Sevgili okurlarım, 100 yıl önce bu gün 23 Nisan 1920’de açılmış bulunan, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Cumhuriyetimizin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından yarınlarımızın güvencesi olan, çocuklarımıza armağan edilmiştir.
Bu güne gelişimize baktığımızda, görmüş olduğumuz gerçek şu ki; 100 yıl önce Osmanlı İmparatorluğu küllerinden kalan bir yurt parçasını düşmanlardan kurtarmak için, topyekun milletçe bir ateş topu haline getiren, Mustafa Kemal Atatürk’ün azim ve kararlığına borçluyuz. Bu azim ve kararlığı içersin de yer alan silah arkadaşlarına, kahraman ordumuza ve günün kadın erkek savaşçılarına borçluyuz. Hepsini minnet ve şükranla anıyorum.
Bunun içindir ki, 23 Nisan 1920’de açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bir başka anlamı ve işlevi her daim karşımıza çıkmaktadır. Bu günün ebediyete kadar taşınması için, çocuklarımıza bu şuuru vermenin gayreti içerisinde olmalıyız. Aynı zamanda, çocuklarımıza kendilerine emanet edilen değerleri ve emanetlerin büyüklüğünü de anlatmalıyız. Çünkü devletimizin, cumhuriyetimizin temel değerlerine ve milletimizin bütünlüğüne yönelik saldırılar bugün olduğu gibi, yarın da devam edebilir. Bu itibarla, gelecek nesillerin uyanık olmaları gerekmektedir. Ülkemiz düşmanca saldırılara karşı korunması için hazırlıklı olunması gerçeği, çocuklarımıza anlatmalı, yüklendikleri emanetin sorumluluğunu bugünden öğretmeliyiz. 23 Nisan 1920 günü ve diğer milli bayramlarımızın anlatılması ve kutlanması, hepimizin öncelikli görevi olmalıdır.
Sevgili okurlarım, 23 Nisan 1920 gibi diğer milli bayramlarımızın önemli bir anlamı daha vardır: Bu bayramlar, birlik ve beraberliğimizi pekiştirdiğimiz, millet olarak tasada ve kıvançta bir olduğumuz günlerdir. Bu günde bizlere bu cennet vatanı, canları ve kanları pahasına emanet eden atalarımızın emanetleridir. Bu emanetleri nasıl daha iyi koruyarak ve geliştirerek yarınlara taşıyabileceğimizin önlemlerini her zaman almakta uyanık olmalıyız. Aksi halde tekrar emperyalizmin tuzağına düşürülmüş oluruz. Bu gerçeklerden hareketle hafızamızı yokladığımız gerekir. Bakın geçmişten günümüze gelinceye kadar, tarihin akışın içerisinde milletimizin kaderinde olumlu veya olumsuz bazı olaylarda yaşanmıştır. Bu olayları yaratanlar sözüm ona kendilerini devlet adamı saydırmışlar dır. Bu açıdan baktığımızda, tarihimizin birçok alanında etkili olan binlerce devlet adamı yer almıştır. Bunlardan bazıları devlet kurulmuş, bazıları ise devlet yıkılmıştır. İşte Mustafa Kemal Atatürk’te 16. Türkiye Cumhuriyeti devletini kurmuştur. Mustafa Kemal Atatürk gibi devlet adamları ve halk kahramanları, bıraktıkları eserler ve bu eserlere sahip çıkanlar tarafından sonsuza kadar yaşatılacaktır.
Öncelikle bilinmesi gereken bir gerçek daha vardır ki o da, Mustafa Kemal Atatürk’ü farklı kılan ve tarihin sayfalarına altın harflerle yazdıran, ulusun bekasını ön olanda tutmasıdır. Bu nedenle Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere emanet ettiği bütün eserini sonsuza kadar yaşatma hususundaki kararlılığı, çocuklarımıza da anlatmalı, öğretmeli ve kavratmalıyız. Anlatmalıyız ki, kendileriyle birlikte gelecek kuşaklar uyanık olabilsinler. Yaşadığı vatan toprağını koruma ve kollama konusunda ki ödevlerini yerine getirebilsinler.
Sevgili okurlarım, kıymetli anne ve babalar, bu duygularla bütün çocuklarımızın 23 Nisan Bayramını kutluyor, emekli bir öğretmenleri olarak hepsine sevgilerimi sunuyorum.
Mürsel ADIGÜZEL
Eğitimci Yazar ve Şair
Dediğiniz gibi üstadım, emeği geçenlere minnet ve şükran borçluyuz. Amma bugün gelinen nokta da pekte değerini anlamış değil; taş üstüne taş koymak yerine, söküp atar olmuşuz. Umarım bu 100.yılda bir çöküntüye yıl açmayız.