İlk itirazları ‘efendim memur olmayanlar yapmıyor mu‘ şeklinde olabilir. Mesele bu değil. Kişisel verilerin mahremiyetinden kişinin kendisi sorumlu. Devletin mahremiyetinden ise bürokrasi ve siyasetçiler…
Burada kimsenin kötü niyetli olduğundan falan söz etmiyoruz. Ülkece bu hususta basiret ve feraset eksikliğimize dikkat çekiyor ve uyarıyoruz sadece.
Normal şartlarda sosyal medya şirketlerinin tutunması ve ayakta kalması kolay değil. Dünyanın pek çok ülkesinde ortaya çıkanlar bir türlü yol alamıyor. Nedeni arkalarında devletin olmaması…
Amerika, koruduğu, finanse ettiği sosyal medya şirketleri üzerinden tüm dünyayı izliyor. Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı NSA, PRISM adlı veri analiz yazılımı ile hedef kişiler ve konuları tarayıp istihbarat topluyor. Bunu yaparken özellikle “akıllı telefon” adı verilen cep telefonları, tabletler ve hatta interneti olan tüm cihazlarla her türlü veriye erişip, yorumluyor. Gerektiğinde de kullanıyor.
Devlet başkanlarını, başbakanları, bakanları, istihbarat merkezlerini, bürokratları, akademisyenleri, gazetecileri, diplomatları, işadamlarını dinliyor. Bunun en iyi araçlarından biri hiç kuşkusuz her cebe girmiş olan Whatsap.
Bunu Twitter, Facebook, Skype ve diğerleri izliyor. Dünya’da Facebook’u en yaygın kullanan ve hiçbir ölçüsü olmayan toplum ne yazık ki Türkler. Hakeza Türkiye’de on milyonlarca insan Whatsap kullanıcısı.
Devlet tepeden tırnağa Whatsap kullanıyor. Her türlü veriyi buradan paylaşıyor. Bekir Bozdağ seçim tahminini, Başbakan’a Whatsap’tan bildirdiğini anlattı ekranlarda.
Özel davetler bile zaman zaman buradan yapılıyor. Mahrem meseleler burada konuşuluyor. Kısaca eşimizden sakındığımızı, Amerikalılarla paylaşıyoruz. Diğer bir bürokrattan veya siyasetçiden kıskandığımızı NSA’ya sunuyoruz.
Malum Fuat Avni isimli bir internet ifşaatçısı var. Son iki yıldır Fuat Avni denilen bu sözde şahıs, devletin her mahremini Twitter’dan paylaştı. Bu sayede pek çok zanlı kaçtı. Pek çok bilgi ve belge kaçırıldı. Ülkenin bütün sinir uçlarına yayılmış bir tenya olsa da ‘FETÖ’ yapılanması bu kadar bilgiyi vaktinden evvel öğrenemezdi.
Peki, Fuat Avni mahlaslı sözde kişi bu verileri nereden ediniyordu? Hiç kuşkunuz olmasın NSA’dan…
NSA’nın her birimimizde bir ajanı olmadığına ve bu ajanlarda en kritik noktalar da görev almadığına göre, bilgileri Whatsap paylaşımları, Twitter, Facebook, Skype gibi yazılımların özel bölümlerinden elde ediyor.
Ama Fuat Avni son üç operasyonu duyuramadı. Neden?
FETÖ’nün elemanları devletten kovulduğu için mi? Hayır, pek çoğu yerli yerinde duruyor. Çoğu AK Partili kılığına girerek terfi bile etmeye devam ediyor.
Peki, FETÖ’nün adamları imana mı geldi? Artık devletlerini, mahremlerini Fuat Avni’lerine iletmiyor mu? Bu da değil…
İpek Koza operasyonuna katılan bir polis şunları anlattı: “Daha önce operasyona çıkarken bilgilendirilirdik. Bir sabah yine toplandık. Yola çıktık ama kimse bize bir şey söylemedi. Hedefe giderken doğru yoldan bile gitmedik. Nereye ve ne için gittiğimizi kimse bilmiyordu. Bir anda kendimizi İPEK KOZA grubunun Mecidiyeköy’deki medya binasının önünde bulduk.”
Demek ki, devlet daha önceden ekibi bilgilendirmediği, cep telefonlarını kullanmadığı zaman, Fuat Avni de bu mahrem bilgilere erişemiyor. O halde her şey çok net… Fuat Avni’nin bir kişi ve FETÖ’cü olmadığı ortada değil mi?
Bir gazeteci arkadaşım, bana cep telefonundaki Whatsap‘tan bürokratların paylaştığı bilgileri, davetleri ve yazışmaları gösterdi. O an anladım ki, devlet ABD’ye açıktan bilgi gönderiyor. Hiç kimse Amerika’ya çalıştığını inkâr etmesin! Yine kimse NSA, CIA ve FBI yılanının cebimizde dolaştığından da şüphe duymasın.
Bu mesele sadece devletin güvenliğini ilgilendiren bir mesele değil. Milletin geleceğini de ilgilendirir. Bu ağlardan korunması gereken sadece siyasetçi ve bürokratlar değil, aynı zamanda milletin tümü.
Hâşâ, Allah’tan bile saklamaya çalıştıklarını Amerika’ya vermek, bir toplumun kendi geleceğine barut dökmesinden farklı değil. Facebook’ta öyle paylaşımlar var ki akla durgunluk veriyor. Anne babasının ölüm anı, ameliyat safhası, yatak odası, gerdeğe girdiğinde gelinin yüzünün açılışına dek neler neler paylaşıyorlar.
Aslına bakarsanız, devlet ve millet olarak geldiğimiz nokta ve içine düştüğümüz girdap hakkında ne diyeceğimi bilemez durumdayım. Ne yazsam taşlarlar diye siliyorum.
Öyle bir girdabın, öğle bir tuzağın içindeyiz ki, kimse bunun neye mâl olabileceğini düşünmüyor. Bu durumda da söz bitiyor. Bize de devlet ve milleti uyarmak ve tarihe not düşmek düşer. Yaptığımız da bundan ibaret.
Devleti yönetenlere ve mahremlerini uluorta paylaşan millete çağrımız odur ki,kendi ipini çekme!