Ülkemiz tarım memleketi tarımsal gıdaların meyve ve sebze üretiminin rahatça yapılabileceği imkanlarımız var. Tarımın ve üretici köylünün desteklenmesi gerektiğini sık sık dile getiriyoruz. Hatta şehirlerde de mutlaka hobi bahçeleri kurulmalı insanlar üretime teşvik edilmeli diyoruz. Çünkü sadece tüketen bir toplum haline gelirsek sonuç bu olur: Zamlar ve fahiş fiyatlarla başımız dertten kurtulmaz. Aracı, tefeci, faizci ve karaborsacının oyuncağı haline geliriz. Onlar da istediği gibi fiatı belirler zam zulmü ile inim inim inleriz.
Maddeci, menfaat düşkünü ve acımasız bencil bir toplum haline mi geliyoruz dersiniz? Zamları sevdik keyfi zamlar yapmaktan zevk alıyoruz: Bahane hazır, döviz yükseliyor, benzin ve mazot pahalandı… Kesinlikle şu bir gerçek ki zaruri fiat artışının dışında yapılan keyfi zamlar daha fazla.
İnsanın sorası geliyor bu işin sonu nereye varacak diye? Amaç siyaset değil devlettir. Türkiye Cumhuriyetidir, birliğimiz ve kardeşliğimizdir herkes bunu böyle bilsin.
Ortadoğu’da ve bölgemizde kurulmak istenen yeni bir dünya düzeni politikası var. Büyük Ortadoğu projesi, İsrail’in genişlemesi bölgeye hakim olması, yine bu bölgede ABD ve Batı güdümlü bir Kürt devletinin kurulması, Türkiye ve İran’ın parçalanıp gücünü kaybetmesi.. . Türkiye’nin koruyucu hami devlet olmasının önüne geçilmesi.. Bu görünmeyen en ciddi ve en sinsi bir amaç…
Diyeceksiniz ki nerden nereye: atalar su uyur düşman uyamaz demişler, düşmanlarınız uyuyor mu zannediyorsunuz? Onun içindir ki bölgede Türkiye güçlenmemeli ve cılız kalmalı kendi içinde siyasi çekişmeler ve ekonomik sıkıntılarla boğuşuyor olmalı…Batı ve ABD güdümlü bir devlet olarak kalmalı, iç çekişmelerden başını kaldırmamalı…
Diyeceksiniz ki ne alakası var? Siz öyle zannedin ! Bölgeyi kontrol altına alan benzin mazot aramaya çıkan Türk ve müslüman ülkelere ağabeylik yapmaya kalkışan bu yetmemiş gibi PKK ve FETO olmak üzere tüm terör örgütleri ile kıyasıya mücadele eden ve bunda da başarılı olup terörün kökünü kazımak isteyen Türkiye’ye sessiz kalacaklarını mı zannediyorsunuz?
Türkiye’ye karşı her türlü ayak oyununu siyasi manevraları deniyorlar mı? Evet… Ekonomik ambargo uyguluyorlar mı, evet; siyasetimize burunlarını sokuyorlar mı, evet; bölgemizde İsrail’e, çevremizde Yunan’a, doğu ve güneyimizde tüm terör örgütlerine her türlü destek veriyorlar mı, evet…Geriye ne kaldı iç işlerimize müdahale etmek ve güdümlü bir siyasi yapıya destek vermek… Sanırım konuyu anladınız..
Peki düşman boş durmuyor da bize ne oluyor bunların ateşine odun taşıyoruz. Fahiş fiyatla, zam zulmü ile insanımızı açlığa mahkum edip ezmeye çalışıyoruz. Devlet KDV ‘yi düşürüyor biz zam yapıyoruz, devlet asgari ücreti artırıyor biz zam yapıyoruz, devletin aldığı tedbiri itibarsızlaştırmak için elimizden geleni yapıyoruz? Yani kendi ayağımıza kurşun sıkıyoruz!.. Sabrı, kardeşliği, tasarrufu, ülke menfaatlerini bir kenara bırakmışız kendi çıkarımızın peşinde koşuyoruz.
Sonuç mu Allah korusun hüsran olur ve yüz yıl geriye gideriz, biz değil çocuklarımız torunlarımız yeni bir İstiklal Savaşının içinde bulurlar kendilerini.. Allah korusun!
Sabır, devlete güvenme, tasarruf, kardeşçe kucaklaşma, lüks ve israftan kaçınma, birlik ve beraberliğimize sahip çıkma ve sıkıntıları her birlikte göğüslemekle aşacağız bu engeli de Allah’ın izniyle. Ekmeğini kardeşinle paylaş; Devletine güven, devletine sahip çık, millete güven ve ülkene sahip çık gerisi vız gelir bu şanlı Türk Milletine!…