“Tespihin imamesi kopunca tespih dağılır! E/P”
Hiç unutmam: Kissenger’in bir sözü vardı.
Demiş ki:
“Bir ülkeyi yok etmek istiyorsanız; topla tüfekle, nükleer ve füzelerle değil… Gıda ve ilaç terörüyle o ülkeyi yok edebilirsiniz!”
Vallahi doğru demiş.
Yavaş yavaş ölüyoruz!
Nasıl mı?
Sağlık bakanlığı kovit19 salgınında bizi aşıladı mı?
Hem de zorla ve kimliklerimize etiketleyerek…
Ne kamu kuruluşlarına aldılar, ne de özel resmi araçlara binebildik!
Yalan mı?
Zorunlu aşı olmadık mı?
Ben dahil tam beş aşı oldum.
Olanlar sapır sapır dökülüyor..!
Ya kalbi tekliyor şehit oluyor, ya da gazi olarak yaşamını sürdürüyor.
Hâlâ Covit 19 gazisi olarak yaşam mücadelesi veriyorum.
İlaç terörüne maruz kaldık!
Çünkü isteğimiz dışında silahlandırdılar bizi..!
Aşıyla hem de…
Bu öyle bir silah ki, kullanan kişiyi sakatlayan veya öldüren türden.
Çoğu insanda araz bıraktı.
Kas ağrıları…
Şah damarı tıkanıklığı…
Kalp hastalıkları…
Akciğer hastalıkları…
Duyu kayıpları…
Vs…Vs…Vs…
Yukarıda saydıklarımın hepsi de bende olduğuna göre Gazi ünvanını hak etmedim mi, dersiniz?
Gelelim diğer gıda terörüne…
Sucuk, peynir, vs…
Son günlerde, yok domuz eti yok tavuk eti, yok eşek ve at eti karışık, diye haberleri okuyor, izliyoruz.
Akla şu soru çelme atıyor ister istemez?
Ülkemizde mide, bağırsak, üriner, vs, kanser hastalıkları neden/niçin arttı?
Sonra ikinci tehlikeli soru takılıp kalıyor:
Bir ürün raflara dizilmeden önce kimin, kimlerin kontrolünden ve onayından geçiyor?
Sağlık bakanlığı mı?
Gıdadan sorumlu bakanlık mı?
Peki kim suçludur, onaylanmış gıda ürünlerinden?
Halkın sağlığı kimlerin elinde?
Kimler yargılanmalı?
Gıdayı üreten mi, raflara dizen mi, gıdayı satışa geçit veren mi?
Söyleyeyim efendim!
Asıl suçlu ve de yargılanması gerekenler:
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Bakanlığı adına kontrol görevini Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü(GKGM) yürütmektenlerdir..!
Bu görevi yapan devletin sorumlu ve yetkili kişileri, kurumları tam 81 ildeki il kontrol şubesi ve 41 ildeki il kontrol laboratuvarı ile yerine getirmektedir.
Ve…
Analiz amacı ile özel laboratuvarları da yetkilendirebilmektedir.
Asıl suçlu kimmiş?
Tespiti değil asıl üretimin kontrolünü yapan kurumsal suçludur.
Kısacası;
Sağlığımıza zararlı gıdaları zorunlu tüketerek,
Zorunlu “aşılarla” hayatla ölüm arasında sıkışıp kaldık.
Ölenler şehitliğe…
Geride kalanlar ise GAZİ ünvanı ve hakları verilerek onurlandırılmalı…
Biraz olsun içimize su serpilir.
Ne dersiniz?
Sahi, gazilik hakkı nasıl kazanılıyordu?
Saygılar şelale…
Emine Pişiren