Bir gamlı hazan mevsimiydi, yaşanan ve yaşanacak olan. Neye el atsan gam yüklüydü. Gam yüklüydü bu mevsim.
Yaşanan hazandı fakat yine de rüzgâr ılık esiyordu. Bu rüzgârın önünde de insanı kendine bağlayan bir deniz vardı. Denizin kumla birleştiği yerde yürümek, mendireğe geçmek. Taşlar üzerinde dalgaları izlemek. Dalgalarla zaman geçirmek, bir nebze de olsa eğlenceliydi.
Hazırlığımız mendirek için yapmıştık. Maviliğin ılık rüzgârı, gam ve kederimizi üzerimizden silkelemeye başlamıştı. Mendireğin denize doğru uzanışı, taşların dalgalarla oynaşması, mevsim hazan da olsa yeni hazlara neden oluyordu.
Mendirek dalgalara sığınmış, üzerinde uzandığımız düz taşlarından dalgaların yükseltisine atlamak çok hoştu. Yine aynı duygularla deniz kenarına iniyorduk. Mendireğin keyfini çıkarmış bir gurup çocuk evlerine dönüyordu.
Çocuklara deniz nasıl, gitmeye değer mi? diye sorduk.
Çocuklar denizi övdüler. Kendimizi mendirekten dalgalarda bulduk. Neşeli saatler geçirdik. Gülerek gittik fakat üzülerek dönüyoruz. Çünkü izin süremiz doldu. İki arkadaş saatlerini geri almıştı ama babam gözümüze bakarak saati ayarlamıştı.
Dalgalarla olan eğlencemizde zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorduk. İki saatin dolmasını anlamadık.
Saatlerce suda oynamak, çok da eğlenceli sayılmazdı. Arabayla kumluğa geçtik. Gam, keder ve hüzün unutuldu. Mevsim güzeldi. Deniz ve dalgalar güzeldi. Kum alanda kaleleri kurduk, top peşinde koşmaya başladık. Maçımız neşeli geçiyordu. Öyle ki hiçbir şekilde çevreden haberimiz olmadı.
Ilık rüzgâr ısındı, hazan mevsiminde bu kadar etkili olacağını düşünmeden oyunumuza devam ettik. Denizin dalgaların sesiyle ikazına dikkat etmedik. Peşinden köpürdü ve deniz çalkalanmaya başladı. Mendireğe gitmedik. Çünkü düz taşlarımız dalgaların istilasında kaldı.
Yorgunluğumuz ve arkadaşın dizinin incinmesiyle oyunu bıraktık. Isınan rüzgârın hırsını fark edemedik. Neşemiz birden yerini hüzne bıraktı. Çünkü dalgalar coşmuş kenarı dövüyordu. Yosunları karıştırmış ve su bulanmıştı.
Mendireğe gidemedik, denize giremedik ve kumlu, tozlu halimizle geri dönmek zorunda kaldık. İyi ki dere vardı. Elimizi yüzümüzü yıkayabildik.
Gamlı hazan mevsimi, gereğini bizlere yaşatmıştı.
Hasan TANRIVERDİ