Başbakan’ın kendisini eleştiren gazetecilerle arası oldum olası pekiyi değildir. Geçtiğimiz günlerde bir gazetecinin gözaltına alınmasıyla alakalı yaptığı değerlendirmede; “Gazetecilerin dokunulmazlığı varda bundan bizim mi haberimiz yok” diye bir cümle kullandı.
Evet, gazetecilerin dokunulmazlığı yok, bilakis gazeteciler açık hedef.
*“Gazete güç, gazeteci açık hedef.” İbrahim Açıkgöz.
Bu sözün telifi bana aittir.
**
Bundan yaklaşık altı yıl önceydi, Çekerek’te yerel bir gazete çıkartsak nasıl olur diye araştırmalar yapıyorduk, hiç anlamadığımız, yabancı olduğumuz konulardı bunlar nihayetinde. Konuyla ilgili birçok kişiden görüş aldık. Çoğu, gazetecilikle ilgili, iyi şeyler söyledi. Sadece bir üstadımızın söyledikleri bizi iştahlandırdı: “Unvanı ve görevi ne olursa olsun bir kişiye fotoğraf makinenizi doğrulttuğunuzda, karşınızdaki kişinin ilk tepkisi; ya kıyafetini düzeltmek, ya da saçını başını düzelterek kendisine çeki düzen vermek olur. Aynı kişiye silah doğrultsanız, ya ölürsünüz ya da öldürürsünüz fakat bu, diğeri kadar etki yaratmaz.”
***
Eskiden canı yanan; Polis yok mu, cankurtaran yok mu diye imdat çağrısı yapardı. Şimdi bu çağrı nasıl değişti biliyor musunuz? Canı yanan:“Gazeteci yok mu, sesimizi duyuran yok mu” diyor.
Canı yananın yanında olan, haksızlığı, yolsuzluğu gündeme taşıyan, güce karşı vazife yapan bir gazeteci nasıl dokunulmaz olsun?
Rahmetli dedem: “ oğlum her taşı kaldırma, altından ya yılan çıkar, ya çıyan” diye nasihat ederdi. Altında yılan mı, çıyan mı olduğunu düşünmeden her taşın altına bakan gazeteci nasıl dokunulmaz olsun?
****
Gazeteci olsa olsa açık hedef olur. Hüküm cümlesi kurmadan, kamuoyu oluşturan her gazeteci, müşterek yaşamı ilke edinen insanlar topluluğunun, sayı ve çoğunluğu ne olursa olsun vazgeçilmezidir. Gazeteci karşısındakine silah doğrultmaz ama fotoğraf makinesini silah gibi pekâlâ kullanabilir.
Silahla sonuca giden insanla, gazeteci arasındaki tek fark; silahı doğrultanın tetiğe bastığı anda kaybettikleri ile gazetecinin deklanşöre bastığında kazandıklarıdır. Biri, tetiğe bastığında her şeyini kaybeder, gazeteci deklanşöre bastığı sürece kazanır.
*****
Güçlü medyanın ve entelektüeli bir hayli fazla gazetelerin bulunduğu toplumlarda askeri darbede olmaz. Eğer en son askeri darbenin üstünden çeyrek yüz yıldan fazla bir zaman geçtiyse ve eğer istenildiği halde hala tırnak içerisinde: “DARBE” yapılamamışsa bunu bu millet gazetecilere borçludur, aynı zamanda da mevcut iktidarda öyle.
******
Bilakis bağımlı ve yandaş gazetelerin ve besleme medyanın mevcudiyeti ve milleti aydınlatmayan aydınların her Allah günü güce ram edercesine koro halinde gücü savunması ve olan bitene methiyeler düzmesi, karşısında da entelektüel birikimi olanların kalemini ya baskıyla ya da tehditle kırmaları, topluma yapılabilecek en büyük ihanettir. Gazeteci düşüncelerinden dolayı susturulamaz. Doğrudur. Yazdıklarından başka suçu ve yaptığı işten başka sermayesi olmayan insanların bir bahaneyle sihrinin bozulması bile uygar toplumlarda günün olayıdır.
*******
Son cümle; gazete güç, gazeteci açık hedeftir. Dokunulmazlıktan çok dokunma hevesi başına sürekli iş açar. Çapı ve etkisi her ne olursa olsun, dokunduğu konulara bakın, gazetecinin bu işlerden bir karı olmaz. Gazete ise esas amacı doğrultusunda gücünü ya halktan yana ya da otoriteden yana kullanabilir. Eğer bu güç doğru yolda kullanılmazsa işte tehlike başlamış demektir.
********
Birçoğu yarım asırlık çınar denilecek kadar mesleğinde yıllanmış insanların, son yıllarda güce karşı verdikleri amansız destek ve savunma çabaları sizce gazetecinin mi gazetelerin mi suçu?
***********
Umarım amacımız anlaşıldı. SAYGILARIMLA!
İbrahim Açıkgöz niçin daha sık yazı göndermiyor?Çok isabetli yazıları var. Ülke gündemine dair ve genel yazı yazma becerisi üst düzey bir insan.Ben şahsen daha çok yazı yazarak gündeme dair tesbitlerini sabırla bekliyorum.