hatırladı. İçeriye girdi, aşçı başı “senin ne işin var? ayağındaki lastiklerle salonda,” dedi.
Yaşlı adam “Köy meydanındaki törenlerde tören masasına kadar gidiyordum,” dedi. Aşçı başı sepete yardım etti ve kenara bıraktı. “Ezilen sensin uyku numarası yapan da sen,” dedi.
Mutfağa bırakılan tıngırtılarla ilgilendiler. Her birini renkli kâğıtlara sardılar ve masaya dizdiler.
Salona kurulan masa, kimsenin ilgisini çekmedi. Fakat üzeri donatılmıştı. Açılış gösterisi için hazırlıkların son aşamasına gelinmişti. İnsanlar zorunlu getirilmiş gibiydi. Çünkü ayakta uyukluyorlardı.
Beklenen an gelmişti. Açılış yapılacak ve tebaaya öğretilecekti. Bu kadar önemli bir yaşantıyı etkileyecek olayın gerçekleşiyor olması, talihin bir kere daha toplumun, yüze güldüğünü gösteriyordu.
Mutfaktaki tıkırtı kulağa hoş geliyordu. Şimdi bu hoş seda, salondakilerin de kulakların pasını silecekti. Pasın silinmesi ilk olacak ama son olmayacaktı.
Sessizlik ve tıkırtılar da belli belirsiz. Büyük öğreti için, kurdele kesilecekti. Nefesler tutulmuş, top penaltı noktasına gelmişti. Bir tekme atılacaktı, milletin böğrüne vurur gibi ve perde kapanacaktı.
Açılışın amacı tebaaya öğretiydi. Çok önemliydi, ilk yapay zekâ ve yazılımı denemesiydi. Bundan sonra yazılımın peşi gelecekti.
Milyonların gözü kulağı gelin gibi süslenmiş masanın üzerindeki gazoz şişesindeydi. Masanın etrafındakiler, Tibet’in Buda öğrencileri gibi soluk suratlı ve baygın gözleriyle karınlarının guruldamasının dinmesi için dua ediyorlardı.
Kurdele için beyaz şalvar, üzerinde şık bir smokin ve tuğlu kaftan giyinmişti. Makası parladı ve kurdele kesildi. Yeşil şişenin kapağı masanın kenarına tutuldu ve bir darbeyle açıldı.
Herkesin gazozunu bu şekilde açsın denildi ve salon gazozu açma sesiyle doldu.
Töreni izlemek bir ayrıcalıktı. Yaşlının susmayan tıkırtısı için.
Hasan TANRIVERDİ
























